Amerika Birleşik Devletleri deyince akla herkesin yaşamak istediği, New York’taki gökdelenler, Hollywood’un ışıltısı, teknoloji devleri ve dahası gelir. Ancak bu süper gücün arkasında özellikle Avrupa ve Asya’daki ülkelerin aksine şaşırtıcı derecede yetersiz kalan bir alan var: toplu taşıma sistemleri. Bu kadar gelişmiş bir ülkenin toplu taşıma konusunda geri kalması gerçekten düşündürücü.
Peki ABD’de toplu taşımanın yetersiz kalmasının arkasındaki nedenler neler? Gelin eskilerden bugüne dayanan bu durumun arkasındaki sebeplere detaylıca bakalım. Amerikan kültüründen yetkililerin aldığı kararlara kadar birçok farklı unsur bu konuda önemli rol oynuyor.
Otomobil kültürü
ABD’deki toplu taşıma yetersizliğinin temel nedeni ülkenin hem fiziksel hem de kültürel olarak otomobil etrafında tasarlanmış, gelişmiş olmasıdır. ABD’de yıllar boyunca tüm ulaşım sistemleri arabalar için tasarlanan ve otoyollarla donatıldı ve bu sistemler için milyarlarca dolar harcandı.
Öte yandan otomobiller her zaman vatandaş için erişilebilir durumdaydı. Şu an ABD’de normal bir işte çalışıp araba alamama ihtimaliniz neredeyse yok. Arabaların yaygın olması da insanların toplu taşımaya daha az yönelmesini, tüm ulaşımını kendi araçlarıyla gerçekleştirmesini sağlıyor.
Banliyöleşme
Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde “Amerikan Rüyası” olarak nitelendirilen durum zirve yaptı. İnsanlar, şehir merkezindeki kalabalık apartman dairelerinden ziyade, şehir dışında, bahçeli evlere yönelmeye başladı. Zaten şehirleri, yerleşim yerlerini birbirine bağlayan milyarlarca dolarlık otoyol ağları da bu dönemlerde iyice arttı.
İnsanlar şehir merkezlerinden uzaklaştıkça, toplu taşımanın verimli olması imkansızlaştı. Düşük yoğunluklu, geniş alanlara yayılan banliyö yerleşimlerinde, bir otobüs hattının veya başka bir toplu taşıma aracının kârlı ve verimli çalışması için yeterli yolcu yoğunluğu bulunmuyordu. Bu yüzden de arabalar daha sık tercih edildi, toplu taşıma arabası olmayanların kullandığı bir seçenek hâline geldi.
Coğrafi konum, stratejik yaklaşım
Avrupa ve Asya’da toplu taşıma, genellikle temel bir kamu hizmeti ve ulusal bir stratejik varlık olarak görülür. Bu ülkelerde devletler, belediyeler toplu taşıma sistemlerine kâr amacı gütmeseler bile yoğun yatırımlar yaparlar. Ancak ABD’de kendi masrafını çıkarması beklenen, çoğu zaman yetersiz finanse edilen bir „işletme“ olarak görülme eğilimindedir. Ayrıca ülkenin coğrafi yapısı da dezavantajları arasında. Devasa yüzölçümüne sahip olması, özellikle şehirlerarası projeleri etkiler.
Tabii ki tüm ABD’de durumun böyle olmadığını unutmamak gerekiyor
Genel konuşsak da ABD’de tüm toplu taşıma sistemleri kötü diyemeyiz. New York başta olmak üzere Boston, Chicago, Washington D.C. gibi şehirler toplu taşıma konusunda oldukça iyiler ve büyük metro ağlarına sahipler. Bu da yoğun yerleşimin toplu taşımayı nasıl verimli hâle getirdiğinin göstergesi. Ancak Los Angeles gibi diğer büyük şehirler otomobil odaklı büyüdükleri için toplu taşıma o kadar gelişmiş değildir.
Sonuç olarak ABD’de toplu taşımanın Avrupa gibi bölgelere göre daha geride olmasının nedenleri bu şekilde. Uzun yıllar boyunca yapılan kültürel, siyasi, şehir planlama tercihlerinin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.

