Ralli, motor sporlarının belki de en saf ve en vahşi hâlidir. Pistlerin steril ortamından uzakta; karda, çamurda ve kavurucu sıcakta, doğayla makinenin kıyasıya mücadelesini izleriz. Tarih boyunca bazı otomobiller var ki sadece kazandıkları kupalarla değil, getirdikleri teknolojiler ve yaydıkları o muazzam motor sesleriyle bir neslin hayallerini süslemeyi başardı.
Group B’nin kontrolsüz gücünden günümüzün aerodinamik harikalarına kadar uzanan bu süreçte, otomobil dünyasının gidişatını değiştiren ikonlar ortaya çıktı. Kimi dört çeker sistemini standart hâle getirdi, kimi ise dayanıklılık kavramını yeniden yazdı. İşte posterleri odalarımızdan hiç inmeyen, ralli tarihine damga vurmuş o efsane otomobiller.
Parkurların tozunu attıran efsane ralli arabaları
Audi Quattro
Eğer modern rallinin bir miladı varsa o kesinlikle Audi Quattro’nun sahneye çıktığı andır. 1980’lerin başında „Dört çeker sistemi ağır olur, yarış arabasında işe yaramaz“ önyargısını yerle bir eden bu Alman mühendisliği harikası, rakipleri patinaj çekerken virajlardan ok gibi fırlamasıyla tanınır. Kendine has 5 silindirli motorunun sesi ve köşeli tasarımıyla Quattro, sadece bir yarış arabası değil, bugün bindiğimiz binek otomobillerdeki 4×4 teknolojisinin de atasıdır.
Lancia Delta HF Integrale
İtalyanların ralli parkurlarına bıraktığı en büyük imza hiç şüphesiz Lancia Delta’dır. Özellikle Martini Racing renkleriyle hafızalarımıza kazınan bu kompakt canavar, 1987 ile 1992 yılları arasında Üreticiler Şampiyonası’nı tam 6 kez üst üste kazanarak kırılması güç bir rekora imza attı. Köşeli hatları, şişkin çamurlukları ve o dönem için inanılmaz sayılan yol tutuş kabiliyetiyle Delta, ralli dünyasının en saygı duyulan „kral“larından biri olarak kabul edilir.
Subaru Impreza WRX STI
Gözlerinizi kapatın ve bir ralli arabası hayal edin; muhtemelen zihninizde beliren araç mavi gövderli, altın sarısı jantlı bir Subaru’dur. Efsane pilot Colin McRae ile özdeşleşen Impreza, boxer motorunun o karakteristik hırıltısı ve devasa arka kanadıyla 90’ların sonuna damgasını vurdu. Sadece parkurlarda değil, caddelerde de bir statü sembolü hâline gelen bu model, Japon üreticilerin ralli dünyasındaki dominasyonunun en büyük simgelerinden biridir.
Peugeot 205 T16
Ralli tarihinin en tehlikeli ve en heyecanlı dönemi olan „Group B“ dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Peugeot 205 T16’dır. Dışarıdan bakıldığında şehir içinde kullanılan sevimli bir 205 gibi görünse de arka koltuklarının yerinde duran devasa motoruyla o tam bir canavardı. Hafif gövdesi ve korkutucu gücüyle parkurları domine eden T16, o dönemin sınır tanımayan mühendislik çılgınlığının en somut kanıtı olarak tarihe geçti.
Mitsubishi Lancer Evolution
Subaru ile girdiği ezeli rekabetle ralli heyecanını zirveye taşıyan diğer Japon efsanesi ise Lancer Evolution serisidir. Özellikle Fin pilot Tommi Makinen’in ellerinde 1996-1999 yılları arasında dört kez üst üste şampiyonluk yaşayan Evo serisi, „sağlamlık“ ve „teknolojik üstünlük“ kavramlarını yeniden tanımladı. Aktif diferansiyel sistemleri ve yüksek turbo basınçlarıyla Evo’lar, virajları rayda gidiyormuşçasına dönmeleriyle ünlüdür.
Peki sizin favori ralli efsaneniz hangisi? „Keşke şu model de listede olsaydı“ dediğiniz, posteri odanınızı süsleyen o araba efsanevi mavi Subaru mu yoksa İtalyan aygırı Lancia mı? Konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyoruz.

