Yıl 1994. Henüz „akıllı telefon“ diye bir kavram bile tam oturmamışken teknoloji devi IBM, „Simon“ adını verdiği bir cihazı piyasaya sürdü. Bu cihaz, bugün elimizden düşürmediğimiz o parlak cam ve metal yığınlarının atası, yani ilk akıllı telefon idi. Adına „Personal Communicator“ (Kişisel İletişimci) diyorlardı ve o zaman için uzay mekiği kadar fütüristikti.
Bugünün standartlarına göre baktığımızda ise IBM Simon’ın özellikleri, bir teknoloji okurunun yüzünde tatlı bir tebessüm oluşturuyor. Gelin zamanda bir yolculuğa çıkalım ve iPhone’dan tam 13 yıl önce piyasaya sürülen bu efsanevi „tuğlanın“ neler yapabildiğine (ve neler yapamadığına) yakından bakalım. Hazırsanız, nostalji başlıyor.
Önce bir ağırlık çalışalım: 500 gramlık „mobil“ tasarım
„Mobil“ kelimesini tırnak içine aldık çünkü IBM Simon tam olarak yarım kiloydu (500 gr). Evet, yanlış duymadınız. Bugün „amiral gemisi katili“ diye aldığınız telefonların neredeyse üç katı ağırlığında. Bu cihazı cebinizde taşımak yerine, muhtemelen ayrı bir çantada taşımanız gerekiyordu. Zaten o dönemin pantolon ceplerinin bunu kaldırabileceğini de pek sanmıyoruz.
Bu devasa gövdenin bir de „muhteşem“ bir bataryası vardı: Tam 1 saat konuşma süresi! Günümüzün „ya şarjım yüzde 20 kaldı, akşama yeter mi?“ kaygılarının atası, muhtemelen „alo“ dedikten 10 dakika sonra şarj aleti aratan bu Ni-Ca bataryaydı. Prizin yanında yaşamaya alışmak, o günlerde başlamıştı.
Dokunmatik ekran ve o dönemin „uygulamaları“: Faks gönderebiliyordunuz!
Simon’un en büyük olayı, 4.5 inçlik 160×293 piksel çözünürlüğündeki dokunmatik ekranıydı. Tabii ki bugünkü OLED, AMOLED paneller gibi renkli ve canlı değil, hesap makinesi ekranı gibi yeşil-siyah (monokrom) bir paneldi bu. Parmağınızla ya da cihazla birlikte gelen özel kalemi kullanarak gezinebiliyordunuz.
Peki bu ekranda ne yapılıyordu? IBM Simon özellikleri arasında arama yapma, rehber, takvim, dünya saati ve not defteri gibi „akıllı“ özellikler vardı. Ama en bombası, cihazın e-posta ve faks alıp gönderebilmesiydi! Evet, faks. Günümüzde varlığını bile unuttuğumuz o teknolojiyi, bu cihaz „mobil“ olarak yapabiliyordu.
Teknik özellikler: 1 MB RAM ile hangi oyunu açarsınız?
Günümüz telefonlarında 12 GB, 16 GB RAM’lere alıştık. Peki, ilk akıllı telefon ne kadar RAM’e sahipti? Sıkı durun: 1 MB. Megabayt. Cihazın işlemcisi ise 16 MHz hızındaydı. Bugün bu özelliklerle bir hesap makinesini bile zor çalıştırırsınız. Depolama alanı da benzer şekilde komikti, sadece 1 MB.
Yine de Simon’un bir artısı vardı: Üçüncü parti uygulama desteği. Tabii ki App Store veya Google Play gibi bir marketten değil. PCMCIA adı verilen, o dönemin devasa hafıza kartlarını cihaza takarak ekstra uygulamalar yükleyebiliyordunuz. Yani „uygulama yükleme“ kavramı da aslında Simon ile başlamıştı.
IBM Simon, 1994’te 899 dolarlık fiyatıyla piyasaya çıktı ve sadece 50.000 adet sattı. Ticari bir başarı olmasa da bugün cebimizdeki süper bilgisayarların yolunu açan ilk ve en cesur adımdı.
Peki sizce, günümüz teknolojisiyle kıyaslandığında Simon’un en komik özelliği hangisi? Yorumlarınızı bekliyoruz…

