Çin’e seyahat etmeyi düşünen veya teknoloji dünyasındaki gelişmeleri uzaktan da olsa takip eden herkesin aklına gelen ilk sorulardan biri, dünyanın geri kalanında hayatımızın merkezi olan Google, Facebook, Instagram veya YouTube gibi platformların bu dev ülkede neden çalışmadığıdır.
Bu durum sadece basit bir erişim engeli veya geçici bir arıza değil, aslında devletin internet üzerindeki mutlak kontrolünü sağlamak amacıyla yıllar önce kurduğu ve sürekli geliştirdiği devasa bir dijital sınır kapısı olan „Büyük Çin Güvenlik Duvarı“ projesinin en somut ve günlük hayata yansıyan sonucundan ibaret.
Verileri Çin hükûmetiyle paylaşmayan platformlara izin yok
Bu yasakların temelinde yatan en büyük ve en belirgin sebep, Çin hükûmetinin ülke içindeki bilgi akışını sıkı bir şekilde kontrol altında tutma isteğidir. Batılı teknoloji devleri, yapıları gereği kullanıcıların özgürce bilgi paylaşmasına, tartışmasına ve her türlü içeriğe filtresiz ulaşmasına olanak tanır ancak bu özgürlük ortamı Çin’in katı sansür politikalarıyla ve internet yasalarıyla doğrudan çatışmakta.
Hükûmet kendi siyasi ideolojisine aykırı gördüğü, toplumsal bir huzursuzluk yaratabileceğine inandığı veya hassas kabul edilen tarihi ve politik olaylarla ilgili içeriklerin vatandaşlarına ulaşmasını kesinlikle istemiyor. Bu yüzden de içerikleri filtrelemeyi reddeden, kullanıcı verilerini şifreleyen ve bu verileri Çin devletiyle paylaşmaya yanaşmayan batılı platformlara kapılarını tamamen kapatmayı ve kendi kurallarını uygulamayı tercih ediyor.
Katı kurallar ekonomik büyümeyi tetikledi
Meselenin siyasi ve güvenlik boyutunun yanı sıra, genellikle gözden kaçırılan ama çok kritik olan ekonomik bir boyutu da bulunmakta. Küresel teknoloji devlerinin ülkede yasaklanması, Çinli yerel teknoloji şirketlerinin önünü inanılmaz derecede açmış ve haksız rekabet endişesi duymadan büyümelerini sağlamıştır. Bugün Google’ın yokluğunda arama motoru devi Baidu, YouTube’un yokluğunda video platformları Youku ve Bilibili, Facebook ve WhatsApp’ın yerini ise mesajlaşmadan ödemeye kadar her işi yapabilen süper uygulama WeChat almıştır.
Bu uygulanan „dijital korumacılık“ politikası sayesinde Çin, hem kendi teknoloji ekosistemini büyüterek milyar dolarlık yerli şirketler yaratmayı başarmış hem de vatandaşlarına ait devasa verilerin ülke sınırları içinde kalmasını garanti altına almıştır.
VPN’lere de izin verilmiyor
Teknik olarak bakıldığında ise tüm bu engelleme sistemi dünyada „Great Firewall of China“ olarak bilinir ve bu sistem, ülkeye giren ve çıkan internet trafiğini 7/24 izleyerek yasaklı IP adreslerine ve anahtar kelimelere erişimi anında keser. Çin’de yaşayan yabancılar, iş insanları veya turistler genellikle bu sanal duvarı aşmak ve alıştıkları uygulamaları kullanabilmek için VPN servislerine başvururlar ancak Çin hükûmeti son yıllarda bu kaçış yollarına karşı da önlemlerini sıkılaştırmış durumda.
Özetle bu yasaklar, Çin’in hem kendi „siber egemenliğini“ koruma çabası hem de kendi dijital ekonomisini dış dünyadan soyutlayarak güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak modern Çin’deki hayatın değişmez bir gerçeği hâline gelmiş durumda.

