Çoğumuz çocukluğumuzda küçük oyuncak arabaları, biraz büyüyünce de belki die-cast modelleri biriktirmişizdir. Araba tutkusu böyle başlar; önce rafları süsleriz, sonra hayalimizdeki o tek arabayı garajımıza çekmek için çalışırız. Ancak dünyada öyle isimler var ki onların „koleksiyon“ anlayışı bizim hayallerimizin sınırlarını bile zorluyor.
Hava soğutmalı Porsche’lerin veya sınırlı üretim Ferrari’lerin peşinde koşanları sıkça duyarız. Ancak İsviçreli bir koleksiyoner, işi bambaşka bir boyuta taşıdı. Albert Spiess isimli bu otomobil tutkunu, Lamborghini’nin sadece en özel müşterileri için ürettiği ve sokakta görme ihtimalinizin neredeyse sıfır olduğu „few-off“ modellerini tek bir çatı altında topladı.
„Few-off“ ne demek? Neden bu kadar önemli?
Lamborghini dünyasında „few-off“ terimi, seri üretim bantlarından çıkan araçları değil, markanın gövde gösterisi yapmak için ürettiği ultra sınırlı modelleri temsil eder. Genellikle yeni bir tasarım dilini, gelişmiş bir materyali veya hibrit teknolojileri test etmek için üretilen bu araçlar, aslında markanın geleceğini simgeler.
Mühendislerin ve tasarımcıların „maliyet kaygısı“ veya „seri üretim kısıtlamaları“ olmadan, tamamen hayal güçlerini konuşturdukları bu araçlar, birer otomobilden ziyade yürüyen sanat eserleridir. İşte Albert Spiess’in garajı, Lamborghini tarihinin bu deneysel bölümlerinin en eksiksiz kütüphanesi niteliğinde.
Koleksiyonun yıldızları: Reventon’dan Countach’a
Spiess’in bu özel merakı, Lamborghini’nin 2007 yılında Reventon modelini tanıtmasıyla alevlendi. Sadece pahalı veya prestijli olduğu için değil, markanın tarihinde bir „dönüm noktası“ olduğu için bu araçları toplamaya karar verdi. Şu an garajında modern Lamborghini tarihinin en ikonik 6 „few-off“ modeli yan yana duruyor.
Spiess’in koleksiyonundaki bu muazzam 6’lı şöyle sıralanıyor: 2007 Reventon, 2010 Sesto Elemento, 2013 Veneno, 2017 Centenario, 2019 Sian ve 2021 Countach LPI 800-4. Spiess, bu canavarlar arasında favorisinin, tüy kadar hafif karbon fiber yapısıyla bilinen Sesto Elemento olduğunu belirtiyor. Her biri, V12 motorun keskin hatlarla buluşmasından hibrit teknolojisine geçişe kadar markanın evrimini anlatıyor.
Sadece yeniler değil, efsaneler de burada
Albert Spiess’in garajı sadece modern canavarlara ev sahipliği yapmıyor; bu hikâyeyi tamamlayan efsanevi klasikler de baş köşede. Koleksiyonun anlatısını güçlendiren 1979 Countach LP400 S, Miura SV ve Silhouette modelleri de „few-off“ kardeşlerinin yanında yerini almış durumda.
Özellikle Miura SV, markanın süper otomobil ligine ilk adımını temsil ederken; Countach LP400 S, Spiess’in koleksiyonerlik ateşini yakan ilk kıvılcım olma özelliğini taşıyor. Spiess için bu garaj sadece pahalı metal yığınları değil; her biri, ilk Lamborghini’sini aldığı andaki heyecana bağlanan, tamamlanmış bir hikâyenin parçaları.
Peki siz sınırsız bütçeniz olsa hangi markanın, hangi özel serisini biriktirmek isterdiniz? Konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyoruz.

