Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Възможно ли е истинско помирение за постигане на траен мир по кюрдския въпрос?

Възможно ли е истинско помирение за постигане на траен мир по кюрдския въпрос?

септември 15, 2025 Права и общество
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Дискусиите относно процеса на разрешаване на проблема, които дълго време бяха отлагани в Турция, отново бяха включени в дневния ред през 2024 г., а Комисията беше създадена под покрива на парламента през август 2025 г...

Türkiye’de uzun süredir rafa kaldırılmış olan çözüm süreci tartışmaları, 2024’te yeniden gündeme geldi ve Ağustos 2025’te Meclis çatısı altında kurulan Komisyon ile resmi bir boyut kazandı. Numan Kurtulmuş başkanlığında yürütülen bu Komisyon, tarafların isimlendirmelerinden farklı olarak, kamuoyunda Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir inisiyatif olarak okunuyor. Komisyonun çalışmaları kapsamında haklar, toplumsal barış, aidiyet, temsil gibi alanlarda çeşitli yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılması beklentisi de artıyor. Ben de bu yazıda, Komisyon’un çalışma alanına girebilecek bir boyut olan “uzlaşma” konusunu ele almak istiyorum. Hem doktora araştırmamda[1] hem de sonrasındaki akademik çalışmalarımda yaptığım derinlemesine görüşmelere dayanarak, Türkiye’de siyasi uzlaşmanın hangi toplumsal ve yapısal koşullarla mümkün olabileceğine, uzlaşma literatürü ışığında katkı sunmayı amaçlıyorum.
“Uzlaşma” ne zaman ve kiminle?
Türkiye’de son yıllarda “uzlaşma” kavramı, zaman zaman siyasilerin diline girip çıkan bir ifade olarak gündeme geliyor. Ancak çoğu zaman bu kavram, içerikten yoksun bir biçimde, yalnızca duygusal ya da dinsel referanslarla ele alınıyor. Oysa uluslararası literatürde uzlaşma, çatışma yaşamış toplumların bir arada yaşamaya yeniden başlama yollarını tarif eden, siyasal ve kurumsal dönüşümleri içeren derinlikli bir kavramdır.
Uzlaşma, yalnızca silahların susması değil, aynı zamanda şiddetin kaynağında yer alan tarihsel adaletsizliklerin tanınması ve dönüştürülmesidir. Bunu da özellikle çatışmadan kaynaklı yıpranan ilişkilerin yeniden onarılması ve yeni bir toplumsal sözleşmenin oluşumuyla yapar. Burada söz konusu olan, bireyler arası bir barıştan çok, devlet ile yurttaşları arasında yeniden tesis edilecek bir ilişki biçimidir. Uzlaşma çalışmalarında ilk aşama sorunun nasıl tanımlandığıdır. Bu bağlamda pek çok akademisyen gibi ben de Kürt meselesi ile Kürt çatışması tanımları arasında bir fark görüyorum. Çatışma, 1984’ten bu yana süren silahlı şiddeti ifade ederken; Kürt meselesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne uzanan, köklü ve çok katmanlı bir siyasal meseledir.
Bu ayrışmayı gördükten sonra köken nedenlerini tespit etmek daha da önem kazanıyor. Bu bağlamda Kürt meselesini iki temel soruna dayandırıyorum. İlki, Kürt kimliğinin kültürel yönlerinin inkâr edilmesi. Kürtçenin yasaklanması, kamusal alanda konuşulmasının kriminalize edilmesi, Kürt kültürel üretiminin baskı altına alınması gibi uygulamalar bir halkın kolektif haklarını yok sayan sistematik politikalardır. İkincisi ise, Kürtlerin siyasal özneliğinin bastırılmasıdır. Osmanlı döneminde belli ölçülerde özerklikle örgütlenebilen Kürtler, Cumhuriyet’le birlikte merkezileşen ulus-devlet yapısı içerisinde siyasi özne olmaktan çıkarıldılar. Seçim barajı, parti kapatmaları, kayyım uygulamaları ve siyasallaşmış yargı gibi araçlarla Kürtlerin siyasal temsil kabiliyeti sürekli olarak kısıtlandı.
Bugün bir uzlaşma inşa edilecekse, bu sadece PKK ile devlet arasında yürütülecek bir güvenlik müzakeresi değil, devlet ile Kürt halkı arasında kurulacak eşitlikçi bir toplumsal sözleşme olmak zorundadır. Uzlaşma çalışmalarında, uzlaşmanın nasıl olacağını düşünmenin ön koşulu önce kimin kiminle uzlaşacağının tespit edilmesidir -ki ona göre onarıcı reformlar atılsın. Görüşmelerimin de işaret ettiği gibi bu iki taraf devlet ve Kürt halkıdır. Yani bir uzlaşma olacaksa bu devlet ile PKK arasında değil, birbiriyle ilişkileri yıpranmış olan devletle Kürtler arasında olmalıdır. Uzlaşmanın iki tarafında duran öznelerin tespit edilmesi, hangi ilişkilerin onarılacağı ve nerelerde uzlaşmanın sağlanması gerektiğine dair de bir yol haritası çizecektir.
Eşitsizliğin içinden konuşmak: Devlet ile Kürtler
Görüşmelerimde açıkça ortaya çıkan bir gerçek var: Kürtlerin büyük çoğunluğu, farklı nedenlerle ama ortak bir biçimde barış içinde birlikte yaşamanın mümkün olduğuna inanıyor. Kimisi yüzyıllardır aynı topraklarda birlikte yaşanmasına, kimisi akrabalık ve komşuluk ilişkilerine, kimisi ise ulus-devletin sınırlarını sorgulayan, yerel özerklik temelinde örgütlenen daha radikal politik tahayyüllere dayanarak bu inancı dile getiriyor.
Ancak birlikte yaşama iradesi, eşit olmayan bir zeminde şekilleniyor. Devlet ile Kürtler arasındaki ilişki asimetriktir. Devlet, yasaları, güvenlik aygıtları ve ideolojik aygıtlarıyla tüm güce sahipken; Kürtler tarihsel olarak bastırılmış ve eşitsiz koşullarda mücadele vermek zorunda kalmış bir halktır. Bu dengesizlik, uzlaşma süreçlerinde göz ardı edildiğinde, taraflar arası eşitlik yanılsaması yaratır ve barış yerine hayal kırıklığı üretir.
Görüşmelerde sıkça dile getirilen “Devlet samimi olmalı” ya da “Sadece bizim adım atmamız beklenemez” cümleleri, bu dengesizliği işaret ediyor. Gerçek bir uzlaşma için, bu güç farkının kabulü ve telafi edilmesi gerekir.
Gündelik hayatta ayrımcılık, aidiyeti yok ediyor
Kürtlerin uzlaşmadan anladığı, sadece bireysel affetmeye dayalı bir yüzleşme değil. Tam tersine, iki somut alanda köklü dönüşüm talepleri söz konusu.
İlki, gündelik hayatta karşılaşılan ayrımcılıkların ortadan kaldırılması. Hakkâri’de herhangi bir suç isnadı olmaksızın alıkonulup işkenceye uğrayan köylüler, Diyarbakır’da şehir merkezinde rastgele yapılan “Genel Bilgi Toplama” (GBT) kontrolleri ya da yaz tatilinde Batı illerine giderken sadece Diyarbakır plakası taşıdığı için durdurulan araçlar… Bunların her biri, Kürtlerin devlete ve bu topluma duyduğu aidiyeti zedeleyen deneyimler. Görüşmeciler bu tür uygulamaların yalnızca münferit vakalar olmadığını, devletin yapısal ayrımcılık pratiğinin birer parçası olduğunu söylüyorlar.
Bu aidiyet kaybını onaracak olan ise, sadece yasal reformlar değil, aynı zamanda kamu politikalarında ve devlet kurumlarında bir zihniyet dönüşümüdür. Yani mesele, yalnızca “kanun çıkarmak” değil, bu kanunların günlük hayatta karşılık bulmasını sağlamakla ilgilidir. Hakkınız olan muaameleyi ve kamusal hizmeti görebilmek, yasaların eşit bir şekilde uygulandığına güvenmek ve sürekli meşruiyet ispatına zorlanmamak… Bunlar da uzlaşmanın alanına girer.
Eşit vatandaşlık, sadece bir hukuki tanım değil
Siyasi uzlaşmanın ikinci ve belki de en önemli ayağı, anayasal düzeyde eşit vatandaşlık ilkesinin hayata geçirilmesidir. Görüşmeciler, kendilerini sıklıkla “üvey evlat” ya da “ikinci sınıf vatandaş” gibi tanımlarla ifade ediyor. Bu yalnızca bir hissiyat değil; Kürtlerin kamusal alanda, siyasette ve bürokraside karşılaştıkları engellerin bir sonucu.
Ancak bu eşitlik talebi pasif bir yasal tanımla sınırlı değil. Katılımcıların talepleri, aktif yurttaşlık hakkına işaret ediyor. Kendi yerellerinde söz sahibi olmak, siyasi olarak örgütlenmek, karar alma süreçlerine dahil olmak… Bunlar, Kürtlerin bastırılmış siyasal öznelliklerinin yeniden tanınması anlamına geliyor. Yani başta belirttiğim Kürt meselesinin can alıcı kök sebeplerinden ikincisini ortadan kaldıracak bir talebe işaret ediyor.
Dolayısıyla yapılacak olası bir yeni Anayasa’da Kürt meselesinin ortaya çıkmasına neden olan temel iki tarihsel eşitsizliğin giderilmesi esas alındığı zaman siyasi uzlaşma sağlanmış olur. Anayasa’da yapılacak bir değişiklik, eşit yurttaşlık temelinde tüm toplumu kapsayan bir çerçeve sunmalı; hiçbir etnik kimliği üstün ya da esas kabul etmeyen, çoğulcu ve aktif vatandaşlığa imkân veren bir toplumsal sözleşme kurulmalıdır.
Yeni bir dönem için toplumsal değişim şart
Siyasi uzlaşma ve toplumsal uzlaşma literatürde ayrı olarak ele alınır. Siyasi uzlaşma zemini kurulduğunda bile, bu tek başına toplumsal uzlaşmayı garanti etmez. Her ne kadar bu yazının konusu siyasal uzlaşma ise de, ileride toplumsal anlamda birlikte yaşam nasıl inşa edilecek konusu da tartışılmalıdır. Görüşmelerde dikkat çeken önemli bir tema, özellikle batı kentlerinde Kürtlere yönelik artan gündelik ayrımcılık pratikleridir. Sadece bir plaka numarası üzerinden suçlu gibi görülmek, göç edilen mahallede “terörist” olarak damgalanmak ya da sosyal medyada yayılan nefret söylemleri… Bunlar, eski ve yeni tip diyebileceğimiz farklı ırkçılık türlerini çağrıştırıyor. Irkçılık güncel bir konu olarak toplumsal uzlaşmanın önündeki en büyük engel olarak kendini gösteriyor.
Bu nedenle, uzlaşma sadece siyasi aktörlerin işi değildir. Uzlaşma, çatışma çözümünden önce başlayan ve çatışma çözümü sonrasına yayılan uzun bir süreçtir. Siyasilerin reform ve anayasal değişiklik çalışmalarından sonra toplumsal aktörlere büyük iş düşer. Toplumun her kesiminin bu sürece dahil olması gerekir. Medya, eğitim sistemi, sivil toplum ve kanaat önderleri bu noktada dönüştürücü bir rol oynamalıdır. Siyasi uzlaşma uzun vadede ancak böyle bir toplumsal iklimde kalıcılaşabilir.
Siyasi uzlaşma için siyasi irade gerekir
Tüm bu veriler bize şunu gösteriyor: Kürtlerle gerçek bir uzlaşma, yüzeysel reformlarla ya da günü kurtaran siyasi manevralarla sağlanamaz. Bu, derinlikli bir demokratikleşme süreci gerektirir. Eşit vatandaşlık, kültürel hakların tanınması ve siyasi temsiliyetin güvence altına alınması, uzlaşmanın olmazsa olmazlarıdır.
Ancak her şeyden önce, bu süreci yürütecek bir siyasi irade gerekir. Bu irade, sadece teknik bir çözüm programı değil, cesur bir yüzleşme ve yeni bir toplumsal sözleşme kurma iradesidir.
Bugün Meclis çatısı altında kurulan Komisyon, Türkiye’nin en köklü sorunu olan Kürt meselesini çözmek için bir fırsat sunmaktadır. Bu kez yalnızca yeni bir “süreç” başlatmak değil, köklü ve kalıcı bir uzlaşmanın zemini inşa etmek sorumluluğuyla hareket etmelidir.
Dipnot:
[1] Bu yazıda yer alan bulgular, 2020-2021 yıllarında Almanya’daki Jena Üniversitesi Uzlaşma Çalışmaları Merkezi bünyesinde yürüttüğüm doktora araştırmamın saha çalışmasına dayanmaktadır. Araştırma kapsamında, doğrudan çatışma deneyimi yaşamış mağdurların yanı sıra, insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler ve akademisyenlerden oluşan 31 kişiyle derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir.
(GD/VC)

Вижте още

Европейският парламент призовава Турция да спазва правата на човека с 597 гласа „за“ и 5 „въздържал се

Права и общество септември 15, 20253 Mins Read

При пожара в хотел „Карталкая“ висши ръководители са осъдени на по 78 години за „причиняване на смърт с вероятна умисъл“.

Права и общество септември 15, 20255 Mins Read

Bülent Şık и Maleno Garzón бяха удостоени с наградите „Хрант Динк

Права и общество септември 15, 20255 Mins Read

Арабските племена в Северна Сирия реагират положително на призива на Йоджалан за подкрепа на SDF

Права и общество септември 15, 20254 Mins Read

Имената на депутатите са заличени от флотилията „Сумуд“ за Газа

Права и общество септември 14, 20252 Mins Read

Дело за „обида“ срещу Имамоглу: Политическа забрана и лишаване от свобода до 2 години и 4 месеца

Права и общество септември 14, 20252 Mins Read

Özgür Özel: Човекът, който каза „гласувайте за нас“, днес премина към АК партията

Права и общество септември 13, 20253 Mins Read

Заместник-кметът на Beykoz Özlem Vural Gürzel, който се оттегли от CHP, премина към AKP

Права и общество септември 13, 20251 Min Read

Организация „Амнести“: Шарифа Мохамади трябва да бъде освободена безусловно

Права и общество септември 13, 20251 Min Read

Хамди Кьолич, копирайтър на Ердоган, почина

Права и общество септември 13, 20251 Min Read
<div id="egn_validator_widget-2" class="widget widget_egn_validator_widget"><div class="widget-title block-head block-head-ac block-head block-head-ac block-head-f is-left has-style"><h5 class="heading">Валидиране на ЕГН</h5></div>
</div>
Още новини
Общество

Изказванията на Ердоган за CHP ще бъдат включени в дневния ред! Абсолютна нищожност, присъединяване към ПСР…

септември 16, 2025
Общество

Зашеметяваща информация за задкулисието от Altaylı: Обявена е втората завеса в случая с конгреса

септември 16, 2025
Общество

Обявени са съдиите за отложените мачове

септември 16, 2025
Общество

Арестувани са членове на рок групата Sarinvomit!

септември 16, 2025
Общество

Нови условия на договора на Baris Alper Yilmaz

септември 16, 2025
Лайфстайл

Той разкрива таланта си от детството, когато е бил в депресия! „Всичките ми болести са излекувани

септември 16, 2025
Лайфстайл

Сгряващи сърцето моменти в Антакия: Той не напускаше главата си нито за миг

септември 16, 2025
Лайфстайл

Живеят в страх в самостоятелна къща: 6-и път за 6 месеца!

септември 16, 2025
Лайфстайл

Идват в 05:00 ч. сутринта и го купуват! И прясно, и много евтино… „Тук можете да си купите 1 кутия на цената на 1 килограм навън

септември 16, 2025
Лайфстайл

Пожар избухна в промишлена зона в Икителли

септември 16, 2025
1 2 3 … 1 396 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.