Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Türkiye’de risk altındaki kız çocuklarının tablosu

Türkiye’de risk altındaki kız çocuklarının tablosu

октомври 11, 2025 Права и общество
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Türkiye nüfusunun 21 milyon 817 bini çocuklardan oluşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 verilerine göre, bu nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7’sini kız...

Türkiye nüfusunun 21 milyon 817 bini çocuklardan oluşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 verilerine göre, bu nüfusun yüzde 51,3’ünü erkek, yüzde 48,7’sini kız çocukları oluşturuyor. 2000’li yıllardan itibaren okullaşma gibi bazı alanlarda iyileşme görülmesine rağmen Türkiye’deki veriler, birçok alanda istenilen seviyeye ulaşılmadığını gösteriyor. Çocuk işçiliği, yoksulluk, erken yaşta zorla evlendirilen ve istismar edilen, suça sürüklenen, eğitim dışındaki çocuklar gibi birçok konuda sorunlar devam ediyor. Tüm dezavantajlı çocuklarla birlikte özellikle kız çocukları için eşitsizlikler ve riskler sürüyor. 
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ortaklaşa hazırlanan yasanın kabul edilmesiyle birlikte 2012 yılından beri kutlanan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde Türkiye’deki kız çocuklarının durumunu araştırdık.
Türkiye’de, zorunlu eğitim çağında olmasına karşın 6-17 yaş aralığında yaklaşık 611 bin çocuk okul dışında. Bu grubun yüzde 55,7’si oğlan, yüzde 44,3’ü kız çocuklarından oluşuyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) verilerine göre; 6-9 yaş grubunda yaklaşık 77 bin 400, 10-13 yaş grubunda 93 bin 362, 14-17 yaş grubunda ise 440 bin 850 çocuğun eğitim sisteminin dışında olduğu görülüyor. Zorunlu eğitimin liseyi de kapsayarak 2012-2013 eğitim öğretim döneminde 12 yıla çıkarılmasıyla “Haydi Kızlar Okula” ve “Baba Beni Okula Gönder” gibi devlet ve sivil toplum kuruluşu destekli kampanyalar, özellikle kız çocuklarının okullaşma oranını artırdı ve eğitimde cinsiyet farkını azalttı. Böylece 2000-2001 eğitim öğretim yılında yüzde 39,2 olan kız çocuklarının ortaöğretimdeki okullaşma oranı, 2023-2024’te yüzde 88,7’ye ulaştı.
Ancak özellikle kırsal bölgelerde bu sorun devam ediyor. Eğitimde olmayan çocuklara bakıldığında binlercesinin çalışma hayatında olduğu görülüyor. Resmi verilere göre, 15-17 yaşta işgücüne katılım oranı yüzde 24,9 olurken, kız çocuklarda istihdama katılım oranı yüzde 13.7 seviyesine kadar çıktı. Öte yandan, kız çocuklar istihdam istatistiklerinde görülmeyen ev içi emek ve çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler nedeniyle eğitim dışında kalmaya devam ediyor.
Taşımalı eğitim düzenlemesi öğrencileri okuldan kopardı
Geçen yıl  „Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği“ değiştirildi ve kırsal bölgelerde taşımalı eğitimden yararlanacak öğrencilerin okula uzaklık sınırı 50 km’den 30 km’ye indirildi. Bu düzenleme, evi okula 30 km’den uzak olan çocukların eğitime erşimini olumsuz etkiledi. Milli Eğitim Bakanlığı bu öğrencilere pansiyonda kalma seçeneği sunmasına rağmen bu kurumlar istenilen oranda tercih edilmedi.
2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kademesinde taşımalı eğitimden yararlanan toplam öğrenci sayısı, önceki yıla göre yüzde 16,2 azalarak 846 bin 168 oldu. İlkokul kademesinde taşınan öğrenci sayısı yüzde 7,2 azalarak 240 bin 48’e, ortaokulda yüzde 8,8 azalarak 324 bin 603’e ve ortaöğretimde ise yüzde 28,6 azalarak 281 bin 517’ye düştü. Bu veriler, yönetmelik değişikliğinin taşımalı eğitimden yararlanan öğrenci sayısında azalmaya neden olduğunu ortaya koydu.
Ancak, yayımlanan veriler, yalnızca taşınan değil, pansiyonlarda kalan öğrenci sayısının da düştüğünü gösterdi. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında pansiyonda kalan öğrenci sayısı bir önceki yıla göre yüzde 7,9 düşüşle 244 bin 666 oldu. Bunun temel nedenleri arasında yoksulluk ve ailelerin kız çocuklarını pansiyonlu okullara göndermek istememesi yer aldı. 
Geçen yıl 9 bin kız çocuğu istismar edildi
Türkiye’de önlenemeyen sorunlardan biri de çocukluk çağındaki zorla evlilikler. 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenme oranı 2002’de yüzde 7,3 iken geçtiğimiz yıl yüzde 1,6 olarak kayıtlara geçti. TÜİK verilerine göre, geçen yıl bu yaş grubunda 9 bin 354 kız çocuğu evlendirildi. Bu sayı, aynı yaş grubundaki erkeklerin (617) 15 katı olmasıyla da dikkat çekti. Öte yandan 2020 yılından bu yana toplamda 61 bin 136 çocuk evliliği gerçekleşti ve bu yolla çocuklar istismar edildi. 2001-2024 yılları arasında 21 bin 487’si 15 yaş altı olmak üzere toplam 590 bin 317 18 yaş altı doğum yaşandı. TÜİK Doğum İstatistikleri 2024 verilerine göre,  geçen yıl 15 yaş altında 122, 15-17 yaş grubunda 5 bin 952 çocuğun doğum yaptığı görüldü. 
Binlerce çocuk istismar dosyası açıldı
Adalet Bakanlığı 2024 İstatistikleri de Türkiye’de çocukların çarpıcı durumunu ortaya koydu. Verilere göre, Cumhuriyet başsavcılıklarında, “Çocukların cinsel istismarı” gerekçesiyle hakkında dosya açılan kişi sayısı 2024 yılı sonunda 67 bin 507’ye, “Reşit olmayanla cinsel ilişki” gerekçesiyle hakkında dosya açılan kişi sayısı ise 26 bin 265’e ulaştı. 2023 yılında çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında ceza mahkemelerinde toplam 14 bin 919 dosya karara bağlandı. Dosyalardaki sanık sayısının 16 bin 472, isnat edilen suç sayısının ise 18 bin 739 olduğu görüldü. Çocukların cinsel istismarı konulu toplam dosya sayısının 38 bin 639’u 2024 yılında açılan dosyalardan, 24 bin 667’si ise önceki yıllardan devreden dosyalardan oluştu.
22 binden fazla kız çocuğu suç mağduru
Öte yandan TÜİK verilerine göre geçen yıl, 2023’e kıyasla güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı yüzde 9,8 oranında artarak 612 bin 651 oldu. Bu olaylarda çocukların 279 bin 620’si mağdur konumunda bulundu. Suça sürüklenen çocukların yüzde 40,4’üne yaralama, yüzde 16,6’sına hırsızlık, yüzde 8,2’sine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,6’sına ise tehdit suçları isnat edildi. 2024’te güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 279 bin 620 çocuğun 26 bini cinsel suç mağdurları olarak kayıtlara geçti. Bunların 22 binden fazlasını kız çocukları oluşturdu. TÜİK verilerine göre son dokuz yılda suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 51 artarak 202 bine ulaştı.
250 bini aşkın kız çocuğu çalışıyor
Benzer biçimde TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Hane Halkı İş Gücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre, 2020’de yüzde 16.2 olan 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılma oranı yüzde 24.9’e çıktı.  2024’te 15-17 yaş grubunda 3 milyon 894 bin çocuk bulunurken, bunların 970 bini kayıtlı işçi olarak çalıştı. Çocuk işçilerin 710 bini erkek, 259 bini kızlardan oluşuyor. İşgücüne katılma oranı erkek çocuklar için yüzde 35,6, kız çocuklar için yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. 504 bin çocuk ise, mesleki eğitim merkezleri (MESEM) kapsamında iş gücüne katıldı. Bu verilerle birlikte çalışan çocuk sayısının 1 milyon 474 bine ulaştığı görüldü. 
Uzmanlar verileri nasıl değerlendiriyor? 
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Uzmanı Gülen Naz Terzi, özellikle son yıllarda ortaöğretim kademesinden itibaren kız çocuklarının eğitim dışına çıkmasında artış yaşandığını belirterek, “Bu durum yalnızca ekonomik değil, sosyal ve kültürel sebeplerin de bir sonucu. En büyük risk erken evlilik ve çocuk işçiliği” dedi. Özellikle 14-17 yaş grubunda okullaşma oranının düştüğünü vurgulayan Terzi, “Ortaöğretim düzeyinde eğitim dışına çıkma oranı artıyor. Kız çocukları bu süreçte daha çok ev içi bakım yükünü üstleniyor, görünmez emek harcıyor” diye konuştu. TÜİK verilerine değinen Terzi, ev içinde yapılan bakım, temizlik, kardeş bakımı gibi işlerin iş gücü tanımına girmediğini hatırlatarak, “Dolayısıyla kız çocuklarının yükü görünenden çok daha fazla” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik kriz, zorla evlilik ve umutsuzluk kısır döngüsü”
Eğitim dışına çıkmanın temel nedenlerinden birinin ekonomik yetersizlik olduğunu belirten Terzi, son dönemde çocukların ‘gelecek umudu’nun da azaldığını söyledi:
“Çocuklar artık ‘Okuyacağım da ne olacak?’ diyor. Eğitimle elde edecekleri fırsatlara dair inançları azaldı. Bu da okuldan kopuşu hızlandırıyor. Özellikle kız çocuklar için erken yaşta evlilik, ev içi bakım sorumluluğu ve çocuk işçiliği riskleri artıyor.”
“4+4+4 sonrası artış durdu, son yıllarda yeniden yükseliyor”
ERG uzmanı Terzi, 2013’te yürürlüğe giren 4+4+4 sistemiyle birlikte ilk yıllarda kız çocuklarının okullaşma oranında artış yaşandığını ancak son yıllarda bu kazanımın tersine döndüğünü söyledi. Terzi, “2010’ların ortasında ciddi bir iyileşme vardı. Ancak son birkaç yıldır ekonomik zorluklar ve eğitim politikalarındaki istikrarsızlık nedeniyle eğitim dışında kalan çocukların sayısı yeniden arttı” dedi. 
“Zorunlu eğitimin kısaltılması eşitsizlik yaratır”
Yeni tartışılan “3+1” veya “2+2” eğitim modellerinin erken yaşta sistem dışına itilmeyi artırabileceğini söyleyen Terzi, bu düzenlemelerin sosyo-ekonomik eşitsizlikleri derinleştireceği uyarısında bulunarak şöyle dedi:
“İmkânı olan aileler çocuklarını okutmaya devam edebilir ama yoksul aileler ‘Artık gerek yok’ diyerek çocuklarını okuldan alabilir. Bu da çocuk işçiliğini ve kız çocuklarının erken evliliğini artırır. Okul, çocuklar için yalnızca eğitim değil, aynı zamanda koruma alanıdır.”
“30 km sınırı eğitim erişimini kısıtladı”
Taşımalı eğitim mesafesinin 50 km’den 30 km’ye düşürülmesinin kız çocuklarını olumsuz etkilediğini belirten Terzi, “Hem taşımalı eğitimle okula ulaşan öğrenci sayısı hem de pansiyonlu okul kapasitesi azaldı. Bu da birçok öğrencinin fiilen okula ulaşamamasına neden oldu” diye konuştu. 
Eğitimden uzaklaşmanın önlenmesi için sosyal destek politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Terzi, somut çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Günde bir öğün ücretsiz öğle yemeği verilmesi, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını okula göndermesini kolaylaştırır. Devamsızlık takip sistemleri daha etkili işletilmeli. Burs ve destek programları artırılmalı. Mesleki eğitimde çocukların güvencesiz işçi olarak çalıştırılması önlenmeli. Eğitim sistemi, yalnızca sınav başarısına değil, eşitlik ve kapsayıcılığa odaklanmalı.”
“Kız çocuklarının geleceği, eğitimin niteliğine bağlı”
Terzi, zorunlu eğitim süresini kısaltmak yerine eğitimin niteliğinin artırılması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Eğitim süresini kısaltmak çözüm değil. Önce fırsat eşitliği sağlanmalı, okullar arasındaki imkân farkı giderilmeli. Kız çocuklarının eğitime devamı için onları okulda tutacak sosyal politikalar geliştirilmeli. Çünkü okul, kız çocukları için hem güvenli bir alan hem de geleceğe açılan kapıdır.”
“Çocuklar mağdurken cezalı konuma düşünüyor”
Çocuk hakları alanında çalışan avukat Şahin Antakyalı ise, özellikle devletin kurumlarında kalan çocukların “mağdurken cezalandırıldığını” vurguladı.
Antakyalı, Medeni Kanun’un 124. maddesinin erken yaşta evliliklere zemin hazırladığını belirterek, “Bu madde hâlâ değiştirilmedi. 18 yaş altı evlilikler, erken evlilik olarak tanımlanıyor ancak yasa, bu tür evlilikleri meşrulaştırmak için bir araç olarak kullanılıyor” dedi. Sahadaki gözlemlerini de akran Antakyalı, “Kız çocuklarının bir kısmı da turizm ve hizmet sektöründe kayıt dışı çalıştırılıyor, bu da ticari cinsel sömürü riskini artırıyor” diye konuştu.
Antakyalı’nın en dikkat çekici tespitlerinden biri ise kurum bakımındaki çocukların eğitimden mahrum bırakılması. Kurumların eğitim ve sosyal gelişim konusunda yeterince sorumluluk almadığını vurgulayan Antakyalı şu sözleri kullandı:
“İstismar mağduru ya da madde bağımlısı olduğu için koruma altına alınan çocuklar okula gönderilmiyor. Gerekçe olarak ‘kaçabilirler’ deniyor. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı’nın birebir eğitim imkânı var. Öğretmen gönderilebilir, gruplar oluşturulabilir. Ancak bu yapılmıyor. ‘Bu çocuklar geçici’ denilerek aylarca eğitimsiz bırakılıyor.”
“Sosyal medya yükselişte etkili” 
Antakyalı’ya göre, çocukların suça sürüklenme oranı özellikle sosyal medya kaynaklı davranışlar nedeniyle de artıyor. Antakyalı, “Fotoğraf veya video paylaşımı, kişisel verilerin izinsiz kullanılması, zorbalık, hakaret, tehdit gibi suçlar öne çıkıyor. Erkek çocuklar sayıca fazla olsa da kız çocukları da artık bu tür dosyalarda karşımıza çıkıyor” diye konuştu. Bazı kız çocuklarının kuaför, güzellik merkezi veya masaj salonu gibi yerlerde çalıştırıldığını belirten Antakyalı, “Bu çocuklar parçalanmış ailelerin, şiddet mağduru ailelerin çocukları. İlk başta sekreterlik ya da telefonlara bakma işi teklif ediliyor, ancak daha sonra ticari cinsel sömürüye sürükleniyorlar. Uyuşturucu bağımlısı haline getirilip tehdit ediliyorlar” ifadelerini kullandı. Antakyalı, çocukların korunması için erken uyarı sistemi kurulması gerektiğini söyleyerek şu önerilerde bulundu: 
“Okul rehberlik servisleri, RAM’lar ( Rehberlik ve Araştırma Merkezleri) risk altındaki çocukları yakından takip etmeli. Hem çocuğa hem aileye danışmanlık tedbiri verilmeli. Bu tedbir işe yaramazsa ihmalkâr ebeveynler hakkında  Türk Ceza Kanunu’na göre suç duyurusunda bulunulmalı.”
Ancak uygulamada bu farkındalığın olmadığını belirten Antakyalı, “Hakimler, savcılar, öğretmenler, kamu görevlileri çoğu zaman ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiyorlar. Kanunda yazmasına rağmen ‘suçu bildirmeme’ suçu çoğu zaman görmezden geliniyor” dedi. 
“Çalışmalar yeterli düzeyde değil” 
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete, Türkiye’de 16-17 yaş grubundaki resmi evlilik oranlarının son 20 yılda ciddi oranda düştüğünü ancak çocuk yaşta gebeliklerin hâlâ önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Mete, 2002 yılında yüzde 8’ler civarında olan 16-17 yaş grubundaki resmi yolla yapılan evlilik oranlarının bugün yüzde 1,5’lere kadar gerilediğini belirterek, “Bu düşüşte yasal düzenlemeler, eğitim ve farkındalık çalışmalarının etkisi büyük. Ancak hâlâ yeterli düzeyde değil” dedi. 
Prof.Dr. Mete, TÜİK verilerinin sahadaki tüm durumu yansıtmadığını vurgulayarak, “Bazı bölgelerde erken yaş evlilik oranları daha yüksek olabilir. Özellikle sığınmacı nüfusun yoğun olduğu illerde. Örneğin Şanlıurfa gibi doğum oranları Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde. Bu da erken yaşta evlilik ve gebelik olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor” dedi. Prof. Dr. Mete, 18 yaş altı gebeliklerin hem çocuk hem bebek sağlığı açısından ciddi riskler taşıdığına şu sözlerle dikkat çekti: 
“Erken doğum, kansızlık, düşük doğum ağırlığı, hatta doğum sırasında komplikasyonlar bu yaş grubunda çok daha sık görülüyor. Çünkü annenin vücudu henüz tam gelişimini tamamlamadan gebelik sürecine giriyor. Bu da hem fizyolojik hem psikolojik açıdan ciddi sorunlara yol açıyor.“
„Çocuklar kendilerini evli sanıyor“
Bu durumun doğum travmalarına ve ilerleyen yaşlarda kronik sağlık sorunlarına zemin hazırladığını, erken yaşta anne olan kız çocuklarının yalnızca tıbbi değil, psikolojik açıdan da ağır etkiler yaşadığını belirten Prof. Dr. Mete, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu çocuklar çoğu zaman anne olacağının farkında olmadan gebelik sürecine giriyor. Cinsel istismar veya zorla evlendirme durumlarında travma sonrası stres bozukluğu, yoğun kaygı ve depresyon sık görülüyor.”
Prof. Dr. Mete, birçok erken yaşta doğum vakasında yasal evlilik bulunmadığını, bu durumun ise çoğu zaman “imam nikâhı” veya “gizli evlilik” biçiminde yaşandığını şu sözlerle anlattı:
“Bu kız çocuklarının bir kısmı kendilerini evli sanıyor, çevresi de öyle görüyor ama hukuken bu birliktelikler geçerli değil. Dolayısıyla hepsi çocuk istismarı kapsamında. Bizim karşımıza gelen vakaların bir kısmı evli gibi gösterilse de, bunlar yasal olarak çocuk ve korunması gereken bireyler.”
“Eğitim ve koruma programları şart”
Prof. Dr. Mete, çocuk yaşta gebeliklerin önlenmesi için yalnızca tıbbi değil, sosyal ve kültürel alanlarda da önleyici çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi: 
“Üreme sağlığı eğitimi adet döneminden itibaren başlamalı. Ailelere, öğretmenlere, hatta yerel yöneticilere kadar uzanan bir farkındalık ağı kurulmalı. Sosyal hizmet, psikoloji, çocuk koruma birimleri ve sağlık kurumları birlikte çalışmalı. Çocuk yaşta gebelik bir sonuçtur, asıl hedef bu süreci başlamadan durdurmaktır. Bir çocuk erken yaşta anne olduğunda, aslında ondan çocukluğunu alıyoruz. Yerine hazır olmayan bir beden, kırılgan bir ruh bırakıyoruz. Bu sadece tıbbi değil, toplumsal bir sorumluluktur.”
Çocuk işçilerin büyük bölümü tarımda 
Çocuk işçiliği üzerine çalışmalar yapan Prof. Dr. Zeynep Şimşek de çalışan çocukların büyük bölümünün tarım sektöründe yer aldığını, bu alanda en dezavantajlı grubun kız çocukları olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Şimşek’e göre, Türkiye’de mevsimlik tarımda çalışanların yaklaşık yarısı 18 yaşın altında ve kız çocuklarının büyük bölümü bu alanda çalışıyor. Mevsimlik tarım işçiliği, hem eğitimden uzaklaşma hem de ciddi sağlık ve sosyal riskler doğuruyor. 
“Kız çocukları tarım sektöründe yalnızca tarlada değil, aile çadırında da çalışıyorlar. Gündüz üretim sürecine katılırken akşam yemek, temizlik, çamaşır gibi ev işlerini de üstleniyorlar” diyen Prof. Dr. Şimşek, bu yükün kız çocuklarının bedensel ve ruhsal sağlığı üzerinde ciddi yıkımlar yarattığını belirtti. Prof. Dr. Şimşek, mevsimlik tarım işçiliği yapan çocukların yılın 6–7 ayını farklı illerde geçirdiğini, bu nedenle okula devam edemediklerini vurguladı:
“Eğitimden uzak kalmak, fiziksel ve ruhsal hastalıkların temel belirleyicisi. Tuvalet koşullarının yetersizliği bile kız çocuklarında idrar yolu enfeksiyonlarını artırıyor. Sürekli ağır işte çalışan kız çocuklarında bodurluk oranı da daha yüksek.”
Tarım sektöründe çalışan kız çocukları için erken yaşta evlilik riskinin de yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Şimşek, bunun toplumsal cinsiyet rolleri ve ekonomik yoksunlukla yakından ilişkili olduğunu dile getirdi. “Aileler, mevsimlik tarımda çalışan başka bir aileyle akrabalık kurarak kızlarını erken yaşta evlendirebiliyor. Bu durum hem çocuk işçiliğini hem de çocuk yaşta evlilikleri artırıyor” sözlerle anlattı.
Toplumsal cinsiyet rolleri sektörleri belirliyor
Prof. Dr. Şimşek, Türkiye’de çocuk işçiliğinin sektörel dağılımında da toplumsal cinsiyet rollerinin etkili olduğunu ifade ederek, “Kız çocukları tarımın yanı sıra ev içi hizmetlerde ve tekstilde daha çok çalışırken, erkek çocuklar genellikle sanayide, oto tamirinde, ayakkabıcılık gibi işlerde istihdam ediliyor” dedi. Prof. Dr. Şimşek, kız çocuklarının hem fiziksel hem de sosyal olarak en kırılgan grup olduğunu vurgulayarak, çocuk işçiliğiyle mücadelenin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda eğitim, sağlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında da kararlı politikalar gerektirdiğini belirtti. (GÖ)

Вижте още

BIFED sona erdi, ödül “Düşen Gökyüzü”ne gitti

Права и общество октомври 11, 20255 Mins Read

Kudüs ey Kudüs

Права и общество октомври 11, 20257 Mins Read

Demirtaş neden serbest bırakılmalı?

Права и общество октомври 11, 20256 Mins Read

Adidas’ta çiş yapmak yasak

Права и общество октомври 11, 20254 Mins Read

Venezuela muhalefet lideri Nobel Barış Ödülü’nü Trump’a adadı

Права и общество октомври 10, 20252 Mins Read

biamag’da bu hafta

Права и общество октомври 10, 20251 Min Read

CHP’li Kahraman: Kanun açık, mahkeme kendince yorum getirmiş, itiraz edeceğiz

Права и общество октомври 10, 20252 Mins Read

571 yıllık Fener Rum Okulu eğitime devam edebilmek için bina arıyor

Права и общество октомври 10, 20253 Mins Read

Tokat’ta maaşları ödenmeyen işçilerin direnişi sürüyor

Права и общество октомври 10, 20252 Mins Read

Atılan telefon Erdoğan’a kadar ulaşamadı ama sahibine „havada“ 4 yıl 2 ay ceza getirdi

Права и общество октомври 9, 20252 Mins Read
Още новини
Лайфстайл

19 Milyon Yarım Kalan Hikaye: Türkiye’de Üniversiteyi Neden Bırakıyoruz?

октомври 12, 2025
Лайфстайл

Overthink Modundayken Ruhuna Dokunacak Şarkıyı Seçiyoruz!

октомври 12, 2025
Лайфстайл

Sen Hangi Borsa İkonusun?

октомври 12, 2025
Лайфстайл

Son Halini Paylaştı: Cinsiyet Geçiş Sürecini Tamamlayan Mika Raun Bu Sefer de Poposunu Yaptırdı!

октомври 12, 2025
Лайфстайл

Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen'den Kar Müjdesi! "İstanbul'a Ne Zaman Kar Yağacak?" Sorusunu Cevapladı

октомври 12, 2025
Общество

CHP’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki: Kan örneği alacaksan, bakanlık yapıp uyuşturucu baronlarıyla resim veren o bakandan al!

октомври 12, 2025
Общество

İmamoğlu’ndan Brüksel’e mesaj: Adaletin coğrafyası daraldığında despotun zulmü genişler, özgürlüğüm elimden alınmış olsa da mücadelem bitmedi!

октомври 12, 2025
Общество

Milli takımda Berke Özer depremi: TFF, kamptan izinsiz ayrıldığını duyurdu

октомври 12, 2025
Общество

Sezonun merak edilen işi: Uraz Kaygılaroğlu da ekipte!

октомври 12, 2025
Общество

Dört büyüklerin sezonun ilk çeyreğindeki borcu 2 milyar lira

октомври 12, 2025
1 2 3 … 1 673 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.