Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Tuğçe Tezer Вървим пеша, за да си спомним за Антакия

Tuğçe Tezer Вървим пеша, за да си спомним за Антакия

октомври 4, 2025 Права и общество
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
След земетресенията от 6 февруари Антакия се сблъсква с въпроса как да запази паметта и разрушенията. Един от начините за запазване на тази памет е чрез академичните среди и...

6 Şubat depremlerinin ardından Antakya, yıkımın yanında hafızanın nasıl korunacağı sorusuyla da yüzleşiyor. Bu hafızaya tutunmanın yollarından biri, akademisyen ve araştırmacı Tuğçe Tezer’in her ay düzenlediği “Yürünebilir Tarih Turu.” Antakya’nın taşlarında ve sokaklarında sadece geçmişi değil, aynı zamanda kayıpları, anıları ve umudu da adımlamak mümkün oluyor.
Tuğçe Tezer, bir akademisyen ve araştırmacı. 2013’te başladığı doktora çalışmasıyla Antakya üzerine yoğunlaştı ve bu şehirle on üç yılı aşan güçlü bir bağ kurdu. 2020’de Salt Araştırma Fonu desteğiyle hazırladığı Antakya Yürünebilir Tarih Rehberi, onun için sevdiği bir şehri, yürümeyi ve kolektif hafızayı bir araya getirme çabası oldu. Amacı basitti: “Tanımak, sevmek, sevdikçe korumak.”
Tezer ile 6 Şubat öncesi ve sonrası Antakya’yı, Yürünebilir Tarih Turu’nu ve bir şehri hatırlamayı konuştuk.

Beledna Hafıza Haritası yayında
16 Aralık 2023

“Hayatımın önemli ağırlık merkezlerinden biri Antakya”
“Yürünebilir Tarih Turu” fikri nasıl ortaya çıktı? Bu etkinliği düzenleme motivasyonunuz neydi?
2013 yılında doktora araştırmam başladığından beri, Antakya üzerine çalışıyorum. 2019 yılında doktora tezim tamamlandı, fakat Antakya’yla yolculuğumuz yeni araştırmalar, seminerler, tatiller vesilesiyle kesintisiz devam etti. 2020 yılında, pandeminin -buna imkânı olan- hepimizi evde kalmaya mecbur bıraktığı sıralarda, 2013’ten beri ilk defa bir yıl boyunca Antakya’ya gidemedim. Bu sırada açılan Salt Araştırma Fonu, uzun süredir biriktirdiğim birçok şeyi, çok sevdiğim bir yer ve bir faaliyeti bir araya getirme olanağını mümkün kıldı.
Antakya üzerine okumaya, araştırmaya ve kenti düzenli olarak ziyaret etmeye başladığımdan beri, hayatımın önemli ağırlık merkezlerinden biri, Antakya oldu. Seneler boyunca her karşılaşmamızda beni heyecanlandırmayı, bende merak uyandırmayı sürdürdü. Fakat zaman zaman İstanbul’dan benimle beraber Antakya’ya gelen arkadaşlarımın, Antakya’nın güzel dar sokaklarında, Kurtuluş Caddesi’nde, Saray Caddesi’nde yürürken benim kadar heyecanlanmadığını fark ettiğimde, bunun olası nedenlerini düşünmeye başladım. Arkadaşlarımla aramızdaki fark, benim Antakya’nın Asi Nehri’ni, sokaklarını, yapılarını, ağaçlarını onlardan biraz daha iyi tanıyor olmamdı. Daha fazlası değil.
Antakya, “çok katmanlılık” diyebileceğimiz, farklı tarihsel dönemlerini aynı mekân üzerinde rahatlıkla okuyabileceğimiz bir kent. Benim Antakya sevgimin ve dahası hayranlığımın önemli bir kısmını da bu çok katmanlılık meselesi oluşturuyor. Yapıları, sokakları, ağaçları, nehri daha yakından tanıdıkça, Antakya benim için, hep üzerine titrediğim bir yere dönüştü. 2020 yılında “Yürünebilir Tarih” ve “Antakya Yürünebilir Tarih Rehberi” çalışmasını yaparken amacım; Antakya’yı beraber tanımak, tanıdıkça sevmek, sevdikçe korumaktı. Aynı sokakta, hatta bazen tek bir yapıda; Antakya’nın antik dönemini, Roma, Memlük, Osmanlı, Fransız, Bağımsız Hatay Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti dönemini, bu dönemlere dair detayları, yapısal unsurları gözlemlemek, farklı dönemlerin anılarını öğrenmek mümkün. Yürümek ise, -yürümesini önleyecek herhangi bir bedensel engeli olmayan- herkes için, herhangi bir maliyeti olmayan ve hepimizi eşitleyen, benim de çok sevdiğim bir aktivite. Antakya Yürünebilir Tarih Rehberi’yle Antakya’nın çok katmanlılığını, sokakları Antakyalılarla ve Antakya’yı merak edenlerle beraber adımlayarak, daha yakından tanımak, tanıtmak, beraber sevmek ve kolektif bir koruma hâlini amaçlamıştım.

*Tuğçe Tezer, Yürünebilir Tarih Turu’nda. (Fotoğraf: Tezer’in kişisel arşivi)

“Kolektif tanıklık son derece önemli”
Fakat 6 Şubat depremleriyle yapılı çevresinin büyük bir hasar alması nedeniyle, “eski Antakya” dediğimiz, anıtsal ve sivil kültürel mirasın yoğunlaştığı alanda, artık Yürünebilir Tarih’i baştan düşünmek gerekiyordu. Antakya Yürünebilir Tarih Turu’nun bugünkü amacının; Antakya’yı unutmamak, beraber hatırlamak, paylaşmak ve hafızamızda sabitlemek olduğunu söyleyebilirim.
Depremden sonra ilk defa 2024 yılının Temmuz ayında Evvel Temmuz Festivali kapsamında düzenlediğim turda, Antakya’nın “Köprübaşı” dediğimiz merkez bölgesinden başlayarak, tura katılanlara Eski Antakya’nın sokaklarında beraber yürüyoruz. Bu hafta dokuzuncusunu düzenleyeceğimiz tura Antakya’dan ve Antakya dışından epey katılım oluyor. Bazen yirmi-otuz kişi oluyoruz, bazen yetmiş-seksen kişi. Depremden sonra Yürünebilir Tarih’te benim açımdan çok önemli bir değişiklik oldu. Ben daha önce düşündüğüm gibi yapıları, sokakları, Habib-i Neccar Dağı’nı, Asi Nehri’ni ve Antakya’nın fiziksel ve kültürel çevresini anlatıyorum.
Fakat turun artık daha önemli bir bileşeni var. Antakyalılar ve Antakya’yı sevenler, yürüyüşümüzün odak noktalarında, istedikleri yapı ve sokaklara dair, Antakya’ya dair anılarını bizimle paylaşıyor. Anılarımızı konuşmak, Antakya’nın sokaklarının tarihsel süreçte olduğu gibi yakın geçmişte de yüklendiği anlamları, aslında kentin başka bir katmanını beraber oluşturmamızı ve tanımamızı sağlıyor. Kentin yıkım ve hasar, enkaz kaldırma ve inşaat süreçleriyle sürekli değişen yapısı içinde, bu kolektif tanıklığın son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Kolektif hafızanın, kendiliğinden korumanın, sahip çıkmanın, aidiyet hissini perçinlemenin ancak bu şekilde mümkün olacağına inanıyorum.
Dokuzuncu yürüyüş 5 Ekim’de
Şimdiye kadar kaç yürüyüş düzenlediniz? Yürüyüşte hangi rotalar ve mekânlar ziyaret ediliyor?
5 Ekim Pazar günü, Antakya Yürünebilir Tarih Turu’nun dokuzuncusunu düzenleyeceğiz. Yine Köprübaşı’nda, Eski Müze’nin önünde başlayacağız. Hatay ve Antakya’yı, bu kadim kentin önemini, Asi Nehri’ni, dairesel Cumhuriyet Meydanı’nı çevreleyen yapıları ve Antakya Parkı’nı konuştuktan sonra, Ulu Camii’ye ve oradan Uzun Çarşı’ya ilerleyeceğiz. Habib-i Neccar Camii’nin yanından Kurtuluş Caddesi’ne çıkıp, bu kadim caddenin önemli simgesel yapılarını konuştuktan sonra, Affan Kahvesi’nin karşısından tarihi Antakya’ya gireceğiz ve Rum Ortodoks Kilisesi’nin önünde, Saray Caddesi’nde yürüyüşümüzü tamamlayacağız.
Eğer vaktimiz olursa, Kurtuluş Caddesi’nden Affan Mahallesi’ne doğru girip, orada görece sağlam olan tarihi sokakları da görebiliriz. Bu rota üzerindeki anıtsal ve sivil yapıları, sokakları, Habib-i Neccar Dağı’nı ve anılarımızı imkân oldukça konuşacağız. Yürüyüşün sonunda katılımcılarla hep beraber bir çay bahçesinde ya da bulabildiğimiz bir avluda oturup, süvari kahvelerimizi içip sohbet edeceğiz, büyük ihtimalle dertleşeceğiz, Antakya’yı ve hayallerimizi konuşacağız.

Çizim: Tuğçe Tezer

“Birbirimizden güç ve cesaret aldığımız bir deneyim”
Katılımcılar bu turda hangi hikâyeleri, hangi tanıklıkları duyacaklar? Sizce bu proje kentin belleğini ve toplumsal hafızayı nasıl etkiliyor?
Doğrusunu isterseniz, yapılara dair temel literatürün sunduğu bilgileri her turda mutlaka anlatmaya çalışsam da, Antakya anıları açısından tanımlı ve yapılandırılmış bir anlatımdan söz etmek mümkün değil. Hem Antakya statik bir anlatım için fazla renkli, verimli ve çeşitli bir kent; hem de bizimle beraber yürüyüşe katılan her yeni kişi, bambaşka anılarla sohbeti derinleştirip, ağırlığı başka bir yere yönlendirebiliyor.
Bu çalışmanın kent belleğine ve toplumsal hafızaya dair etkisini esasen yürüyüşe katılanların daha iyi, yerinde ve nitelikli değerlendirebileceğini düşünüyorum. Fakat gözlemlerime ve katılımcıların geri bildirimlerine göre; öncelikle depremde ne yazık ki ağır hasar almış olan eski kente bir kalabalıkla beraber gelmekte, hepimize cesaret veren bir şey var. Tek başımıza çok zor olabilecek bir deneyim, birlikte olduğumuzda ve hep beraber hareket ettiğimizde, birbirimizden güç ve cesaret aldığımız bambaşka bir deneyime dönüşüyor. Toplumsal hafıza ve kent belleği ise, kitaplarda, makalelerde yazılı olanlardan çok daha fazlası.
Esasen yürüyüşte Antakya’yı adımlayan her bir katılımcı, o kolektif belleğin bir taşıyıcısı ve oluşturanı. Dolayısıyla bu “tarihi beraber adımlama” hâlinin, az önce de bahsettiğim gibi, hatırlama, unutmama, paylaşma ve hafızada sabitlemeye yol açtığına inanıyorum. Bu kolektif eylemin, tarihi Antakya’nın yapılı çevre katmanlarının oldukça hızlı ve hoyrat bir şekilde “enkaz” muamelesiyle kaldırıldığı bugünlerde, “tarihi Antakya”nın yeniden ve hatıralarımızdaki gibi oluşması için bütünsel ve toplumsal bir talebin önemli bir parçasını oluşturmasını umuyorum.
“Bizi ve Antakya’yı iyileştirecek bir şeyler olduğuna inanıyorum”
Yıkım, göç ve dönüşüm süreçlerinin yaşandığı bir dönemde, tarihle bağ kurmak sizce neden önemli?
Aslında Antakya Yürünebilir Tarih Turu’nda sahip çıkmaya çalıştığımız şey; hem kendimizin hem de kentin hafızası. Günümüzde zaten büyük bir değişim süreci içinde olan kentlerimiz arasında deprem bölgesi ve özellikle Antakya, maalesef 6 Şubat depremleriyle büyük bir kayıp, yıkım ve dönüşüm yaşadı, hala da gündelik hayatın her aşamasında türlü zorluklar yaşamaya devam ediyor. Koşullar nedeniyle Antakya’dan göç etmek zorunda kalmış büyük bir nüfus var, nüfusun geri kalanı ise ya az hasarlı konutunda ya da kentin farklı yerlerinde kulu olan 200’ün üzerindeki konteyner yerleşkelerinde yaşam mücadelesini sürdürüyor. Hâl böyle olunca, depremle oluşan bireysel ve toplumsal travma, her yeni günün zorlu mücadele gerektiren koşullarıyla daha da perçinleniyor.
Toplumsal travmanın iyileştirilmesinde, geçmişe dair / geçmişle kopan bağların yeniden kurulmasının önemi, travma psikolojisine dair çalışmalarda sıklıkla vurgulanıyor. Antakya’da beraber yürümeye devam etmemizin, kentin mevcut durumuna, hızlı değişimine birlikte tanıklık etmemizin yanında, depremden ve yıkımdan önceki Antakya’yı, hatıralarımızdaki sapasağlam kenti ve anılarımızı paylaşarak, tarihle kopan / zayıflayan bağları yeniden kurmaya / sağlamlaştırmaya destek olacağına inanıyorum. Tur sırasında uğradığımız yapıları anlatırken, elimde Antakya’nın yapılarının benim yaptığım çizimlerinden oluşan bir defter oluyor. Her turda tüm katılımcılara bu çizimlerden oluşan bir kolaj hediye ediyorum, ellerinde o kağıtla birlikte yürüyorlar. Yapıları bu çizimlerle, sanki hala orada ve sapasağlam durumdalarmış gibi anlatıyorum ve o yapıların deprem öncesi hâlini, çizimlerin de desteğiyle hep beraber gözümüzde canlandırıyor, hayal ediyoruz. Kolektif belleğimizde bu yapıların sağlam hâllerinin hayalini çoğaltmakta, bizi ve Antakya’yı iyileştirecek bir şeyler olduğuna tüm kalbimle inanıyorum.

*Yürünebilir Tarih Turu’nun Köprübaşı ayağı. (Fotoğraf: Tezer’in kişisel arşivi)

“Antakya’da olan biteni ‘uzaktakiler’e anlatmayı sürdüreceğim”
Bu proje sizin kişisel hikâyenizde nasıl bir yere oturuyor?
Antakya’yla bugün artık on üç yıllık bir ilişkimiz var. Doktora araştırmasıyla başlayan tanışıklığımız, bir tür “seçilmiş memleket” hissi ve ilişkisiyle devam ediyor. Depremden sonra ise hâlimizi “iyi günde, kötü günde” şeklinde tanımlayabiliriz sanırım. Antakya tamamen iyileşene kadar bu turları -mümkün oldukça her ay mutlaka- yapmaya devam edeceğim. Depremden beri ara vermeden yapmaya çalıştığım yazma, çizme, konuşma, ziyaret etme gibi, bildiğim ve deneyebileceğimi düşündüğüm bütün yollarla Antakya’da olan biteni, “uzaktakiler”e anlatma çabasının bir parçası olmayı sürdürmeye çalışacağım. Ancak Antakya’nın ve arkadaşlarımın iyileştiği günleri beraber gördüğümüzde, rahat bir nefes alabileceğimize ve görece rahat uyuyabileceğimize inanıyorum. Şu anda Yürünebilir Tarih’in benim hayatımdaki yeri, düzenli olarak yapmazsam büyük bir eksiklik hissedeceğim, önemli bir yerde duruyor. Bu eksiklik hem Antakyalı arkadaşlarımı, hem de Antakya’nın her geçen gün değişen çehresini görememek ve bence bu süreçte üzerimize düşen en önemli şeylerden biri olan “tanık olma sorumluluğu”nu gerçekleştirememekten ileri geliyor. Bu nedenle, nefesim ve imkânım yettiğince, sağlığım ve kişisel hayatım izin verdikçe, bu çalışmayı sürdüreceğim.

Tuğçe Tezer hakkında
Şehir Plancısı, 2014 yılından beri çalıştığı MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde Dr. Araştırma Görevlisi. Akademik ilgi alanları olan yerleşme tarihi, şehircilik, kentsel morfoloji, tarihsel coğrafya, arkeoloji ve Antakya üzerine seminer, bildiri, makale ve gazete yazıları bulunuyor. Lisans tezinde Haydarpaşa Gar ve Liman Alanı (2010), Yüksek Lisans tezinde Floransa kenti tarihi (2013) üzerine çalıştıktan sonra, “Yerleşme Tarihi Çalışmaları İçin Bir Çerçeve: Antakya Örneği” başlıklı Doktora tezini 2019 yılında tamamladı. Eskiz ve suluboya, özel ilgi alanlarını oluşturuyor.

(NNN/VC)

Вижте още

Цензура на режисьора Санчак, който иска да се присъедини към флотилията „Сумуд“, от страна на дистрибуторската компания

Права и общество октомври 4, 20252 Mins Read

Тръмп пренебрегва изявлението на Хамас и дава срок до неделя в полунощ

Права и общество октомври 3, 20253 Mins Read

Американски удар убива джихадистки лидер в Северозападна Сирия

Права и общество октомври 3, 20252 Mins Read

Конгресът на CHP в провинция Истанбул се свиква на 19 октомври

Права и общество октомври 3, 20252 Mins Read

Франция: Продължават общонационалните стачки; Айфеловата кула е затворена за посетители

Права и общество октомври 2, 20253 Mins Read

САЩ спират изтеглянето си от Сирия; обосновка: Дамаск не може да контролира страната

Права и общество октомври 2, 20252 Mins Read

Нов световен ред

Права и общество октомври 2, 20254 Mins Read

Докато Айше Барим е в болница, 27-ият апелативен съд издава заповед за повторен арест

Права и общество октомври 2, 20254 Mins Read

Проведе се среща на високо равнище за диалог по въпросите на климата между ЕС и Турция

Права и общество октомври 2, 20252 Mins Read

Барбадос, Белиз, Доминика и Сейнт Винсент и Гренадини отварят вратите си едни за други

Права и общество октомври 1, 20252 Mins Read
Още новини
Политика

Призив за освобождаване на болните затворници Gömi, Çelik и Erişmiş

октомври 4, 2025
Политика

Създадена е платформата „Shiyar Be Shirnex“ срещу наркотиците

октомври 4, 2025
Политика

Нередности при съкращенията в Eti Gıda

октомври 4, 2025
Общество

Лекар, изготвил доклад срещу пари, в ареста

октомври 4, 2025
Общество

Изявление на министерството относно „терористичното семейство на ИДИЛ

октомври 4, 2025
Общество

Фермерите се редят на опашки, за да засадят този плод: Възвръщаемостта е огромна

октомври 4, 2025
Политика

SDIF продължава да се разраства: Милиони долари под негов контрол

октомври 4, 2025
Общество

Нова ера в етикетите с цени: „Нашата революционна регулация идва“

октомври 4, 2025
Политика

В Истанбул започна 24-то издание на Filmekimi

октомври 4, 2025
Общество

36 турски активисти, задържани от Израел, се качват на борда на обратния полет

октомври 4, 2025
1 2 3 … 1 581 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.