Türk Tabipleri Birliği (TTB), yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulması beklenen ve LGBTİ+’ları doğrudan hedef alan ayrımcı düzenlemeler içeren 11. Yargı Paketi taslağı ile ilgili açıklama yaptı.
TTB’nin, özellikle, düzenlemede yer alan “doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” tanımı ve cinsiyet uyum operasyonu yaşının 18’den 25’e çıkarılmasını değerlendirdiği açıklaması özetle şöyle:
“Son yıllarda cinsel kimlikle yasa değişikliği çalışmaları kamuoyunda tartışılmıştır ve 11. Yargı Paketi kapsamında bu alanda değişiklikler yapılması planlanmaktadır. İlgililerce açıkça bilgi verilmese de bu çalışmaların, cinsel kimlik çeşitliliğini, kimliğin ifade edilme ve dışavurulma biçimlerini, bu konularda bilgi ve görüş paylaşılmasını, hak savunuculuğu yapmayı ve örgütlenmeyi suç haline getirecek olması endişe verici bir durumdur.
“Bu girişimlerin cinsiyet uyum süreci kapsamında sağlıkla ilgili uygulamalara cezai yaptırımlar getirdiği, cinsiyetin yasal kayıtlarda değiştirilmesiyle ilgili koşullarda keyfi değişikliklerle uyum süreciyle ilgili tıbbi desteğe erişimi sınırladığı, güncel tıbbi önerilerle bağdaşmayan koşullar tanımladığı görülmektedir. Bu yaklaşım, yasa yapıcıların toplum sağlığını gözeterek, ayrımcılıktan uzak, temel insan haklarını ihlal etmeyecek şekilde çalışma yükümlülükleriyle, ayrıca sağlık çalışanları ve sağlık hizmeti ile ilgili düzenlemeler bilimsel ilkelerin gerekleri ve tıp etiği ile bağdaşmamaktadır. Cinsel kimlik ve ifadesi ile ilgili çeşitlilikler hastalık değildir. Tıbben gerekli sağlık hizmetini sürdürmek ve bu hizmete erişmek suç değildir. Sağlık hizmetine kimliğe göre değil ihtiyaca göre ve ayrımcılık kaygısı duymadan erişmek en temel insan hakkıdır.
11. Yargı Paketi’nde LGBTİ+’ları hedefleyen düzenlemeler
15 Ekim 2025
“Hekimlerin cezai yaptırımlarla karşılaşabileceği düşüncesi de asla kabul edilemez”
“Yargı paketi taslağında suç olarak tanımlanan ancak sosyal yaşamda da tıp açısından da olağan bir çeşitlilik olarak ele alınan cinsiyet ifadesi, toplumsal cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliklerinin toplumsal anlamda önemli karşılığı bulunmaktadır. Doğumda belirlenen cinsiyet hiçbir toplumda, hiçbir coğrafyada, hiçbir çağda mutlak bir şekilde kişilerin giyim, görünüm, davranış özelliklerini belirlememiştir. Hiçbir koşulda kişiler bu yönleriyle aynı cinsiyetten diğer kişilerle bire bir benzerlik göstermemektedir.
“Birçok toplumda iktidar sahiplerinin cinsiyetlere atadığı roller belirli ve sabit olsa da, bunun gerçeğe uymadığı, cinsiyet ifadesinin biyolojik olarak belirlenmediği, bu beklenti ya da dayatmanın politik bir duruşu yansıttığı bir gerçektir.
“Birçok toplumda damgalanmaya maruz kalan bu grupların ayrımcılık karşısında korunması ve desteklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda hekimlerin, koruyucu ruh sağlığı hizmetleri, psikososyal destek ve tıbbi danışmanlık sunmaları gereken pozisyonlarda cezai yaptırımlarla karşılaşabileceği düşüncesi de asla kabul edilemez. Toplumsal kutuplaşmayı, nefret söylemlerini ve şiddeti besleyen her düzenleme, toplum ruh sağlığını, toplumsal barışı bozar ve sağlık sistemine ek yük getirir. Sağlık, politik çıkarların gözetileceği bir alan değildir. Kamu yararı için, her bir adımında, yıllarca süren çalışmalar sonucunda elde edilen bilimsel kanıtlar ve etik ilkelere göre kararlar almak esastır.”
Açıklamanın tamamını okumak için tıklayın. (TY)