Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, İsrail’in Filistin’de yürüttüğü soykırım politikalarını 17 şehirde protesto etti.
İstanbul’da kadınlar, Beyoğlu Tünel Meydanı’nda polis ablukası altında toplandı. “Soykırıma ve işgale karşı direnen Filistinli kadınlarla mücadelemiz ortak” yazılı pankart açan kadınlar, ellerinde “İsrail’e tam boykot, Filistin’e özgürlük”, “Yaşasın özgür Filistin”, “Gazze’de kadınlar devrimle özgürleşecek” dövizlerini taşıdı.
Eylem boyunca “İsrail’e boykot, Filistin’e özgürlük” ve “Hasameti bırak, İsrail’le ticaret kes” sloganları atılırken, “Yaşasın kadın dayanışması” sözleriyle Filistinli kadınlara destek mesajı gönderildi. Kadınlar, polis ablukası eşliğinde Tünel Meydanı’ndan Şişhane’ye kadar sloganlarla yürüdü. Şişhane’de yapılan açıklamada, Gazzeli kadınlarla dayanışmanın süreceği vurgulanarak şöyle seslenildi:
“Çünkü bizim için barış, bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam kurabilmek demektir. Tüm kadınları, Filistin halkına yönelik soykırıma karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”
“Soykırıma ve işgale direnen Filistinli kadınlarla mücadelemiz ortak”
Açıklamanın tam metni:
Bizler, Barışa İhtiyacım Var diyerek bir araya gelen, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümü savunan, Türkiye’de savaş politikalarıyla bölgesel savaş ve emperyalizm arasındaki bağlantıları gören kadınlar olarak bugün Filistin için buradayız. İsrail’e tam ambargo uygulanması talebiyle 17 şehirde alanlardayız.
Bugün, 6 Eylül. Geçtiğimiz yıl aynı gün, Ayşenur Ezgi Eygi, Filistin halkıyla dayanışmak için bulunduğu işgal altındaki Nablus’un Beita kasabasında İsrail askerleri tarafından başından vurularak katledildi. Ayşenur’un anısını mücadelemizde yaşatıyoruz.
Filistin halkı, yüzyılı aşkın süredir siyonist işgale, etnik temizliğe, yerleşimci sömürgeciliğe ve ırkçı rejime karşı onurluca direniyor. İşgalci İsrail, ABD ve emperyalist ortaklarının desteğiyle son iki yıldır tüm dünyanın gözleri önünde soykırım işliyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana on binlerce Filistinli katledildi, binlercesi yaralandı, milyonlarca kişi yerinden edildi. Okullar, hastaneler, yaşam alanları bombalandı. Gazze, insani yardımdan ve tıbbi malzemeden mahrum bırakılıyor; açlığa sürüklenen halk kıtlıkla yüz yüze bırakılıyor.
Soykırımın cinsiyetlendirilmiş bir boyutu var. Katledilenlerin yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Binlerce kadın kalıcı sakatlıklarla yaşıyor. Taciz, tecavüz, çıplak arama gibi uygulamalar sistematik hale gelmiş durumda. Hijyen ürünlerine, gıdaya, ilaca erişim imkânsız. Gebe ve emziren kadınlar ölüm riskiyle karşı karşıya. Bombardımanlar nedeniyle sürekli göç etmek zorunda kalan kadınlar, hem yaşam mücadelesi veriyor hem de çocukların, yaşlıların ve yaralıların bakımını üstleniyor.
İsrail’in Filistin, Suriye, Lübnan, Yemen ve İran’a yönelik saldırılarının “kadınları özgürleştirme” söylemiyle meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu propagandayı kadın dayanışmamızla boşa çıkarıyoruz. Çünkü erkek egemen sisteme, yerleşimci sömürgeciliğe ve soykırıma karşı direnen kadınlarla mücadelemiz ortaktır.
Bugün aynı zamanda 6-7 Eylül 1955 pogromunun 70. yıldönümü. Rum, Ermeni ve Yahudilere yönelik gerçekleştirilen o saldırıların unutulmasına izin vermiyoruz. O gün kadınların bedenleri de nefret politikalarının hedefi yapılmıştı. Bu tarih, bugünün ırkçı politikalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Filistinlilerin yerinden edilmesinde, öldürülmesinde de aynı zihniyetin izlerini görüyoruz.
Rum, Ermeni, Yahudi kadınların direnişi; Mahsa Amini’nin isyanıyla sokağa çıkan İranlı kadınların cesareti; Rojava’da kazanımlarını savunan Kürt kadınların mücadelesi; IŞİD’e karşı duran Ezidî kadınların, cihatçı çetelere karşı direnen Alevi kadınların ve bugün Filistinli kadınların direnişi aynı çizgide buluşuyor.
AKP-MHP iktidarı ise iki yılı bulan bu süreçte yalnızca göstermelik kararlarla yetindi. İsrail ile askeri, ticari, akademik ilişkiler kesilmedi. Siyonistlerle ticaret sürerken, petrol sevkiyatı devam etti. Filistin’le dayanışma eylemlerine katılanlar cezalandırılırken, İsrailli silah şirketleri kırmızı halılarla karşılandı. TBMM’de yapılan Filistin oturumları ise sadece kınama düzeyinde kaldı. Bu nedenle İsrail’in saldırılarını durdurmayan, ilişkilerini sürdüren devletler ve sermaye çevreleri soykırımın suç ortağıdır.
Biz kadınlar, emperyalistlerin ve siyonistlerin savaş politikalarının karşısında, yaşam mücadelesi veren Gazzeli kadınlarla omuz omuzayız. Çünkü barış, bizim için eşit ve özgür bir yaşamı kurmak demektir. Tüm kadınlara çağrımızdır: Filistin halkına yönelik soykırıma karşı mücadeleyi birlikte büyütelim.
Bugünlerde 50’den fazla gemiyle yola çıkan Sumud Filosu Gazze ablukasını kırmaya çalışıyor. Bizler de sokaktayız. Kınamalar değil, gerçek yaptırımlar istiyoruz. Soykırımın ekonomisi ve rantı hedef alınmadan hiçbir şey değişmez.
Barışa İhtiyacım Var diyerek yola çıkan kadınlar olarak haykırıyoruz: Gazze’de kadınlar ölüm, açlık, tecavüz ve göçle karşı karşıya. Filistin halkının ve kadınların acil dayanışmaya ihtiyacı var.
Kadınların talepleri şöyle:
İsrail’e tam ambargo uygulanmalıdır.
Askeri, ticari, akademik ve kültürel tüm ilişkiler derhal kesilmelidir.
Petrol sevkiyatı durdurulmalı, limanlar İsrail’e kapatılmalıdır.
İsrail’de vicdani reddin bedeli: İnsanlar sokakta üzerime tükürüyor
Bugün 11:58
Dünya medyası İsrail’in Gazze’de öldürdüğü gazeteciler için ekran kararttı
1 Eylül 2025
İsrail’in kıtlığa mahkum ettiği Gazze’de 3’ü çocuk 10 kişi daha açlıktan hayatını kaybetti
30 Ağustos 2025
(EMK)