İsrail ordusu Pazartesi günü, Suriye’de hükümet güçleri ve Bedevi aşiretlerinin Dürzi milislerle çatıştığı güney Suriye’deki Süveyda ilinde Şam komutasındaki tank birliklerini vurduğunu duyurdu.
Suriye İçişleri Bakanlığı, çatışmalarda 30’u aşkın kişinin öldüğünü ve yaklaşık 100 kişinin yaralandığını açıkladı.
Yerel haber sitesi Süveyda24, çatışmalar nedeniyle Şam-Süveyda otoyolunun kapatıldığını bildirdi. Süveyda24 web sitesini yöneten Dürzi araştırmacı Rayan Marouf, “Süveyda’da mezhep çatışması patlak veriyor, eğer sona ermezse bir kan gölüne doğru gidiyoruz” dedi.
SOHR: „En az 99 kişi öldü“
Merkezi Londra’daki izleme grubu Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), aralarında iki çocuk, iki kadın ve 14 güvenlik gücü mensubunun da olduğu en az 99 kişinin öldüğünü bildirdi.
SOHR’un açıklamasına göre, başlangıçta Dürzi milisler ve Sünni Bedevi aşiretler bağlı silahlı gruplar arasında patlak veren çatışmalar hükümete bağlı güvenlik güçleri mensuplarının da Bedevileri desteklemek üzere „aktif olarak katıl[malarıyla]“ yayıldı.
Associated Press’in (AP) haberine göre, Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba, hükümet güçlerinin düzeni sağlamak üzere Pazartesi sabah erken saatlerde Süveyda’ya girdiğini söyledi.
Suriye devlet televizyonu El-İhbariye’ye konuşan Baba, „Yasadışı silahlı gruplarla bazı çatışmalar yaşandı, ancak güçlerimiz sivil kayıpları önlemek için ellerinden geleni yapıyor“ dedi.
Rejim çatışmaların „mezhep“ temelli olmadığını iddia ediyor
El-Baba, Associated Press’e verdiği demeçte, „çatışmaların özünde mezhepsel olmadığını“ söyledi.
El-Baba, „Asıl çatışma devlet ile haydutlar ve suçlular arasında, devlet ile Suriye’deki herhangi bir topluluk arasında değil“ dedi. Devletin Dürzilere husumet beslemediğini iddia eden sözcü, „Tam tersine, devlet[in] Süveyda’daki Dürzi toplumunu ulusal birlik projesini ilerletmek açısından bir ortak olarak gör[düğünü]“ söyledi.
SOHR Başkanı Rami Abdurrahman, çatışmanın bir Bedevi aşireti mensuplarınınbir Dürzi sebze satıcısının kaçırıp soymaları ve bunu izleyen karşılıklı saldırılar ve adam kaçırmalarla başladığını söyledi.
İçişleri Bakanlığı durumu „İlgili resmi kurumların yokluğunda ortaya çıkan ve kaos ortamı ve güvenlik durumunun daha da kötüleşmesine ve yerel toplumun durumu kendi olanaklarıyla kontrol altına alamamasına yol açan“ tehlikeli bir tırmanış olarak niteledi.
BM Suriye Özel Temsilci Yardımcısı Nejat Rochdi, şiddetten „derin kaygı duyduğunu“ dile getirdi; hükümeti ve yerel grupları „sivilleri korumak, sükuneti sağlamak ve kışkırtmaları önlemek üzere ivedi adım atmaya“ çağırdı.
Rochdi çatışmaların „Suriye’de güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişi ilerletmek için gerçek bir kucaklayıcılığa, güven inşasına ve anlamlı bir diyaloğa duyulan acil gereksinimi gösterdiğini“ söyledi.
İsrail, Dürzileri sadık bir azınlık olarak görüyor
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail ordusunun „Suriye’deki hedeflere, Suriye rejimine bir mesaj ve açık bir uyarı olması maksadıyla saldırdığını“ söyledi: „Suriye’deki Dürzilere zarar vermeyece[klerini]“ ileri sürdü.
İsrail’de Dürziler’e sadık bir azınlık olarak bakılıyor ve birçok Dürzi silahlı kuvvetlerde görev yapıyor.
Suriye’deki Dürzilerin çoğu İsrail’in kendileri adına müdahalede bulunmasını istemediğini söylüyor. Ancak, eski Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Aralık’ta sonunda iktidara gelen Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve müttefiki Selefi Sünni İslamcıların önderliğindeki isyancıların başlattığı taarruz sonunda ülkeden kaçmasının ardından Dürzi azınlığa mensup kesimler arasında Şam’daki yeni otoriteye karşı derin bir güvensizlik var. Silahlı Dürzi gruplar, yeni hükümet veya müttefiklerinin oluşturduğu güvenlik güçleriyle birçok kez çatışmaya girdi.
İsrail güçleri, Mayıs’ta Suriye geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’ya uyarı olarak algılanan bir saldırıda Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayı yakınlarındaki bir bölgeyi vurmuştu. Saldırı, Sahnaya kasabası ve çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Şam’ın banliyösü Ceramana’da hükümet yanlısı silahlı gruplar ve Dürzi milisler arasında çıkan çatışmada onlarca kişinin ölmesi sonrasında düzenlenmişti.
Dünyada mevcut yaklaşık 1 milyon Dürzi’nin yarısından çoğu Suriye’de yaşıyor. Dürzilerin geri kalanıysa, İsrail’in 1967 Ortadoğu Savaşı’nda Suriye’den ele geçirip 1981’de ilhak ettiği Golan Tepeleri de dahil, Lübnan ve İsrail’de yaşıyor.
Şam’daki yeni hükümete karşı çıkan Dürzi ruhani lider Şeyh Hikmet El-Hicri liderliğindeki bir grup, Pazartesi günü bir bildiri yayımlayarak „uluslararası koruma“ istedi ve hükümet güçleriyla Genel Güvenlik Teşkilatı’nı „tekfirci çeteleri desteklemekle“ suçladı. Bu ifade Dürziler tarafından aşırılıkçı Sünni militanlar için kullanılıyor.
Suriye Dışişleri Bakanlığı, „tüm ülke ve kuruluşların Suriye Arap Cumhuriyeti’nin otoritesine saygı duymasını ve herhangi bir ayrılıkçı isyancı hareketi desteklemekten kaçınmasını“ istedi. Bakanlık yayımladığı yazılı açıklamayla Suriyelileri „şiddet eylemlerini durdurmaya, yasadışı silahları teslime ve Suriye’nin toplumsal yapısını parçalayarak anlaşmazlık ve bölünme yaratmaya çalışanları engellemeye“ çağırdı.
„Soğanın kabuğunu soymak gibi“
Dürzi mezhebi, 10. yüzyılda Şii İslam’ın bir kolu olan İsmaililik’ten ayrılan bir azınlık kolu olarak biliniyor. Suriye’de çoğunlukla güney Süveyda ili ve Şam’ın bazı banliyöleri, özellikle güneydeki Ceramana, Eşrefiye ve Sahnaya’da yaşıyorlar.
Dürziler, yaklaşık 14 yıl süren iç savaşı dönemind kendi milis güçlerini geliştirdiler ve bu süre içinde zaman zaman IŞİD ve diğer militan İslamcıların saldırılarına uğradılar.
İsrail, Esad’ın devrilmesinden bu yana Suriye’nin yeni liderlerine karşı takındığı saldırgan bir tavır çeçevesinde, sınırlarına yakın yerlerde İslamcı militanların barınmasını istemediğini söyledi. İsrail güçleri daha önce, Golan Tepeleri sınırındaki Suriye topraklarında BM devriyesi altında bir tampon bölge ele geçirmiş ve Suriye’deki askeri tesislere yüzlerce hava saldırısı düzenlemişti.
Trump yönetimi, yeni Suriye hükümetine İsrail ile normalleşme yönünde yol alması için baskı yapıyor. Suriyeli yetkililer, gerginliği azaltmak için İsrail ile dolaylı görüşmelerde bulunduklarını kabul etmekle birlikte, iki tarafın doğrudan görüşmeler de yaptığı yönündeki haberler konusunda sessiz kaldılar.
ABD’nin Suriye Büyükelçisi Tom Barrack, geçtiğimiz hafta Associated Press’e verdiği demeçte, ilişkilerin normalleşmesinin „bir soğanın kabuğunu soyarcasına ağır ağır“ gerçekleşeceğine inandığını söyledi.
(AEK)