Kars’ın Arpaçay ilçesinde kurulan Doğu Kapı Kültür Derneği, sanatı ve kültürü merkezin dışından kuran bir anlayışla çalışmalarına başladı.
Dernek, sınırı bir ayrım hattı olarak değil temasın, karşılaşmanın ve çoğulluğun başladığı bir eşik olarak ele alıyor. Arpaçay’ın çok dilli, çok kültürlü yapısından beslenen Doğu Kapı Kültür, yerel olanı evrensel bir anlatıya dönüştürmeyi hedefliyor.
„Sınırda olmak yoğunluktan beslenmek demek“
Derneğin kuruluş fikrini ve üretim anlayışını kurucularından Kurtuluş Baştimar anlatıyor. Baştimar, “Sanat sınırda doğar” ifadesinin bir slogan olmadığını özellikle vurguluyor ve bu yaklaşımı şöyle tarif ediyor:
“Bu ifade bizim için bir yerleşme biçimi ve bir bakış rejimi. Arpaçay’da üretmek, sanatı merkezden konuşulan bir temsil alanı olmaktan çıkarıp yaşanan bir deneyim alanına dönüştürüyor. Sınırda olmak eksiklikten değil, yoğunluktan beslenmek demek. Burada farklı diller, inançlar, hafızalar ve sessizlikler yan yana duruyor. Bu durum sanat üretimini daha temkinli, daha dinleyici ve daha çoğul bir yere çağırıyor. Merkezdeki hız ve görünürlük baskısının aksine, sınırda üretim zamanla, temasla ve karşılaşmayla şekilleniyor.”
Doğu Kapı Kültür, bu bakışı somut üretimlere taşıyor. Baştimar, sınırı geçilmez bir çizgi olarak değil, üzerinde durulması gereken bir eşik olarak gördüklerini ifade ediyor:
“Biz projelerimizi temsil etmek üzerine değil, birlikte üretmek üzerine kuruyoruz. Atölyeler, sözlü tarih çalışmaları, film ve müzik üretimleri tek bir anlatıyı sabitlemek yerine farklı seslerin yan yana durmasına alan açıyor. Sınırı aşmaya değil, sınırda kalmaya cesaret eden üretimler bizim için değerli. Çünkü temas tam da orada başlıyor.”
„Yereli kendi sesiyle dünyaya açıyoruz“
Derneğin beslendiği çok dilli ve çok kültürlü hafıza, Arpaçay ve çevresinin yaşayan gerçekliğine dayanıyor. Baştimar, bu coğrafyayı Türkçe, Kürtçe, Azerice, Ermenice ve geçmişten bugüne taşınan sözlü anlatıların birlikte ördüğünü söylüyor ve ekliyor:
“Bu çok dillilik bizim için korunması gereken bir kültürel miras değil, halen yaşayan bir hafıza. Dilleri folklorik bir vitrine yerleştirmiyoruz onları bugünün anlatı biçimleriyle buluşturuyoruz. Sözlü tarih kayıtları, çok dilli okuma ve dinleme etkinlikleri, yerel anlatıcılarla yürütülen çalışmalar bu yaklaşımın somut karşılıkları.”
Doğu Kapı Kültür, yerel olanı evrenselleştirirken sadeleştirmeyi ya da dönüştürmeyi değil, özgünlüğü koruyarak dünyaya açılmayı esas alıyor. Baştimar bu yaklaşımı, “Yereli evrenselleştirmek, onu çevirip sadeleştirmek değil kendi sesiyle dünyaya açmak demek. Uluslararası kültür ağları, bağımsız film festivalleri, çeviri destekleri, dijital yayın platformları ve benzer sınır coğrafyalarında çalışan kurumlarla kurulacak dayanışmalar bu sürecin araçları olabilir. Arpaçay’dan çıkan bir anlatı, yerelliğini koruduğu ölçüde evrensel bir yankı bulur” sözleriyle anlatıyor.
„Amaç sonuç değil süreç“
Derneğin öncelikli çalışma alanları ise hafıza ve anlatı etrafında şekilleniyor. Sözlü tarih çalışmaları, sınırda yaşamın gündelik deneyimlerini kayda alan kısa belgeseller, yerel ezgilerden beslenen müzik üretimleri ve bu coğrafyanın hikâyelerini merkeze alan edebi metinler ilk etapta öne çıkan başlıklar arasında yer alıyor. Amaç, sessizleştirilmiş ya da bugüne kadar duyulmamış olanı görünür kılmak.
Doğu Kapı Kültür’ü bir kültür merkezinden çok bir “eşik” olarak tanımlayan Baştimar, buraya gelen herkesin sınırı yeniden düşünmesini istediklerini söylüyor:
“Bu eşikten geçen herkesin sınırı bir engel olarak değil, dönüştürücü bir deneyim alanı olarak yeniden düşünmesini umut ediyoruz. Buraya gelen bir sanatçının üretim hızını yavaşlatmasını, dinlemeyi öğrenmesini ve kendi merkezini sorgulamasını önemsiyoruz. Doğu Kapı Kültür’ün vaadi bir sonuç değil bir süreç, bir karşılaşma ve çoğalma hali. Çünkü bizce sanat, tam da bu eşikte yeniden doğar.”
(EMK)

