Çölyak hastalığı, bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan ‘villus’ adı verilen yapıların hasar görmesine yol açan; bu nedenle besin emilimini engelleyerek ince bağırsakta tahribata neden olan bir sindirim sistemi hastalığı. Bu hasara buğday, arpa, çavdar ve çoğunlukla kontaminasyon nedeniyle yulaf gibi tahıllar sebep oluyor.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de tanı alan 88 bin 790 çölyak hastası bulunuyor. Ancak tanı almamış hasta sayısının çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.
Genetik bir hastalık olan çölyak yalnızca çocukluk döneminde değil, yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor. Belirtileri kişiden kişiye değiştiği ve bazı hastalarda uzun süre belirtisiz seyrettiği için tanı konulması çoğu zaman zorlaşıyor.
Çocuklarda ishal, iştahsızlık, kilo alamama ve kusma şeklinde görülebilirken; yetişkinlerde bunlara ek olarak kansızlık, kemik zayıflığı, nedeni bilinmeyen karaciğer hastalıkları, karın ağrısı ve yoğun gaz şikâyetleri ortaya çıkabiliyor.
Hastalığın kesin tanısı kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile konuluyor. Kesin tanı koyma yetkisi gastroenterologlara ait. Gastroenteroloji, sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgilenen bir dahiliye yan dalı. Bu alanda uzmanlaşan hekimlere “gastroenterolog” deniyor.
Çölyak hastalığının tedavisi
Çölyak hastalığının bilinen tek tedavisi glütensiz diyet. Glüten içeren besinler diyetten tamamen çıkarılıyor. Hastalar tüm sebzeleri, meyveleri ve et ürünlerini tüketebiliyor. Ancak glütensiz makarna, ekmek ve un gibi temel gıdalara erişim çoğu zaman zor olurken, fiyatların yüksekliği hastaların günlük yaşamını olumsuz etkiliyor.
bianet’e konuşan 35 yaşındaki çölyak hastası Ç.Ü. tanı sürecini şöyle anlatıyor:
“Tanıyı küçük yaşta almadım; yaklaşık beş sene önce çölyak olduğumu öğrendim ve o zamandan beri glütensiz diyet uyguluyorum. Eskiden glütensiz ürünlere ulaşmak daha zordu. Reyonlarda glütensiz yiyecekler iki katı fiyatına satılıyor. Canım tatlı çektiğinde glütensiz bir tatlıya ulaşmak hâlâ lüks.”
Ürün çeşitliliği arttı ama fiyatlar yüksek
Türkiye’de çölyak hastaları ürün çeşitliliğinin eskiye göre arttığını belirtse de fiyatların hâlâ yüksek olduğunu ifade ediyor. Ç.Ü., fiyatlar konusunda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini söylüyor.
Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 5 Mart 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğ ile şube sayısı 200’ün üzerinde olan zincir marketlere glütensiz ürün ve atıştırmalık bulundurma zorunluluğu getirildi.
Zincir marketlerde ve market uygulamalarında glütensiz un, makarna ve ekmek gibi temel gıdaların fiyatları, glüten içeren muadillerine kıyasla iki katına çıkıyor.
Örneğin, 2 kilogramlık bir un 100 TL’ye satılırken glütensiz 500 gram un 70-80 TL arasında değişiyor. Benzer şekilde 500 gramlık bir makarna 30 TL civarında bulunabilirken, aynı markanın glütensiz makarnası 400 gram olmasına rağmen 80-90 TL arasında fiyatlandırılıyor. Atıştırmalık ürünlerde ise fiyat farkı daha da açılıyor; kurabiye gibi tatlı atıştırmalıkların geniş bir fiyat aralığı bulunurken, glütensiz bir kurabiye düşük gramajına rağmen 150 TL bandında satışa sunuluyor.
Hastaların yaşadığı erişim güçlüğü ve yüksek fiyatlar, yaşam kalitesini düşürürken glütensiz diyetin sürdürülebilirliğini de zorlaştırıyor. Ç.Ü., glütensiz diyetin toplumda çoğu zaman bir zorunluluktan çok ‘şımarıklık’ olarak görüldüğünü belirterek farkındalığın düşük olduğuna dikkat çekiyor: “İnsanların farkındalığı pek yok.”
Çölyak hastalığıyla ilgili hangi çalışmalar yapılıyor?
Çölyak Vakfı’na göre, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü yurtlarında kalan çölyak hastaları ve glüten intoleransı olan öğrenciler için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile işbirliği yapılarak yemekhane menülerine glütensiz seçenekler eklenmeye başlandı. Rapor sunan öğrencilerin odalarında buharlı pişirici gibi aletler kullanmalarına izin veriliyor.
Ancak Ankara’da bir KYK yurdunda kalan 23 yaşındaki A.S., uygulamanın sahada eksik kaldığını belirtiyor:
“Ben tanı almadım ama glütene hassasiyetim var ve tükettiğimde karın şişliği gibi sorunlar yaşıyorum. Yurt yemeklerinde glütensiz seçenek olarak sebze ve et var ama sadece onlarla doymak mümkün değil. Karbonhidrat ihtiyacımı karşılayamıyorum. Tanı almamış çok kişi var; ben de onlardan biriyim.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2018 tarihli açıklamasında ise çölyak hastalarıyla ilgili yapılması planlanan çalışmalar şöyle sıralanıyor:
Öğretmenlerin öğrencilerdeki belirtileri fark edip aileleri bilgilendirmesi,
Çölyaklı öğrencilerin izinleri alınarak sınıf arkadaşlarının bilgilendirilmesi,
Okul yemekhaneleri ve kantinlerinde glütensiz besin bulundurulması için tedbir alınması,
Kantin ve yemekhane çalışanlarının glüten içeren ve içermeyen besinler konusunda eğitilmesi.
Evde dayanışma: Glütensiz ekmek tarifi
Malzemeler:
2.5 su bardağı glütensiz un
1 paket instant maya
1 çay kaşığı tuz
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 su bardağı ılık su
Üzeri için: 1 tatlı kaşığı yoğurt ve sıvı yağ
Yapılışı:
Unu eleyip ortasını havuz gibi açın ve mayayı ekleyin. Tuz ve yağı ilave ettikten sonra ılık suyu yavaşça ekleyip pürüzsüz bir hamur elde edene kadar yoğurun (hamurun hafif cıvık olması normaldir). Mayalanan hamuru yağlı kâğıt serili baton kek kalıbına alın. Yoğurt ve yağı karıştırıp üzerine sürün. Hamur kabarana kadar bekleyin.
200 derece fırında 30–40 dakika pişirin. Ekmek tamamen soğuyana kadar havluya sarıp kesmeyin. Böylece evde daha uygun maliyetli ve lezzetli bir glütensiz ekmek elde edebilirsiniz.
(ET/VC)

