“Filistinliler olarak, insan hakları örgütlerini, siyasi partileri, sendikaları ve Temsilciler Meclisi’ni, hükümetlerine Siyonist oluşumla tüm ticari, diplomatik, akademik, kültürel ve sportif bağlarını kesmeleri için gerekli baskıyı uygulamaya çağırıyoruz. Ayrıca, bu suç teşkil eden işgalin tecrit edilmesi ve cezalandırılması ve terörist liderlerinin Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi salonlarında hesap vermeleri için de görev almalıdırlar.”
Filistinli* kadın, Nakba’nın ikinci yıl dönümünde Dolmabahçe’deki açıklamada böyle seslendi.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısı ve soykırımın ikinci yılında israil’i protesto eden Filistin Eylem Komitesi, Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nden Dolmabahçe’ye kadar yürüdü.
„Filistin’de direnen kadınlara bin selam“
Eylem, Aralık Feminist Kolekti’in yanında üniversite öğrenciler, DEM Parti İstanbul İl eş başkanları Arife Çınar, Vedat Çınar Altan, DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, TİP genel başkanı Erkan Baş, Enternasyonel Dayanışma, EMEP Milletvekili İskender Bayhan, sendika temsilcileri ve çoksa yıda iki katıldı.
Yürüyüş boyunca “İsrail’e boykot, Filistin’e özgürlük”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Limanları kapat ticareti kes”, „Filistin’de direnen kadınlara bin selam“, sloganları atılırken, eylemde, Türkiye’ye de İsrail’e tüm ilişkilerin kesilmesi yönünde çağrı yapıldı.
„İsrail’e tam ambargo ilan edilene kadar mücadele edeceğiz“
Dolmabahçeye ulaşan binlerce kişi adına basına okunan açıklamada, İsrail’e tepki gösterildi. Açıklama şöyle:
„Bugün biz de Türkiye’deki Filistin dostları olarak, bu topraklardan soykırıma sağlanan desteğin derhal durdurulması talebiyle bir aradayız. Bu ülkedeki siyasi iktidar her gün Filistin hamaseti yaparken, o sırada kendi topraklarından Siyonist ordunun uçaklarına ve tanklarına petrol taşımaya devam ediyor. Türkiye’deki askeri üsler soykırımcı orduya anlık istihbarat akışını sürdürüyor. İsrail’e gidip gelen gemiler Türkiye limanlarını serbestçe kullanırken bu suç ortaklığını ifşa edenler, devletin baskısına maruz kalarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yargılanıyor.
Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Sumud Filosu’na limanlarını açmayan, saldırı ve tehditler altındayken yanlarında olmayan devletin, gönüllüleri karşılarken döktüğü gibi timsah gözyaşlarına kanmıyoruz, gerçek yaptırımlar görmek istiyoruz.
Filistin mücadelesinin ihtiyacı olan gözyaşları değil, Siyonist rejimin beslendiği kaynakların kesilmesidir. Türkiye’deki iktidarı, uluslararası toplantılarda İsrail’e yaptırım ve ambargo çağrıları yapmadan önce kendisinin bu kararları alarak hemen uygulamaya geçmeye çağırıyoruz.
Filistin halkı varlık savaşı verirken, soykırıma destek olunmasını kabul etmiyoruz. Siyonizm’in ve destekçilerinin olduğu her yer Filistin’le dayanışma hareketinin hedefindedir. İsrail’e tam ambargo ilan edilene, bu gayrimeşru rejim tecrit edilip ortadan kaldırılana kadar bulunduğumuz her yerde intifada ruhuyla mücadeleyi yükselteceğiz.“
„Ambargo uygulamak suçlara engel olmanın tek yolu“
Sonrasında Filistin’gen gelen kadın konuştu özetle şöyle dedi:
“Bu soykırım bugüne kadar 18.600’ü çocuk ve 12.400’ü kadın olmak üzere 66.005 şehit verdi. Ayrıca 168.000 kişi yaralandı ve iki milyon kişi evlerinden ve yerlerinden edildi. Boğucu abluka devam ediyor ve işgal rejimi açlık politikaları uyguluyor, ilaç geçişlerini engelliyor, hastaneleri bombalıyor, uluslararası kuruluşlarının faaliyetlerini engelliyor ve insanlığa karşı her türlü suçu işliyor.
Bu suçlar ve bu acımasız, sürekli genişleyen işgal, ABD öncülüğündeki emperyalizmin sonsuz desteği ve bölgedeki rejimlerin ve bu oluşumla ilişkilerinin itaati ve sessizliği olmadan mümkün olamazdı. Tam da bu nedenle, bu oluşumu tecrit etmek ve ona tam bir ambargo uygulamak, sınır tanımayan suçlarına devam etmesini engelleyebilecek tek şeydir.
Bu nedenle, Filistinliler olarak, insan hakları örgütlerini, siyasi partileri, sendikaları ve Temsilciler Meclisi’ni, hükümetlerine Siyonist oluşumla tüm ticari, diplomatik, akademik, kültürel ve sportif bağlarını kesmeleri için gerekli baskıyı uygulamaya çağırıyoruz.
Ayrıca, bu suç teşkil eden işgalin tecrit edilmesi ve cezalandırılması ve terörist liderlerinin Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi salonlarında hesap vermeleri için de görev almalıdırlar.”
(EMK)