Kadının İnsan Hakları Derneği’nin (KİH), Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı (KİHEP) kapsamında düzenlediği “Kadının İnsan Hakları: Feminist Grup Çalışmalarında Uluslararası Deneyimler – Yerel Örgütlenmenin Desteklenmesinde Feminist Yöntemler” konferansı bugün İstanbul’da başladı.
Farklı ülkelerden feminist örgütleri, insan hakları savunucularını ve Türkiye’den kadın hareketinin bileşenlerini bir araya getiren konferans, kadınların kazanılmış haklarının küresel ölçekte nasıl hedef alındığını ve bu saldırılar karşısında feminist dayanışmanın neden hayati olduğunu ortaya koyan konuşmalarla açıldı.
Konferansta söz alan isimler, deneyimlerini aktarırken ortak bir noktada buluştu: Haklar mücadeleyle kazanıldı ve ancak daha güçlü bir örgütlenmeyle korunabilir.
“Kazandığımız hiçbir hakkın güvencede olduğunu düşünemeyiz”
Konferansın açılış konuşmasını yapan Fundación para Estudio e Investigación de la Mujer temsilcisi, feminist mücadelenin hem ulusal hem uluslararası düzlemde birlikte yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Konuşmasında, kazanımların geri alınmaya çalışıldığı bir dönemde olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Bu tartışmayı büyütmenin emeğini yaşıyoruz. Burası da bizim için çok önemli bir bölge. Ulusal düzlemde de uluslararası düzlemde de bir arada çalışmamız gerekiyor. Henüz başında ya da sonunda hedeflediğimiz noktaya ulaşmış değiliz ama ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Biz kaybetmedik, mücadele etmeye devam etmemiz gerekiyor.
Kazandıklarımızı geri almak istiyorlar ama umuyorum ki bunu başaramayacaklar. Bize karşı alınan kararları etkilememiz gerekiyor. Bugün burada çok farklı yerlerden insanlar var. Birleşmiş Milletler toplantılarında artık içeride feministler var. Kürtaj hakkı gibi konularda mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz.
Arjantin’de, benim ülkemde, 1992’den bu yana kürtaj hakkı için mücadele verdik ve 2022’de bu yasayı çıkardık. Ama bugün hükümetin bu yasayı değiştirme ihtimali var. Bu çok üzücü ama biz biliyoruz ki mücadele hep devam edecek.
Özellikle genç kadınların şunu görmesi gerekiyor: Bu hakları kazandık ama onları korumak için de mücadele etmek zorundayız. Hiçbir kazanım güvende değil. Daha fazla örgütlenmeye, daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var. Farklılıklarımız var ama bu farklılıklarımızla birlikte, birbirimizi kabul ederek mücadeleyi sürdürmeliyiz. Kadının insan haklarında en ufak bir gerilemeyi kabul etmiyoruz. Bu bizim ortak paydamız.”
“30 yıllık bir dayanışma ve direnç kültürü”
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Bölge Ofisi’nden Dolunay Uğur, KİHEP’in 30 yıllık birikimine dikkat çekerek feminist bilginin yayılmasının önemini vurguladı:
“KİHEP’in 30 yıllık geleneğine, oluşturduğunuz dayanışma ve direnç kültürüne saygılarımızı sunuyoruz. Biz de sizinle birlikteyiz, sesimizi birlikte yükseltelim. Feminist bilginin bölgesel hareketleri güçlendirmesi, cesaretlendirmesi için burada olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”
“Evimdeymişim gibi hissediyorum”
FEMENA’dan Sussan Tahmasebi, konuşmasına Kadının İnsan Hakları Derneği ile kurduğu kişisel bağa değinerek başladı:
“İran’da yaşarken bu dernek bana çok destek olmuştu. Yıllar sonra burada olmak, evime gelmişim gibi hissettiriyor. FEMENA’yı çok özel bir dönemde kurduk; Arap Baharı’nın hemen ertesiydi. Feminist gruplara destek vermek üzere yola çıktık.
Belgeleme ve savunuculuk bizim için çok kıymetli. Karşı saldırıları belgelemek, kadın hakları savunucularının nasıl tutuklandığını, hangi hak ihlallerine maruz kaldığını görünür kılmak zorundayız. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan kadın aktivistlere destek veriyoruz, bilgi paylaşımı yapıyoruz.
Direnç kadar özbakım da önemli. Kendimize bakmak bir lüks değil, mücadeleyi sürdürebilmek için bir gereklilik. Dayanışma eylemleriyle birbirimizi güçlendirmeye çalışıyoruz.”
“Bizi gömmeye çalıştılar ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı”
CREA’dan Anuradha Chatterji, örgütün 25 yıllık mücadelesini şu sözlerle anlattı:
“Son 15 yıldır İstanbul’da buluşuyoruz, bu bizim için çok kıymetli. ‘Bizi gömmeye çalıştılar ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı’ sözü bizim mücadelemizi çok iyi anlatıyor. CREA küresel güneyden doğan bir örgütlenme fikriyle kuruldu.
Toplumsal cinsiyet, cinsellik hakları, feminist liderlik ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet alanlarında çalışıyoruz. Mücadelemizi feminist bir bakış açısıyla yürütmeye çalışıyoruz. 25 yıldır bu hareketle birlikteyiz ve güvenilir müttefiklerle yol almanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.”
“Hesap verebilirlik cezalandırmak değil, dönüştürmektir”
Afrika’dan Sharon Eryenyu, örgütlenme pratiklerinde hesap verebilirliğin önemine dikkat çekti:
“Biz de kendimizi geliştirirken bazı temel değerlere sahip çıktık. Bölgedeki feministlerle bağ kurduk. Hesap verebilirlik bizim için çok önemli. ‘Ne yaşıyoruz ve bunu nasıl dönüştürebiliriz?’ diye sormakla ilgili. Bu bir ceza mekanizması değil; her harekette birilerinin bu soruları sorması gerekiyor.”
Türkiye’den kadın örgütleri deneyimlerini anlattı
Konferansın Türkiye oturumunda söz alan EŞİK’ten Hülya Gülbahar, mücadelede moralin önemine vurgu yaptı:
“Anayasayı uygulamayanlar anayasa yapamaz dedik. Sürekli tetikte olmamız gerekiyor ama moralimizi bozmamalıyız. Feministler çok iyi çalışıyor, toplumla güçlü bir etkileşim içindeyiz.
Nafaka hakkını koruduk, LGBTİ+’lara yönelik yasa girişimlerini engelledik. Biz sadece iktidarı değil, muhalefeti de dönüştürmeye çalışıyoruz. Haklarımızdan ve hayallerimizden vazgeçmeyeceğiz.”
*Kadın Koalisyon’undan Bahar Yalçın
Kadın Koalisyonu’ndan Bahar Yalçın ise yatay örgütlenmenin önemini şu sözlerle anlattı:
“Bu mücadele bireyleri değil, çalışmaları öne çıkaran yatay bir yapı üzerine kurulu. Yerel örgütlenmeler bu yüzden çok önemli. Merkezi ve hiyerarşik yapılara karşı yatay örgütlenmeleri savunuyoruz. Kendi yöntemlerimizi koruyarak iktidarın dayattığı dile ve yapıya direnmek zorundayız.”
Yalnız Yürümeyeceksin ekibinden bir kadın ise kişisel deneyimini paylaşarak salondan büyük alkış aldı:
“Çocukken ilkokula gitmeme izin verilmedi, bir tarikatta büyüdüm. Yıllar sonra yolum burayla kesişti. Eskiden sizleri terörist sanıyordum, şimdi iyi ki buradayım.”
*Feminist Gece Yürüyüşü’nden Evrim Gürenin
Feminist Gece Yürüyüşü’nden Evrim Güren ise yıllar içindeki baskılara rağmen mücadelenin büyüdüğünü anlattı:
“2010’larda katıldım yürüyüşe. 2019’da polis şiddetiyle karşılaştık, hedef gösterildik ama her yıl engellemelere rağmen daha kalabalık olduk. Bu yürüyüş bizim vazgeçmediğimizin kanıtı.”
Konferans, önümüzdeki günlerde atölye çalışmaları ve deneyim paylaşımlarıyla sona erdi.
Erkek Şiddeti Veritabanı, Avrupa Birliği tarafından eş finanse edilen ve Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından yürütülen ‘Türkiye’de Katılımcı Demokrasinin Güçlendirilmesi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin İzlenmesi Projesi Faz III LOT I’ kapsamında hayata geçirildi.
Veritabanına https://erkeksiddeti.org/adresinden ulaşabilirsiniz.
(EMK)

