Barış için Toplumsal Girişim, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, savaşların ve silahlanmanın dünyayı kuşattığı bir dönemde barış ve demokrasi talebini yükseltmenin hayati olduğunu vurguladı.
Açıklamada, silahlanma harcamalarının dünya genelinde tarihi seviyelere ulaştığına, Gazze’de binlerce can kaybına yol açan İsrail saldırılarının sürdüğüne, Ukrayna’dan Suriye ve Lübnan’a kadar birçok coğrafyanın savaş tehdidi altında olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye açısından ise, Kürt meselesinde demokratik çözüm için yeni bir fırsat doğduğuna işaret edilen açıklama şöyle:
“Geçtiğimiz günlerde örgütün fesih, temsili silah bırakma ve demokratik zeminde yeniden yapılanma adımının ardından TBMM’de Kürt sorunun çözümü için bir komisyon kuruldu. Ancak komisyonun beşinci toplantısında Barış Anneleri’ne anadillerinde konuşma hakkı verilmedi. Bu durum, sorunun ancak evrensel hakların tanınmasıyla ve demokratikleşme adımlarıyla çözülebileceğini bir kez daha gösterdi.”
İktidarın barış sürecini kendi inisiyatifiyle sürdürmek istediği belirtilen açıklamada, CHP’ye yönelik operasyonların ve Rojava Kürt yerleşimlerine dönük tehditlerin toplumun barışa dair güvenini zedelediği kaydedildi.
Barış için Toplumsal Girişim, barışın ve demokrasinin ancak halkların ve toplumun örgütlü kesimlerinin asli aktörlüğüyle kurulabileceğini vurguladı:
“Barış ve demokrasi için inisiyatif iktidarda değil, barışa ve demokrasiye gerçekten ihtiyacı olan toplumda, halklarda olmalıdır. Emeğin, doğanın ve ezilenlerin haklarıyla buluşan barış talebi büyütülmelidir.”
“Tam zamanı”
Açıklamanın sonunda şu çağrı yapıldı:
“1 Eylül Dünya Barış Günü, ekmek, adalet, barış ve demokrasi talebini yükseltmenin zamanıdır. Kadın katliamlarına, çocuk istismarlarına, yoksulluğa ve adaletsizliklere karşı barışın sesiyle güçlenmenin tam zamanıdır. Ülkenin ve bölgenin dört bir yanında barış ve demokrasi sesini büyütelim, o sese sımsıkı sarılalım.”
(EMK)