Göçmen Sendikası Girişimi, Moldovalı işçi Nicolai Palamarcıuc’un patronu Metin Çelik ve akrabaları tarafından işkenceyle öldürülmesine ilişkin Palamarcıuc’un çalıştığı Başakşehir’deki Cihan Deri’nin önünde açıklama yaptı.
Sendika, cinayetin münferit olmadığını, göçmen işçilere yönelik sistematik sömürü ve şiddetin sonucu olduğunu vurguladı.
“Patronların şiddeti cezasız bırakılıyor”
Sendika açıklamasında, Palamarcıuc’un 23 Eylül’de çalıştığı işyerinde uğradığı işkencenin ardından hastanede hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Cinayetin yalnızca patron Metin Çelik ve yakınlarının işçi düşmanlığının değil, “iktidarın patronlara sağladığı cezasızlık politikalarının bir sonucu” olduğu belirtildi.
Göçmen işçilerin Türkiye’de en ağır koşullarda, en düşük ücretlerle, güvencesiz çalıştırıldığını vurgulayan açıklamada, “En temel haklarını talep ettiklerinde baskı, şiddet, işten atma ya da sınır dışı edilme tehdidiyle karşılaşıyorlar” denildi.
Cihan Deri’ye dikkat çekildi
Sendika, cinayetin işlendiği Cihan Deri’nin yalnızca deri sektöründe değil, savunma ve havacılık sanayisine de üretim yapan, onlarca ülkeye ihracat gerçekleştiren bir şirket olduğunu hatırlatarak, “Göçmen işçilerin kanı üzerinden servet büyütülüyor, üstelik bu servet savaş suçlularına da satılıyor” ifadelerini kullandı.
“Nicolai’nin ölümü münferit değil”
Açıklamada, Afgan işçi Vezir Mohammed Nourtani’nin Zonguldak’ta, Suriyeli işçi Muhammed Basir’in ise Kocaeli’de yaşamını yitirdiği iş cinayetleri hatırlatıldı. “Nicolai’nin cinayeti, göçmen düşmanlığının körüklenmesinin ve patronların işçileri köle olarak görmesinin bir sonucudur” denildi.
Talepler
Göçmen Sendikası Girişimi, şu talepleri sıraladı:
Nicolai Palamarcıuc cinayetinin tüm sorumluları derhal tutuklanmalı ve cezalandırılmalı,
Göçmen işçilerin güvencesiz ve kayıtsız çalıştırılmasına son verilmeli,
İş cinayetleri ve şiddet karşısında cezasızlık politikaları bitirilmeli,
İşçi sağlığı ve güvenliği önlemleri acilen uygulanmalı,
Göçmen işçilere yönelik sınır dışı tehdidi ve keyfi uygulamalar sona erdirilmeli.
“Ortak mücadeleyle kazanacağız”
Açıklamanın sonunda emek örgütlerine çağrı yapıldı:“Göçmen işçilere yönelik sömürü ve şiddet, sadece göçmenlerin değil, Türkiye’deki tüm işçilerin geleceğini tehdit ediyor. Nicolai’nin, Vezir Mohammed’in, Muhammed Basir’in hesabını sormak hepimizin sorumluluğu. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
„İşçi sınıfının canı ucuz değildir“
Enternasyonel Dayanışma’dan Yıldız Önen de şu açıklamayı yaptı:
„İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde, 16 Kasım 2021’de üç Suriyeli işçi; Mamoun al-Nabhan, Ahmed Al-Ali ve Muhammed El-Bish, kaldıkları barakada yakılarak katledildi. Irkçı saiklerle işlenen bu vahşi cinayet, Türkiye’de göçmen işçilerin maruz kaldığı sömürü, güvencesizlik ve şiddetin en ağır yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu cinayet münferit değildir. İş cinayetlerinde, tarımda, inşaatlarda ve madenlerde can veren göçmen işçiler her gün “görünmez” kılınmakta; çoğu zaman yasal haklardan, sendikal örgütlenmeden ve en temel yaşam güvencesinden mahrum bırakılmaktadır. Devletin denetimsizliği, işverenlerin sömürüsü ve siyasetin körüklediği yabancı düşmanlığı bu ölümlerin zeminini hazırlamaktadır.
Her işçi, nereden gelirse gelsin, hangi kimliğe sahip olursa olsun, eşittir. İşçi sınıfının canı ucuz değildir. Göçmen işçilere yönelik cinayetleri unutturmayacağız, unutturmamaya devam edeceğiz“
(EMK)