Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve ev sahibi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortak basın toplantısında iki ülke arasındaki savunma ve ekonomik işbirliği konularına ilişkin olarak estirdikleri bahar havası, anlaşmazlıkların su yüzüne çıkmasını ve karşılıklı eleştirilerin yüze vurulmasına engel olamadı.
Erdoğan ve Merz’in ortak basın toplantısında dikkati çeken tartışmalar arasında hukukun üstünlüğü konusu öne çıktı
Erdoğan’dan yeni devlet tanımı: „Yargı devleti“
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun akıbetiyl ilgili olarak Almanya medyasının soruları karşısında Erdoğan, aylardır sürüp giden ve Türkiye’deki bütün CHP belediyelerini kuşatan yargı operasyonlarını o an aklına gelen „yargı devleti“ diye bir kavramı ortaya atarak  savundu: 
„Kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız, yargı devletinde, yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık, her tür yanlış, alır başını gider. Nitekim İstanbul’daki süreç böyle işlemiştir ve şu anda da bu süreci yargı, kendisine terettüp ettiği şekilde işletmektedir ve gereğini de yapmaktadır
Merz’in „endişeleri“
Almanya’nın muhafazakar iktidar ortağı Hristiyan Demokrat Partili Başbakanı Merz ise soruya „endişe“den hareketle yanıt verdi: 
„Ayrıntılı bir şekilde görüştük, endişelerimi ifade ettim. Örneğin yargının bağımsızlığıyla bizim anlayışımızla bağdaşmayan konular olduğunu söyledim.
Merz’in Gazze istilası savunusu
Ortak basın toplantısında patlak veren bir başka ihtilaf konusu da İsrail’in Gazze’de yürüttüğü istilaya ilişkin soru nedeniyle patlak verdi. Türkiyeli bir gazetecinin İsrail’e desteği konusunda hükümetinin tutumunu hatırlatması üzerine Merz İsrail’i koruyan ve Hamas’ı suçlayan bir yanıt verdi:
„İsrail kendini savunma hakkını kullandı ve tek bir kararla gereksiz kurbanların önü kesilebilirdi. Hamas rehineleri daha erken bırakabilirdi ve silahları bırakabilirdi; o zaman bu savaş hemen sona ererdi. Gazze’deki çocuklar, onların beni gerçekten çok üzen kaderleri Hamas’ın birer rehinesiydi. Umuyorum ki bu artık sona erer.“
Erdoğan’ın „Sayın şansölyeye maalesef katılamayışı“ 
Merz’in ardından Erdoğan „Sayın Şansölye’nin bir konusuna maalesef katılamıyorum,“ diyerek İsrail’e yönelik suçlamalarını  ifade etti: 
„Bu süreç içinde ne yazık ki 60 bini aşkın çocuk, kadın, yaşlı öldürüldü. Hamas’ın elinde bombalar yok. Hamas’ın elinde nükleer silah yok. Ama bu silahların hepsi İsrail’in elinde mevcut, var ve İsrail bu silahları kullanarak örneğin dün akşam yine bu bombalarla özellikle Gazze’yi vurmuştur. Bunları Almanya olarak sizler görmüyor musunuz? Almanya olarak bunları takip etmiyor musunuz? Bunlar Gazze’yi vurmak suretiyle, bırakın vurmayı orayı açlıkla, soykırımla terbiye etmenin hep gayreti içerisinde olmuştur. Hâlâ bu devam etmektedir. 
[…] Bu konuyla ilgili olarak Almanya’nın Kızıl Haç’ı, bizim de Kızılay’ımızı devreye sokmak suretiyle soykırımı, açlıkla terbiye edilme olayını sona erdirmemiz lazım. […] El ele vermeye hazırız ve şu anda bu konuda ilgili bakanlarım talimatları almışlardır, muhataplarıyla çalışmaya devam ediyorlar ve edecekler. 
Kopenhag kriterleri olmadan Avrupa Birliği’ne girme talebi
Konuşması sırasında Türkiye’nin AB perspektifine de değinen Merz, „Federal hükümet olarak Türkiye’yi AB’de görmek istiyoruz. [Türkiye’yi AB’nin] Yanında [görüyoruz] ve bu yolda ilerlemesini arzu ediyoruz.“ dedi.
Merz, Erdoğan ile görüşmesinde kendisine bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğini söylediğini ve Kopenhag kriterlerine değindiklerini belirterek, „Bu konuları bundan böyle de ele almaya devam etmek isteriz.“ dedi.
Erdoğan ise Merz’in, „Kopenhag Kriterleri“ vurgusunun kendileri için bir önemi olmadığı şeklinde de yorumlanabilecek kendi içinde çelişkili şu yanıtı verdi:
„Biz, Kopenhag Kriterleri noktasında hep şunu söyledik: Kopenhag Kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil. Eğer Kopenhag Kriterleri noktasında Türkiye’ye yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye, sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil. Türkiye, Avrupa’da, Asya’da her noktada bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir ve bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur.“ dedi.
(AEK)

 
									 
					