WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 2025 yılının sonuna gelirken Marmara Denizi’nde artan oksijensizleşme (hipoksi) ve yer yer sıfır oksijen (anoksi) koşullarının, ekosistemin dengesi açısından kritik öneme sahip köpekbalıklarını ve genel biyoçeşitliliği tehdit ettiğini açıkladı.
WWF-Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, derin sulardaki oksijen kaybının koruma çalışmalarını zorlaştırdığını belirtirken, insan kaynaklı kirlilik nedeniyle Marmara’nın bazı bölgelerinin “ölü alanlara” dönüştüğüne dikkat çekti.
“Marmara’da yaşam umutlarını güçlendirmek birlikte mümkün”
Kabasakal, derin Marmara’nın geri dönüşü zor bir eşikten geçtiğini söyleyerek şöyle dedi:
“Yaşamak için direnen hassas türleri desteklemek ve ekolojik direnişe katılmak, Marmara Denizi’nin geleceği için kritik önemde. Doğru politikalar, güçlü toplumsal farkındalık ve kararlı adımlarla ‘derin Marmara’da’ yaşam umutlarını güçlendirmek birlikte mümkün. Daha etkili atık yönetimi yapılması, toplumda çevre farkındalığının artırılması, derinlerdeki yaşamın görünür kılınması ve hassas türler üzerindeki hedef dışı av baskısının azaltılması için kamuoyu oluşturulması hayati önemde. Marmara’nın karanlık katmanlarında yaşam için direnen türlerin geleceği, insanların bugün vereceği kararlara bağlı.”
Marmara’nın derinlerinde binlerce yıllık bir sorun büyüyor
Mahmuzlu Camgöz, Fotoğraf: WWF-Türkiye
Son yıllarda mezofotik kuşakta 300 metreye kadar indirilen robot kameralar, karanlık mercan bahçelerinde dolaşırken görüntülenen köpekbalıkları sayesinde derin Marmara’daki yaşam mücadelesini gözler önüne serdi.
Altı yarıklı bozcamgöz (Hexanchus griseus), yutucu köpekbalığı (Centrophorus uyato) ve domuz köpekbalığı (Oxynotus centrina), oksijenin neredeyse yok olduğu bu katmanlarda yaşam mücadelesi veren kırılgan avcı türlerin başında geliyor. Ancak Marmara Denizi’nin derin sularında süren oksijensizleşme, bu türleri koruma çabalarını giderek zorlaştırıyor.
İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e ve Çanakkale Boğazı ile Ege Denizi’ne açılan Marmara Denizi, Türk Boğazlar Sistemi olarak tanımlanan ekosistem bütününün merkezinde yer alıyor. Yüz ölçümü 11500 km² olan bu yarı kapalı iç denizin en derin noktası Çınarcık Çukuru’nda 1390 metreye ulaşıyor. Hidrografik yapısı büyük ölçüde boğazlar aracılığıyla gerçekleşen su değişimleri tarafından belirlenen Marmara’nın en karakteristik özelliği ise haloklin altı katmanlarda süregelen oksijen yetersizliği. Bu doğal süreçlerin geçmişi yaklaşık 3 bin yıl öncesine dayanıyor. (TY)

