Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Libya arasında imzalanmış olan 2019 tarihli deniz sınırı mutabakatını BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği diplomatik bir mektupla resmen reddetti.
Greek City Times’a göre Kıbrıs, anlaşmanın Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ve uluslararası örf ve adet hukuku da dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Yunanistan ve Kıbrıs gibi üçüncü taraflar için hiçbir hukuki geçerliliği olmadığını savunuyor.
BM’ye Dağıtım Talebi
Kıbrıs BM Daimi Temsilciliği sunduğu mektubun hem Genel Kurulun 75. gündem maddesi kapsamında hem de Güvenlik Konseyinde resmi bir kayıt olarak dağıtılmasını istiyor.
Ayrıca, daimi temsilcilik mektubun BM Okyanus İşleri ve Deniz Hukuku Bölümü’nün web sitesinde yayınlanması ve Deniz Hukuku Bülteni’nin gelecek sayısında yer almasını da talep ediyor.
Kıbrıs, Birleşmiş Milletler nezdinde itirazlarını resmen tekrarlayarak, Doğu Akdeniz’deki kıyı devletlerinin egemenlik haklarını baltaladığını düşündüğü Türkiye-Libya anlaşmasına karşı hukuki ve diplomatik duruşunu güçlendirmeyi amaçlıyor.
Türkiye–Libya Deniz Yetki Alanları Mutabakatı nedir?
Resmi adıyla “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükûmeti Arasında Akdeniz’de Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” olarak kataloglarda yer alan belge 27 Kasım 2019’da İstanbul’da imzalanmıştı.
2019 Türkiye–Libya deniz sınırı mutabakatı, bölgesel ihtilaflar kapsamında Doğu Akdeniz’de güç dengelerini değiştiren, Türkiye’nin deniz yetki alanı iddialarını uluslararası kayda geçiren ve Libya’daki iç savaşta Türkiye–Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ittifakının hukuki temelini oluşturan bir belge olarak önem kazandı.
Mutabakatın tarafları Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletlerce tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti (UMH).
27 Kasım 2019, İstanbul’da imzalanan mutabakat TBMM’de 5 Aralık 2019’da kabul edildi ve 8 Aralık 2019’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Libya UMH de mutabakatı kendi prosedürleriyle onayladı.
Mutabakat, Türkiye ile Libya arasında Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının (MEB/EEZ) sınırlandırılması amacıyla yapıldı.
Mutabakat, iki ülke arasında Akdeniz’de bir “ortay hat” (median line) çizerek deniz yetki alanı sınırlarını belirledi.
Hat, Türkiye’nin güney kıyıları ile Libya’nın kuzey kıyıları arasındaki 6 coğrafi koordinat noktasına dayandırıldı. Böylece tarafların kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını karşılıklı olarak tanımlamak amaçlandı.
Mutabakatın Türkiye açısından stratejik önemi, Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığını batıya doğru Libya kıyılarıyla bitiştirerek “denizden komşuluk” tesis etmesindeydi. Böylece Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (özellikle Girit, Kaşot, Kerpe ve Rodos adaları üzerinden) Türkiye ve Libya arasına deniz yetki alanı kıstırma iddialarını reddetmiş oldu.
Mutabakat, Türkiye’nin denizlerde askeri ve stratejik üstünlük tesis etmeye dayalı genişlemeci “Mavi Vatan” doktrininin somut uluslararası adımlarından biri olarak sunuldu.
Yunanistan anlaşmayı uluslararası hukuka aykırı görerek; Atina’daki Libya büyükelçisini sınır dışı etti. Mısır, Libya’daki çatışan taraflar karşısındaki konumu üzerinden mutabakata sert biçimde karşı çıktı ve geçersiz ilan etti. AB ve ABD anlaşmayı kınadı; Doğu Akdeniz’de “istikrarsızlığa yol açtığı” görüşünü açıkladı.
Libya’daki Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ve General Hafter ise anlaşmayı reddetti.
Türkiye ve Libya UMH, anlaşmayı BM Genel Sekreterliği’ne sundu; 2020’de BM kayıtlarına geçti.
Kıbrıs’ın itirazının temelleri
Kıbrıs, mutabakatın, bitişik veya karşıt kıyı şeritleri paylaşmayan iki ülke (Türkiye ve Libya) arasında deniz sınırları oluşturmayı amaçladığı düşüncesinde ve mutabakatı „var olmayan deniz sınırları icat etmek“ olarak niteliyor.
Açıklamada ayrıca, anlaşmanın Girit gibi Yunan adaları da dahil, bölgedeki diğer kıyı devletlerinin deniz haklarını hiçe saydığı iddia ediliyor.
Kıbrıs ayrıca, Libya’nın Sirte Körfezi’nde tesis ettiği üsleri eleştirerek, bunların uluslararası hukuk standartlarıyla uyuşmadığını belirtiyor.
Kıbrıs, Türkiye’nin tek taraflı eylemlerine karşı çıkarken, Libya’nın deniz sınırlarını uluslararası hukuka uygun olarak müzakere niyetini vurguluyor.
(AEK)