Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Имало едно време…

Имало едно време…

август 21, 2025 Права и общество
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Преминаваме през трудни времена. Понятията се стопяват и изчезват едно в друго; доброто и злото са си разменили местата, злото се е издигнало като ценност; цялото общество се е обезчувствило; всичко, мислите, мислите,...

Zor günlerden geçiyoruz. Kavramların birbirinin içinde eriyip kaybolduğu; iyi ve kötünün yer değiştirdiği, kötünün değer olarak yükseldiği; tüm toplumun duyarsızlaştığı; her şeyin, düşüncelerin, duyguların, bedenlerin bile tüketildiği; tüm yaşamın gösteriden ibaret olduğu; sistemin bizi acıdan kaçmak için sürekli geçici hazlar peşinde koşturduğu; mutlu olmak adına daha çok yalnızlaşıp anlamsızlaştığımız bir dönem… İnsanların, neoliberal politikalar eşliğinde sistemin köleleri haline getirilerek hayata dair amaçları ve umutlarının ipotek altına alındığı; iktidarların politik çıkarlar uğruna ayrıştırmanın ve maddi menfaatleri korumanın merkezi haline geldiği ve toplumun itaat kültürüyle köleleştirilerek suskun, yoz kitlelere dönüştürüldüğü bir dönem… İyinin yerine kötünün tahta çıkıp sahnede arz-ı endam ettiği bir dönem.
Her gün Yemen’den, Gazze’den, Sudan’dan, Suriye’den yükselen ağıtları duymamıza rağmen; kucağındaki kuşunu, kedisini, köpeğini korumaya çalışarak ölümden kaçan ama yine de zulme karşı direnmek için çırpınan çocukların, kadınların gözyaşlarını, hayvanların canhıraş kaçışlarını görmemize rağmen; tüm bunları hiç etkilenmeden, bir futbol maçı izler gibi izleyip bir yandan da çekirdeğimizi çıtlamaya devam ettiğimiz bir dönem. Bir kadının öldürülüşünü, bir çocuğun çığlığını, bir hayvana yapılan işkenceyi moda reklamı izler gibi aynı duyarsızlıkla seyredip “like” atarak bir sonraki habere geçtiğimiz; ya da —belki de sefalet ve yalnızlık içindeki— evimizde “tek başımıza” yediğimiz yemeğin fotoğrafını çekip sahte mutluluk pozlarıyla paylaştığımız ve sabırsızlıkla “like” almayı beklediğimiz bir dönem. Sevgi ve dostluk ölçümüzün takipçi sayımızdan ibaret olduğu bir dönem…
Zerzan, içinde yaşadığımız dünyayı, üzerinden tüm anlamların sürüldüğü, ruhsuz, boş bir araziye benzetiyor. Haksız da sayılmaz. Mitlerin, masalların, insan hikâyelerinin ve bu hikâyeleri anlatacak dostların olmadığı; sadece kötülükten ve kaostan ibaret, anlam yoksunu bir dünya boş, çorak bir araziden ibaret olabilir ancak. Yine de umutvar olmak gerek. Sonuçta hiçbir şey sonsuz değil. Tıpkı masallardaki gibi her şey nasıl var olmuşsa öyle de yok oluyor. Ve belki umutvar olmak için biraz mitlere, masallara kulak vermek, inanmak gerekiyor.
“Bir varmış bir yokmuş” diye başlar bütün masallar. Çünkü zenginlik-fakirlik, güzellik-çirkinlik, sağlık-hastalık, mutluluk-acı, barış ve savaş… Her şey geçicidir. Ötesi, yaşam geçicidir. Doğumla (bir) var(mış) olan yaşamımız, ölümle (bir) yok(muş) olur. Zaten yaşamın bu bir varmış yokmuşluğundan olacak ki birçok dilde insan kelimesi ölümlülüğe göndermede bulunur. İnsan anlamına gelen Ermenice “mard”, Farsça “mard”, Sanskritçe “marta”, evrildiği kök itibariyle aynı zamanda “ölümlü” bir varlık olmayı ifade eder.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Karanlığın ardından aydınlık, kışın ardından bahar, kötü ve felaket dolu günlerin ardından iyi, refah ve mutluluk dolu günler gelir. “Gün olur devran döner…” diye anlatır masallar bu değişimi, dönüşümü. Gün olur devran döner, taht da saray da saltanat da bir var(ken) bir yok(muş) olur. Masallar bize sonlulukla sonsuzluğun, ölümlülükle ölümsüzlüğün, varlıkta olanla yoklukta olanın, istek ve dileklerin, bu dünya ve mümkün başka dünyaların kapısını aralar. İnsan diğer hayvanlara, diğer hayvanlar insana karışır. Gece gündüze, ay güneşe, güz yaza karışır. Mevsimler geçer kış yaza kavuşur. Pire berber, deve tellal olur; yeni doğan bebek kendini anasının beşiğini tıngır mıngır sallar iken bulur. Her şey değişir ve dönüşür. İyiden kötü doğduğu gibi kötüden de iyi doğar.
Masallarda güzellik ve çirkinlik, zorluk ve kolaylık, aydınlık ve karanlık, iyilik ve kötülük savaşır ve sonunda kazanan iyiler ve iyilik olur. Doğadan kaynaklanan depremler, seller vb. fiziksel kötülük bir yana, asıl önemli olan insanın özgür iradesiyle, kendi içinde yaptığı özgür bir seçim sonucu ortaya çıkan ahlaki kötülüktür. Tüm haksızlıklar, açlık, yoksulluk, soykırımlar, savaşlar insanın özgür iradesiyle ortaya koyduğu ahlaki kötülüğünün sonucudur ki masallarda savaşılan da bu ahlaki çöküş sonucu oluşan kötülüktür.
Masallarda kötüler zalimlikleriyle nam salar; memleketlerindeki ekonomik ve toplumsal çöküşlere çanak tutar, derin yoksullaşmaya, savaşa, kıyıma neden olur. Su başlarını tutar. Memleketin insanını aç susuz, ele güne muhtaç bırakır. Halkı barınmaktan bile yoksunken kendi bir eli yağda bir eli balda saraylarda yaşar. Memleketi talan edip yakar yıkar ve kendi saltanatını sürer. Toplumun üzerine bir kötülük gibi çöreklenip yıllarca halkı zehirler. Köyler alev alev yanar, halk yoksulluktan kırılır, insanlar yerlerinden edilip göçe zorlanır, her yer tarumar olup savaş alanına döner, ne kurt ne kuş kalır yuvada, yılanlar bile çekip gider. Bu kadar zulme karşın halk ahlaksızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe, suskun kalır. Oysa onlar da bilir sadece kötülüğü eyleme dökmenin değil yapılan kötü eyleme karşı çıkmamanın da bir ahlaki kötülük biçimi olduğunu ve kötülüğü yapanlar kadar buna karşı koymayanların da aynı derecede suçlu olduğunu. Bırakın savaşa, soy kırıma sessiz kalmayı, hatta bazen alkış tutmayı; karşı köyde biri açsa kendi tok olmasa da paylaşır yarımcacık ekmeğini masallarda yaşayan halklar. Komşusu açken kendi tok olmak; bir bardak suyu, bir somun ekmeği paylaşmamak erdemsizlik, onursuzluk, kötülük görülür çünkü masallarda.
Ve gün olur devran döner… Hak ve adaleti sağlamak isteyenler çıkar halkın içinden. Ve masal bu ya… Lambadan bir cin çıkar. Eee… Her şey bir var(mış) bir yok(muş) olduğuna göre kötülük sonsuza kadar sürecek değil ya… Elbette bir yerlerden bir lamba cini çıkıp kötü sultanı alaşağı etmek için üç dilek sunacak masaldaki iyi insanlara… Ne de olsa her yerde saklı bir lamba cini vardır aramasını bilene…
Sakın ha… Üç dilek deyip hafife almamak lazım… O kadar kolay mı doğru dileği dilemek? En iyisinden, en temizinden, en adaletlisinden, en namuslusundan, en haysiyetlisinden, en özgürlükçüsünden, en ahlaklısından, en erdemlisinden, en vicdanlısından, en haklısından, en yüreklisinden üç tanecik dilek… Ancak… Aman ha… Dikkat… Doğru dilenmezse dilekler “püfff!” geldiği gibi bir var bir yok olur. Vay haline ki kendini sözde kahraman sanıp şan şöhret, mal mülk, zenginlik dileyenlerin… Masallarda kahraman olmak için yola çıkanların bazıları özgürlük, hak, adalet, barış yerine iktidar hevesine düşüp zulüm diliyor. Zalimi tahtından indirmek isterken zulme ortak oluyor. Sonra “püff!” elindeki de uçup gidiyor.
Oysa iyiler, gerçek kahramanlar hak ve adaleti sağlamaya adar kendini masallarda. Su başını tutan zalim sultandan memleketi kurtarmak için iyilerin içinden yüreğinin gücüyle yola düşenler çıkar. Bir şeyleri değiştirmek için sokaklara çıkması gerektiği halde, eylemsizlikle, suskunlukla yerinde oturan halkı, ikna edip yollara düşürür. Az gidilir uz gidilir ve ancak bir arpa boyu yol gidilir ama kat edilen arpa boyu yola rağmen hedeften şaşmaz zalim sultanı tahttan indirmek isteyenler. Ne de olsa bugün arpa boyu gidilen yol yarın tarla boyu, köy boyu, şehir boyu olur; derken sınırlar aşılıp diyardan diyara gidilir. Yollar uzun ve çetin olsa da kötü sultana savaş açanlar için bu yol, berber pirenin bir saç kılından diğerine atlaması kadar veya tellal devenin bir mıvvel ya da dengbej edasıyla elini kulağına koyup bağırarak minareye çıkıp inmesi kadar hedefe yakındır. Yeter ki sultana savaş açanlar lambadan çıkan cinin sorduğu üç dileği doğru dileyip halkı yollara düşürsün. Halk, sarayın kapısına gelir de buna kapı mı dayanır? “Açıl susam açıl!” olur birdenbire sarayın devasa kapıları halkın önünde.
Halk zalim sultanı alıp bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun, memleketi talan etmenin, ağaca, kurda, kuşa zarar vermenin, yetimin, kadının, çoluğun çocuğun hakkını yemenin cezasını sorar: “Ey zalim sultan, sen söyle, bu kadar kötülüğün cezası nedir? Kırk katır mı, kırk satır mı?”
Masallarda her şey kendi zamanını yaşar ve zalimin altın çağı sona erip erdemli bir yaşam başlar. Zalimin hükmü sona erince memleketin her bir köşesinde eğlenceler düzenlenir, kırk gün kırk gece davullar çalınır, şenlikler yapılır. Masaldakiler erer muradına dinleyenler de çıkar kerevetine. Sonra halkın gözü, aklı, kalbi hep açık olsun; doğruyu eğriyi ayırıp sorup sorgulasın ve erdemli kararlar alabilsin diye; memlekete bolluk bereket gelsin, memleketin bahtı ufku açık olsun diye bilgelik, bereket, bolluk, baht açıklığı için üç elma düşer gökten… Biri bu masalı anlatanın başına, biri masalı dinleyenin başına, biri de dirlik-düzenlik isteyen ve bu dirliği sağlama gücünü kendinde bulan tüm halkın başına…
(AK/VC)

Вижте още

От откровенията до Нана: Никоя жена не е сама

Права и общество август 23, 20256 Mins Read

Сирийският кандидат за убежище Ахмад Аабо няма достъп до безплатно лечение за ХИВ

Права и общество август 23, 20253 Mins Read

Горски пожар в Чанаккале премина през маслинова горичка от 150 дървета

Права и общество август 23, 20252 Mins Read

Към мир: Опитът от световните конфликти и Турция

Права и общество август 23, 20258 Mins Read

Събота Майки/Лица: Мирът идва, когато говорим истината

Права и общество август 23, 20253 Mins Read

САЩ ще държат под постоянно наблюдение 55 милиона притежатели на визи: „Те могат да бъдат врагове на САЩ“

Права и общество август 22, 20252 Mins Read

Писмо до моя приятел Муко

Права и общество август 22, 20255 Mins Read

Европейската комисия е „загрижена за опитите да се подкопае свободата на изразяване“ в Северен Кипър

Права и общество август 22, 20255 Mins Read

Озгюр Озел се обърна към десетки хиляди хора: „Ние ще изправим Сивас на крака под управлението на CHP“

Права и общество август 22, 20256 Mins Read

Повече от 1 милион хектара гори са изгорели при пожари в Европа

Права и общество август 22, 20253 Mins Read
Още новини
Икономика

Пазарната капитализация само на една компания надхвърля 2 трилиона TL! Ето кои са най-ценните компании в Турция…

август 24, 2025
Икономика

Страшни 2 земетресения в Балъкесир! Усетено е в Истанбул, Измир, Бурса

август 24, 2025
Икономика

Togg участва в изложението IAA Mobility 2025 в Мюнхен

август 24, 2025
Икономика

Една акция носи премия от 3180%! За 1 година тя донесе на инвеститорите си цяло състояние

август 24, 2025
Икономика

Кой ще спечели, кой ще обиди… 11 компании обявиха решенията си за дивиденти: Кой колко ще плати?

август 24, 2025
Общество

Обявен е съставът на националния мъжки баскетболен отбор за Европейското първенство

август 24, 2025
Общество

„В далечна страна“ на Селчук Демирел и Лилиан Адра: Бунтът на буквите“: Въображаемата Вередония, понякога страна, в която се намираме

август 24, 2025
Общество

Приключи третият ден от Световното първенство по волейбол за жени: Ето и резултатите

август 24, 2025
Общество

Özgür Özel присъства на погребалната церемония в Balıkesir

август 24, 2025
Общество

31-годишният кмет подава оставка на фона на критики

август 24, 2025
1 2 3 … 1 157 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.