Kadın ve LGBTİ+’lar, bugün İstanbul Kadıköy İskelesi’nde, 11. Yargı Paketi taslağında yer alan ayrımcı düzenlemelere karşı bir araya geldi.
Eylem henüz başlamadan, polis eylemin “izinsiz” olduğunu anons etti ve hak savunucularından “dağılmalarını” istedi.
İlk uyarının hemen ardından polis, kadın ve LGBTİ+’ları kalkanlarla ablukaya aldı, basın mensuplarını da “çemberin” dışına çıkardı.
Yaklaşık yarım saat süren abluka esnasında polis, hak savunucularını “Genel Bilgi Toplama” (GBT) uygulamasına tabi tuttu. Polis, bazı LGBTİ+’ları ise fişlediklerini imâ ederek, “Seni tanıyorum, sen dur burada,” dedi.
GBT uygulamasının ardından iki kişi gözaltına alındı ve gözaltılardan kısa süre sonra da polis ablukası kaldırıldı.
11. Yargı Paketi’ne karşı Kadıköy İskelesi’nde bir araya gelen kadın ve LGBTİ+’ların eylemine polis izin vermiyor. Hak savunucularını çembere aldılar. pic.twitter.com/Exj2cnXDQ7
— Tuğçe Yılmaz (@tucyil) October 26, 2025
Kaymakamlık: “Propaganda mahiyetinde toplanmalar”
Kadıköy Kaymakamlığı ise eylemi “toplumsal infiale neden olabileceği”, “millî güvenlik, kamu düzeni, genel ahlâk ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçeleriyle yasakladığını duyurdu.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na dayandırılan ve “propaganda mahiyetinde toplanmalar” ibaresinin geçtiği yasak kararıyla ilçe genelinde bir gün süreyle (26 Ekim 00.01’den 23.59’a kadar) tüm etkinlikler yasaklandı.
Anayasa’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesine göre: “Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Okunamayan basın açıklaması
Polis müdahalesi nedeniyle okunamayan ve “Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz” kampanya grubunun imzasını taşıyan basın açıklaması şöyle:
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan 11. Yargı Paketi, “genel ahlâka aykırılık”, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete uygun davranmama”, “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” gibi ifadelerle, 15–18 yaş arasındaki çocukların işledikleri suçlarda yetişkin gibi cezalandırılmasını da kapsayan, son derece geniş bir suç ve suçlu tanımı getiriyor. İktidar, yeni yargı paketiyle kadınların, LGBTİ+’ların her gün daralan yaşamını daha da zorlaştırmak istiyor. 11. Yargı Paketi’ne hayır demek için bugün sokaklardayız. Bugüne kadar haklarımıza, kadın cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına, erkek yargıya karşı mücadele ederken; hayatı durdurduk, yolları kapadık, yaşamlarımıza sahip çıktık. Şimdi ise bu tasarıyla TCK’nın 223. maddesine “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” suçu eklenerek, her birimizin anayasal hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı hedef alınıyor. Şimdi bu yasa değişikliğiyle bu mücadele biçimleri suç hâline getirilmeye çalışılıyor.
Türk Ceza Kanunu’nun 225. maddesindeki “hayasızca hareketler” ifadesinin kapsamı genişletiliyor. “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı teşvik eden, öven veya özendiren kişiler” ile “aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapması” şeklinde LGBTİ+’ların varoluşu açıkça hedef hâline getiriliyor. Bu düzenleme ile “genel ahlakı”, “övme”, “özendirme” ifadelerine karşı suçlu olmak için bir kadının saçını kısa kestirmesi dahi yeterli olabilir. Kadınların Aile Yılı ile ev içinde nasıl çalışacağını, kaç çocuk yapacağını söyleyen iktidar, sokakta ne giyeceğini, nereye gideceğini, nasıl davranacağını da bu yargı paketi taslağıyla belirlemek istiyor. Biz kadınlar ve lubunyalar buna izin vermeyeceğiz.
Cinsiyet değiştirme yaşını 18’den 25’e çıkarmayı hedefliyorlar. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş olan “üreme yeteneğinden sürekli olarak yoksun bulunma” şartı yeniden yasalaştırılmaya çalışılıyor. Başvuranların yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerde ruhsal ve tıbbi destek alabileceği yargı paketinin taslağında öneriliyor. Translara istedikleri tıbbi bakımı alma hakkını bile tanımak istemiyorlar. Kaldı ki iktidarın nefret politikaları düşünüldüğünde, transların bu hastanelerde nasıl baskı ve şiddete uğrayacaklarını tahmin etmek zor değil. 25 yaşından önce cinsiyet uyum sürecini başlatanlara ceza öngörülürken, bu süreçte görev alan sağlık çalışanlarına da 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Muğlak, iktidar politikalarıyla değişebilen, keyfi, hâkimlerin takdirine bırakılmış bu maddelerle; LGBTİ+ varoluşlarımıza, eşit, özgür ve insan onuruna yaraşır yaşam mücadelemize saldırılıyor. Nefretin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz.
“Taslaktan çocuklar da nasibini almış”
Taslaktan sadece kadınlar ve LGBTİ+’lar değil, çocuklar da nasibini almış. Kasten öldürme suçunun 15–18 yaş arasındaki çocuklara ceza indirimi uygulanması ifadesinin “uygulanabilir” olarak değiştirilmesi ile çocukların yetişkin gibi cezalandırılmasının önü açılıyor. Türkiye, organize suç örgütlerinin ve çetelerin yuvasına dönüştürülüyor. Yoksulluğun, ayrımcılığın ve eşitsizliğin derinleştiği bu dönemde çocukların MESEM’ler aracılığıyla sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmaları görmezden gelinirken, faturanın yine geleceksiz bırakılıp çetelerin tetikçisi yapılan çocuklara kesilmesini kabul etmiyoruz. Biz çocukları katil yapan karanlıkla hesaplaşmak istiyoruz.
Güvenli alanlarda yaşamak hepimizin hakkı. Topyekûn, halkın her kesimini etkileyecek bu yasa tasarısı Meclis’e getirilemez. Çocukların 16 yaşında zorla evlendirilmesine de, yetişkin gibi yargılanmasına da, kölece çalıştırılmasına da; bir kişinin kendi bedeni hakkında karar verebilmesi için 25 yaşını beklemesinin dayatılmasına da itiraz ediyoruz.
Bugün buradan herkese sesleniyoruz: Mücadelelerimizle kazandığımız hiçbir hakkın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Halk düşmanı 11. Yargı Paketi’nin karşısında birlikte duralım.
(TY)

