Can Holding’e yönelik yapılan operasyon ardından gözler 2019 yılında Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Can’ın şahıs şirketi aracığıyla 90 milyon dolara devraldığı İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne çevrildi.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın holding sahipleri Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da aralarında olduğu 10 kişiye yönelik yürüttüğü soruşturma ardından üniversiteye de kayyım atandı. Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı’nı yönetmek ve temsil etmek üzere Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Denetleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Ahmet Ulusoy, Levent Çetin ve avukat Mehmet Çiçek kayyım olarak görevlendirildi.
Soruşturma ardından YÖK ve üniversite tarafından eğitim-öğretimin devam edileceğine yönelik açıklama yapıldı. Ancak üniversitenin Santralİstanbul Kampüsü’nde atmosfer oldukça farklı.
Üniversite rektörü akademisyen ve çalışanlarla bir araya geldi
Yeni akademik yıla sayılı günler kala kampüsteki öğrencilerin, akademisyenlerin ve taşeron şirkette çalışan personelin endişesi ortak. Gençler, üniversite yönetimi tarafından kendilerine sürece yönelik bilgilendirme e-maili veya mesajı iletilmediğini söyledi. Sosyal medyadan yapılan açıklamalar dışında detaylı bilgi edinemediklerini ifade ettiler. Akademisyenler ise, 15 Eylül Pazartesi günü Rektör Prof. Dr. Ege Yazgan’ın öğretim üyeleri ve çalışanlarla bir araya geldiğini anlattı. Prof. Dr. Yazgan’ın kendilerine eğitim öğretimin devam edeceği, endişeye neden olacak bir durumun olmadığı yönünde konuşma gerçekleştirdiğini dile getirdiler. Öte yandan YÖK tarafından kayyım olarak atanan heyet üyeleri kampüse gelerek çalışmalara başladı.
“Okulun itibarı düşecek, diplomamız değer kaybedecek diye çok korkuyoruz”
Ancak genel olarak üniversitede belirsizlik hakim. Kampüsteki öğrenciler yaşanan süreçten endişe duyduklarını anlattı. Fişlenme korkusu nedeniyle soyadını paylaşmayan Aslı adındaki öğrenci, “Üniversitede son dönemde biraz kısıtlansa da protestolar yapabiliyoruz. Haklarımızı savunuyoruz. Kampüste LGBTİ + grupları var. Toplumsal cinsiyet eşitliği dersini alabiliyoruz. Kayyım ardından bunlar değişecek mi? Eskiden olduğu gibi rahat hareket edecek miyiz? Özgürlük alanımıza müdahale olacak mı? Okulun itibarı düşecek, diplomamız değer kaybedecek diye çok endişe duyuyoruz. En çok bundan korkuyoruz “ diye konuştu.
Uluslararası akreditasyonu olan diploma konusunda da kaygı duyduğunu ifade eden öğrenci, yaşananlar ardından akademisyenlerin üniversiteden ayrılabileceği endişesi yaşadığını ifade etti. Üniversitesinin Can Holding bünyesinde olduğu dönemde de sorunlar çıktığını ancak; yönetimin öğrenci taleplerini dikkate aldığını ve kendileriyle muhatap olduğunu aktardı.
“Boğaziçi Üniversitesi’ndeki gibi bir durum olmasını istemiyoruz, kampüse çevik kuvvet girmemeli. Akademik kariyeri çok iyi olan öğretmenlerimiz kurumdan ayrılmamalı. Bunların hepsi belirsiz” diyen öğrenci, birçok arkadaşının benzer kaygıları yaşadığını söyledi.
“AKP’nin ve kadrolarının kampüste etkili olma ihtimalinden tedirginiz”
Adının yazılmasını istemeyen başka bir üniversiteli ise, “Bir paragraflık açıklama korkumuzu gidermiyor. AKP’nin, iktidar kadrolarının kampüste kendilerini çok belli edeceğinden, etkili olma ihtimalinden tedirgin oluyoruz. Kayyım geldiği için etkisini doğrudan hissedeceğiz” ifadelerini kullandı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin garantör üniversite olarak belirlendiği ancak; bu kurum bünyesinde eğitim alınmasını istemeyen öğrenciler, birçok soruya yanıt alamadıklarını anlattı. Başka bir üniversiteli ise, “Devletin eline hazine geldi, inanılmaz paralar dönecek, okulun adı değişebilir, kimin satın alacağı önemli. Holding için yolsuzluk iddiası varsa neden daha önce müdahale edilmedi? Bunlar bilinmiyor muydu?” dedi.
“Bir kayyım gitti bir kayyım geldi”
Üniversitedeki akademisyenler de sürecin nasıl olacağı konusunda birçok soru işareti olduğunu vurguluyor. Bir öğretim görevlisi, “Bir kayyım gitti, bir kayyım geldi. Can Holding de Ankara’dan onaylı gelmişti” dedi. Üniversitenin itibarının azaldığını dile getiren akademisyen, çok farklı ve olumlu bir durum beklemediklerini ifade etti. “İmza yetkileri yeniden düzenlenir, rektör konuşmasında yeni bir şey söylemedi” diyerek üniversitenin daha iyi bir noktaya gelmeyeceği mesajını verdi.
Adının açıklanmasını istemeyen başka bir akademisyen de benzer biçimde kurumda belirsizliğin hakim olduğunu, birçok sorunun bu aşmada yanıt bulmadığını anlattı.
Çalışanlar da işin son bulmasından çekiniyor
Kampüste ofis temizliği yapan ve taşeron firması bünyesinde çalışan personelin de kaygısı benzer. Onlar da hangi gelişmelerin yaşanacağını bilmiyor. Kayyım ve gelecek yeni yönetimle birlikte taşeron firma ile anlaşmanın devam edip etmeyeceği konusunda kaygılarını anlattı. İşçiler, “Üniversitede çalışmamız son bulur diye korkuyoruz” diye konuştu.
Rektör ve YÖK yetkilileri bilgi vermedi
Üniversitede bu durum yaşanırken ulaştığımız Rektör Prof. Dr. Ege Yazgan nasıl bir sürecin öngörüldüğüne dair konuşmak istemedi, bilgi alma talebimizi kabul etmedi. Kurumsal iletişim bölümü sorumluları da sorularımızı yanıtlamak yerine yapılan kısa açıklamanın geçerli olduğunu vurguladı. Ayrıca YÖK yetkilileri de sürecin yeni olduğunu ifade ederek bilgi paylaşmaktan kaçındı.
Garantör Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Öte yandan İstanbul Bilgi Üniversitesi hakkında faaliyetinin durdurulması kararı verilmesi durumunda, 2021 yılında üniversitenin garantör üniversitesi olarak belirlenen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) garantörlük görevini üstlenecek.
Vakıf yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre, Yükseköğretim Kurulu tarafından faaliyet izninin geçici olarak durdurulması kararının alındığı tarihte üniversite mütevelli heyeti başkanı, üyeleri ile rektörü veya müdürünün görevleri sona erecek. Bu tarihten itibaren faaliyet izninin geçici olarak durdurulması süresi boyunca yönetimi üstlenen devlet üniversitesinin rektörü ilgili vakıf yükseköğretim kurumunun geçici mütevelli heyeti başkanı, üniversite yönetim kurulu da geçici mütevelli heyeti sıfatını kazanacak.
Faaliyet izni kaldırılması halindeyse, vakıf üniversitesin yönetimi, tüzel kişiliğinin sona ereceği tarihe kadar garantör devlet üniversitesi veya Yükseköğretim Genel Kurulu tarafından kapasitesi dikkate alınarak belirlenecek aynı ildeki bir devlet üniversitesine devredilecek.
Kurumun tüzel kişiliğin sona ereceği tarihe kadar eğitim-öğretimini tamamlayan öğrenciler, faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumunun diplomasını alacak. Tüzel kişiliğin sona erdiği tarihten sonra ise, eğitim-öğretim vakıf yükseköğretim kurumunu devralan üniversitede devam edecek ve mezun olan öğrencilerin diplomaları bu üniversite tarafından verilecek. (GÖ)
След операцията срещу Can Holding всички погледи са насочени към холдинга, който беше придобит от председателя на Съвета на директорите Кемал Кан за 90 милиона долара чрез частна компания през 2019 г...