Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı için kaleme aldığı analiz yazısında yargı ve hukuk politikaları çerçevesinde gündeme ilişkin dolaylı değerlendirmelerde bulundu.
Mehmet Uçum, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararı ve hakkında ETİ Maden’le ilgili iddialar yankılanan Akın Gürlek ile ilgili tartışmaların ardından kaleme aldığı yeni yazısında “milli yargı” ve “bağımsızlık” vurgusu yaptı. Uçum, yargı bağımsızlığını ‘kurumsal değil, işlevsel’ olarak tanımladı. Uluslararası mahkeme kararlarına ilişkin “Asıl olan ulusal yetkilerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir” ifadelerini kullandı.
Uçum yazısında, yargı mensuplarının çalışma biçimleri, ulusal yargı anlayışı ve uluslararası sistem gibi konularda da görüşlerini paylaştı. Uçum’un yazısında öne çıkan başlıklar şöyle:
YARGI MENSUPLARININ GÖREV BİÇİMİ
“Bu bağlamda, bir savcının idari göreve geçmesini, idari görevden sonra tekrar savcılığa dönmesini bağımsızlığa ve tarafsızlığa aykırı görmek, bağımsızlık ve tarafsızlık konusundaki akıl dışı yaklaşımların bir örneğidir. Bu abes bakışla hareket edilirse avukatlıktan savcılığa ve hakimliğe geçişin de kökten engellenmesi gerekir veya meslekten ayrılıp tekrar mesleğe dönenlere yahut Adalet Bakanlığında idari görevlerde olup sonra kürsüye geçenlere ya da yüksek mahkemelere üye olanlara hiç imkan vermemek gerekir.
Tüm bunlar, yargının bağımsız ve tarafsız olmasının ne manaya geldiğini anlamamak veya bilerek çarpıtmaktır. Sorun olarak ileri sürülen bu yaklaşımların temelsiz ve çarpıtma olduğunu anlamak için yargının niteliklerini hatırlamakta fayda vardır.
„YARGININ BAĞIMSIZLIĞI KURUMSAL DEĞİL, İŞLEVSELDİR“
Yargı erkinin ikinci niteliği bağımsızlık ve tarafsızlıktır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kurumsal değil işlevseldir yani yargı işini görürken, üstlendiği görevleri yerine getirirken bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Yargı bağımsızlığı, ülke içinde yasama, yürütme erkleri ve çeşitli güç odakları karşısında bağımsızlık olduğu gibi aynı zamanda ülke dışındaki kuvvetlere ve mercilere karşı da bağımsızlık demektir. Yargının tarafsızlığı, iç ve dış tüm çıkar odakları ile her türlü çıkar ilişkilerine karşı ve aynı zamanda çekişmenin tarafları karşısında nötr yani yansız olmak anlamına gelir. Yargı erkinin sözü edilen niteliklerinin eksiksiz uygulandığı durumlarda ülke yargıları millilik özelliği kazanır.
„ASIL OLAN ULUSAL YETKİDİR“
Ulusal yargı bağımsızlığına dayanan bir milli yargıya sahip olmak, elbette uluslararası sözleşmelere taraf olmaya engel değildir. Aynı şekilde ülkelerin uluslararası yargı mercilerinin hem konu bakımından hem hüküm gücü yönünden sınırlı yetkilerini kabul etmeleri de mümkündür ancak bu ilişkiler, ulusal yargının bağımsızlığını ve asli olma özelliğini ortadan kaldıracak yahut ulusal yargıyı zaafa uğratacak şekilde olamaz ve böyle yorumlanamaz. Asıl olan ulusal yetkilerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir yani bir uluslararası karar da ele alınsa hatta o kararla uyumlu bir karar da verilse nihayetinde olağan milli yargı mercilerinin verdiği kararlar geçerli ve bağlayıcı olur.”

