Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Açlık sınırında bir asgari ücretle Türkiye ekonomisi nasıl büyür?

Açlık sınırında bir asgari ücretle Türkiye ekonomisi nasıl büyür?

декември 30, 2025 Политика
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Yeni asgari ücret açıklandı. Asgari ücrete yapılan artış, asgari ücretli bir işçiyi ve ailesini açlık sınırından kurtaran bir artış olmadığı gibi, reel bir artış da...

Yeni asgari ücret açıklandı. Asgari ücrete yapılan artış, asgari ücretli bir işçiyi ve ailesini açlık sınırından kurtaran bir artış olmadığı gibi, reel bir artış da değil. Çünkü bu artış ancak 2025 enflasyon kayıplarını karşılamaya yetiyor.
Buna rağmen kıyamet kopmadı. Sendikalardan ciddi bir tepki gelmedi, asgari ücretliler de sokağa çıkmadılar. Bu da işçi sınıfının ve onu temsil ettiği varsayılan sendikaların ve siyasi hareketlerin nasıl derin bir kriz içinde olduğunu gösteriyor.
Gelecek işçi nesli: modern köleler!
Asgari ücretin bir sefalet ve açlık ücreti olarak belirlenmesi kuşkusuz öncelikle, milyonlarca işçi ve ailesinin temel gıda maddelerinden mahrum kalacağının, işçi çocuklarınınsa bu koşullarda ilerde babalarından ya da annelerinden çok daha geri bir durumda olacaklarının ve bir tür modern kölelere dönüşeceklerinin belirtisi. Böylece ortada hem yoğun bir emek sömürüsü var hem de adaletsizlik ve etik dışı bir durum söz konusu.
Sadece asgari ücretliler için değil tüm işçi sınıfı için alarm zilleri çalıyor!
Ayrıca asgari ücretteki artış, diğer çalışanların ücretlerindeki artışı ve emeklilerin ücretlerini de etkilediğinden, seneye yapılacak toplu iş sözleşmelerinde işçi ücretlerine yapılacak artışlar da çok az olacak. Böylece asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki fark giderek kapanacak. Bu da sadece asgari ücretlilerin değil, sınıfın geri kalanının da açlık sınırından kurtulmasını imkânsız hale getirecek.
Çünkü DİSK-AR’ın 2026 Yılı Asgari Ücret Raporu’na göre tüm özel sektör işçilerinin yüzde 46,7’si asgari ücret ya da asgari ücretin yüzde 5 fazlası düzeyinde bir gelir elde edebiliyor. İktisatçı Zafer Yükseler ’in TÜİK’in 2024 yılına ilişkin açıkladığı firma büyüklüklerine göre temel göstergeleri kullanarak yaptığı hesaplar da benzer bir sonuç veriyor: ücretli çalışanların yüzde 43’ü asgari ücret düzeyinde bir ücret alıyor. Dahası, yine bu hesaplamalara göre, personel maliyetinin üretim değerine oranı KOBİ’lerde yüzde 16, büyük firmalarda ise sadece yüzde 14 seviyelerinde. Yani işçi sınıfının toplam hasıladan alabildiği pay son derece düşük. (1)
Bu gerçeğe rağmen izlenen emek karşıtı, kemer sıktıran ekonomi politikaları, iki haneli enflasyon, adaletsiz vergi sistemi ve baskıcı yönetim yüzünden, işçi sınıfının 2026 yılında daha iyi durumda olmasını beklemek tam bir safdillik olur.
Düşük ücretler ekonomik büyümenin önünde engel!
İktidarın övündüğü yüksek (!) ekonomik büyüme de tehlikede. Çünkü asgari ücretin bu denli düşük tutulması (orta ve uzun vadede), ekonominin büyümesinin sürdürülmesini zorlaştıracak.
Yeni reel yatırımların son derece yetersiz olduğu, ihracatın olumsuz uluslararası konjonktür ve ülkenin düşük teknolojili ihracat yapısından ötürü tıkanma noktasına geldiği ve verimlilik yönlü büyümenin kaynağı olan teknolojik ilerlemenin sağlanamadığı bir ortamda, ekonomiyi büyütebilmenin yolu olarak geriye tüketim harcamalarını artırmak kalıyor.
Nitekim son yıllarda Türkiye ekonomisi asıl olarak özel tüketim harcamalarındaki hızlı artışlarla büyütülüyor. Bu bağlamda iç talebin güçlü olması gerekiyor. Bunun için paranın kullanım maliyetinin düşük olması gerekiyor ki siyasi iktidar fırsat buldukça faiz oranlarını düşürüyor (ama bu durumda da karşısına yüksek enflasyon duvarı çıkıyor).
“Ücret destekli büyüme stratejisi”
İç talebin asıl belirleyeni başta ücretler olmak üzere gelirlerdir. Ücret/gelir artışlarıyla desteklenen bir büyüme stratejisi ise hem gelir bölüşümü eşitsizliğini azaltabilir hem de ekonomik büyümeyi hızlandırabilir.
Çünkü hanelerin çoğunluğunun gelir kaynağı ücretlerdir. Ciddi boyutlardaki reel ücret artışları ise tüketim harcamalarının artmasına yol açar (zira düşük gelirlilerin marjinal tüketim eğilimleri yüksektir).  Bu yüzden de toplam talebin ekonomik büyümedeki rolü açısından gelir bölüşümü eşitsizliği sıkıntılı bir durumdur. Bunu iyileştirecek ücret artışları ise ekonomik canlanmayı ve büyümeyi hızlandırır.
Strateji bu işlevi talep ve arz yönlü olarak yerine getirebilir. Talep yönlü olarak; daha yüksek ücret daha fazla tüketim harcaması, dolayısıyla da daha fazla talep ve daha hızlı büyüme demektir. Arz yönlü olaraksa daha yüksek ücret emeğin verimliliğini artırır.
Diğer yandan patronlar açısından işçi ücretleri talebin değil, üretim maliyetlerinin bir parçası olduğundan, yüksek ücretler firma için daha yüksek maliyet anlamına gelir. Bu nedenle sermaye sınıfı buna kolay kolay yanaşmaz.
Adaletsiz gelir dağılımı ciddi bir engel
Ancak bu ülkede gelir dağılımı son derece adaletsiz (piramidin tepesinde birikmiş durumda). Öyle ki TÜİK’e göre en tepedeki yüzde 20’lik grup toplam gelirin yüzde 48’ine el koyuyor. (2)
Bu yüzden de başta işçi ücretleri olmak üzere, emek gelirlerinin son derece yetersiz ve servet bölüşümünün son derece adaletsiz olduğu bir ekonomide büyümenin ücret sürümlü bir biçimde sağlanabilmesi mümkün değil.
Tüketici kredilerine yüklenmenin de bir sınırı var
Bu durumda geriye bir tek “toplumu borçlandırma” yolu kalıyor. Nitekim ekonomi yönetiminin son yıllarda başvurduğu kaynakların başında tüketici kredileri ve kredi kartları geliyor. Bu bağlamda faiz oranları indiriliyor ve böylece iç talep canlandırılmaya çalışılıyor. Ancak burada da yüksek enflasyon duvarı tekrar karşımıza dikiliyor.
Tüketici kredilerindeki artış (sadece enflasyona değil), aynı zamanda artan işsizlik ve yoksullukla birlikte, giderek potansiyel bir borç ve bankacılık krizine de yol açabilir. Ödenmeyen kredi borçlarındaki (kredi kartları ve tüketici kredilerindeki) artışlar bu anlamda büyümenin bu şekilde sürdürülemeyeceğini ortaya koyuyor.
Sermaye şirketlerinin spekülatif finansal kazançları
Diğer yandan, gelir eşitsizliği nedeniyle gelirleri azalan ücretliler tüketimlerini sürdürebilmek için giderek daha fazla borçlanırken, gelirin ve servetin büyük bir kısmını elinde tutan zenginler bu servetlerini büyütmek için finansal alanda spekülasyona başvuruyor.
Bankacılık sektörü de spekülatif finansal faaliyetleriyle istikrarsızlık riskini artırıyor. Devletse finans alanını düzenlemekten vaz geçtiğinde, böyle faaliyetler finansal krizlerle sonuçlanıyor. Bunun dünyada da Türkiye’de de sayısız örneği var.

Olsa olsa ‘K’ tipi bir ekonomik büyüme olur!
Tüm bunlara rağmen ortaya çıkan bir ekonomik büyümenin emekçilere, halka, toplumun büyük bir kısmına, doğaya herhangi bir faydası dokunmaz, aksine zararı olur.
Nitekim bu yılın üçüncü çeyrek GSYH büyümesinde emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38,4’ten yüzde 35,9’a gerilerken, sermayenin aldığı pay yüzde 41,3’ten yüzde 46,7’ye yükseldi. (3) Böyle bir büyüme olsa olsa ‘K tipi’ bir büyüme, yani “yoksul yoksullaşırken, zenginin daha da zenginleştiği bir ekonomik büyüme” olarak adlandırılabilir.
Oysa ekonominin merkezine sosyal ihtiyaçlarımızı ve doğadaki kısıtları koymamız gerekiyor. Yani hiçbir yurttaşımızın güvenli gıda, eğitim, sağlık ve sosyal koruma gibi zorunlu mal ve hizmetlerden mahrum bırakılamayacağı, ortaya çıkan refahın adil bir biçimde paylaşılacağı, bunu yaparken de varoluşumuzu destekleyen ekosisteme zarar vermeyecek (iklim istikrarı, sağlıklı toprak ve su gibi) bir ekonomik sistemi kurgulamalıyız ve ekonomik büyümeyi bu kurgu çerçevesinde ele almalıyız. “Bizi var eden şeyler yok edildiğinde sonuçta bizim de yok olacağımızın” bilincinde olmalıyız.
Sonuç olarak
Emekten yana istikrarlı bir bölüşüm de sağlayabilecek bir “ücret destekli ekonomik büyüme” stratejisinin temelleri şunlar olabilir:

Asgari ücretin istisna olarak kabul edilerek, ücretlerin genel olarak bir ailenin geçimini onurlu bir biçimde sağlayabilmesine imkân veren bir düzeye çıkartılması.
İşçi sendikalarının güçlendirilmesine ve toplu pazarlık sisteminin kapsayıcılığının genişletilmesine hizmet eden yasal değişikliklerin yapılması.
Banka kredilerinin etkin kontrolü için finans sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak; bankaların etkin denetimi, finansal işlem vergisi uygulamasına ve iş döngülerine uyarlanmış kredi sistemine geçilmesi ve gölge bankacılığının kontrol altına alınması.

Ancak böyle bir ücret destekli büyüme stratejisinin başarılı olabilmesi için küresel düzeyde uygulanması gerekiyor. Ayrıca bu stratejinin kısa vadede değil, ancak orta ve uzun borçlanmaya dayalı olmayan bir ekonomik büyümeyi sağlayabileceği gerçeği ve daha da önemlisi, ülkede barış ve demokrasinin inşa edilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekliliği göz ardı edilmemeli.
Dip notlar:

Özgür Orhangazi, https://www.evrensel.net/yazi/98359/makroekonomik-istikrar (27 Aralık 2025).
TÜİK, Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2025, https://data.tuik.gov.tr (26 Aralık 2025).
TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, III. Çeyrek: Temmuz-Eylül, 2025, https://data.tuik.gov.tr (1 Aralık 2025).

Вижте още

Bayındır: Örgütlülüğümüzü sağlarsak bu yıl Kürtlerin yılı olur

Политика декември 30, 20256 Mins Read

Sozdar Hecî: Suriye’de herkes kendi kimliğiyle yaşamalıdır

Политика декември 30, 20256 Mins Read

Galatasaray’ı bekleyen zorlu sınav: UEFA’ya mali sunum

Политика декември 30, 20251 Min Read

Tütün ve alkollü ürünlere 2026 zammı Resmi Gazete’de: Belge ve izin bedellerinde artış

Политика декември 30, 20251 Min Read

„Soğuk havalar, kalp krizine zemin hazırlayabilir“

Политика декември 30, 20253 Mins Read

Kasım ayı işsizlik oranları açıklandı: 10 kişiden 3’ü işsiz

Политика декември 30, 20252 Mins Read

Resmi Gazete yayımladı: TMSF, 1 şirket ile 2 ticari ve iktisadi bütünlüğü satışa çıkardı

Политика декември 30, 20251 Min Read

Rojda Yakışıklı’yı katleden Okay Gür tutuklandı

Политика декември 30, 20251 Min Read

SOHR: Alevilere saldırılar polis gözetiminde yapılıyor

Политика декември 30, 20251 Min Read

Askeri hastanelerin yeniden açılması – Dr. Süleyman Kalman

Политика декември 30, 20251 Min Read
Още новини
Икономика

Yemen’de 90 gün süreyle OHAL ilan edildi

декември 30, 2025
Жени

Ebru Şallı sağlıklı cildinin sırrını açıkladı: Bir kadının her ay gitmesi şart

декември 30, 2025
Жени

Şekeri düşüren, B vitamini zirve yaptıran 10 yiyecek: Enerji deposu ve güç veriyor

декември 30, 2025
Жени

Zeka testi: Çok balık var! Gizli kedi nerede? 650 kişiden 12’si 7 saniyede buldu

декември 30, 2025
Жени

Soğuk algınlığı ve gribin farkı ne? Uzmanı açıkladı

декември 30, 2025
Жени

Türkiye’nin 2025 deprem bilançosu! Saatte 6 kez sarsıldı

декември 30, 2025
Икономика

Teröristbaşı Abdullah Öcalan’dan yeni yıla girerken ‘SDG’ ve ‘Suriye’ mesajı

декември 30, 2025
Икономика

Veyis Ateş ile Taner Çağlı ifadelerinde Mehmet Akif Ersoy’a ilişkin bilgiler verdi

декември 30, 2025
Икономика

Geri kazanım katılım payı tutarlarına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de

декември 30, 2025
Икономика

Gülben Ergen, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’yi savcılığa verdi

декември 30, 2025
1 2 3 … 2 888 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.