Artvin’in Kemalpaşa ilçesinde gazeteci-yazar Timur Soykan, Sidera Kafe’de düzenlenen imza günü ve söyleşide okurlarıyla buluştu. Yoğun katılımın olduğu etkinlikte Soykan, hem gazetecilik serüvenini hem de Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği noktayı anlattı.
Soykan, konuşmasında Türkiye’nin çok sert bir dönemden geçtiğini vurgulayarak, “Sansürün çok yoğun olduğu, baskının çok yoğun olduğu bir dönem yaşıyoruz. Biz gazeteciler haberlerimizi yansıtacak çok fazla mecra bulamıyoruz ama BirGün’de öyle bir dert yok. BirGün cesur bir gazete, idealleri olan bir gazete. Sahipsiz yani patronu olmadığı için çok daha cesur” dedi.
Gazetecilik mesleğine adım atmadan önce bile özgür bir yayın organı hayali kurduğunu ifade eden Soykan, BirGün’ün bu hayali gerçeğe dönüştürdüğünü söyledi:
“Gençliğimden itibaren hep şunu hayal ettim; özgürce yazabileceğimiz, hiçbir baskı altında kalmadan haber yapabileceğimiz bir gazetemiz olsun. Defalarca denemeler oldu ama çoğu başarısızlıkla sonuçlandı. BirGün ise 20 yılı geride bıraktı ve bu sansür ikliminde çok önemli bir yerde duruyor. Bugün medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolünde, haberleri gölgelemek ve yok etmek için uğraşıyor. BirGün ise o haberler için direnen çok önemli bir mecra.”
Soykan, bugüne kadar BirGün’de hiçbir haberinin geri çevrilmediğini, sansürle karşılaşmadığını da vurgulayarak, “Haberi gönderirim, arkadaşlarım da onu en güzel şekilde gazetede sunarlar” diye konuştu.
„ÜLKE GERÇEKLE BAĞINI KOPARDI“
Türkiye’deki siyasi ve toplumsal atmosferi de değerlendiren Soykan, ülkenin gerçeklikten koptuğunu ifade ederek “Ülkeyi nasıl anlatayım diye düşünüyorum, gerçekten ‘Ülke kafayı yemiş’ diyorum, başka da bir şey diyemiyorum. Gerçekle bağını koparmış bir ülke haline geldik. Buraya gelmeden önce yine polis aradı. Artık neredeyse her gün polis arıyor. Gazetecilik yapmak çok zorlaştı” dedi.
Soykan, tutuklu gazeteciler ve hak savunucularına da dikkat çekti. Furkan Karabay’ın 100 gündür sadece yaptığı haber nedeniyle cezaevinde olduğunu, Ercüment Akdeniz’in aylardır tutuklu bulunduğunu, son olarak Fatih Altaylı’nın cezaevine konulduğunu hatırlattı. Ayrıca Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın da isimlerini anarak, “Hepsi işçi, emekçi, toplumun hakkı için mücadele eden insanlardı. Bugün hâlâ cezaevindeler” dedi.
“HAFTADA ÜÇ GÜN İMZA VERİYORUM”
Kendi yargı süreçlerini de paylaşan Soykan, haftada üç gün adli kontrol şartıyla imza vermek zorunda olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri karakola gidip imza atıyorum. Bugün de Cuma olduğu için İstanbul’a dönmek zorundayım. İki tane de yurtdışı yasağım var. Tabii bunlar mesele değil. Sabah kapı çalınıp gözaltına alınıyor, sokağa çıktığınızda motora binerken bile gelip gözaltına alabiliyorlar.”
Soykan, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Gazetecilik faaliyeti bugün çok yoğun baskı altında ama bizim işimiz gerçeği savunmak. Onlar haberi yok etmek istiyor, biz haberi var etmek için direniyoruz. Halk özgür basının yanında oldukça, bu ülkede umudu diri tutmaya devam edeceğiz.”