Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Светът, различен от този на Тръмп, е възможен

Светът, различен от този на Тръмп, е възможен

септември 24, 2025 Политика
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Президентът на САЩ Доналд Тръмп беше прекъснат от телепромптер в началото на речта си на 80-ата сесия на Общото събрание на ООН. Но ако питате него, това е било възможност за "прочувствена реч"...

ABD Başkanı Donald Trump, BM Genel Kurulu’nun 80. Oturumu’nda konuşmasına başlarken telepromterın azizliğine uğradı. Ama sorarsanız, “kalbî bir konuşma fırsatı”na kavuşmuş olmaktan da memnundu. Gerçi, teleprompterdan sorumlu kişinin akıbetinin parlak olmayacağını imadan da kendini alamadı. Doğrusu, bunda haksız da sayılmaz. Çünkü arıza olmasa, Trump, ABD Dışişleri uzmanlarının ölçüp biçerek kelime kelime hazırladıklarından kuşku duymayacağımız resmi mesajı okuyacak, biz de dünyanın bir numaralı nükleer gücünün dümeninin, ağzından çıkanı kulağı duymayan, cahil ve takıntılı bir megalomana emanet olduğunu bu açıklıkla görmüş ve işitmiş olmayacaktık…
Gene de ABD Başkanının BM Genel Kurul konuşmasının içeriğinin ne ifade ettiği bakımından bunların bir önemi yok. Hatta böyle kaba saba ifade edilişi, ABD’nin yöneliminin insanlık için ima ettiği tehlike ve risklerin daha açıkça görülmesi açısından yararlı da sayılabilir. Doğrusu, Trump hafta başında, daha önce hiç duymadığımız şeyler de söylemiş değildi ama bunların tüm dünyanın yüzüne karşı ilk kez en yüksek kürsüden ve bir seferde dile getirilmesi devasa bir askeri ve iktisadi güçle desteklenen bir eğilimin kuvveden fiile çıkışının resmi ifadesi olduğu için önemli.
‘Globalizm’ karşıtlığı
ABD Başkanının BM konuşmasının merkezini “küreselleşme (globalizm) karşıtlığı” işgal ediyordu. Ancak, Trump’ın BM kürsüsünden yönelttiği saldırı esasen kapitalist küreselleşmenin tarihsel karakterine ve doğasına değil, kimi yüzeysel sonuçlarına ve hatta çoğu kez yanlış anlaşılan yan ürünlerine yönelikti. Eleştirdiği şeyin gerçek anlamda kapitalist küreselleşmeyle bir ilgisi de yoktu.
İktisatçıların kapitalizmin gelişmesi bağlamında “küreselleşme” olarak ifade ettikleri olgu, sermaye birikiminin ulusötesi zorunlu mekânsal genişlemesi ve üretim, çalışma, ticaret, finans ve teknolojinin küresel ölçekte örgütlenmesiyle ilgili. Küreselleşmenin mekanizması sermayenin merkezden çevreye engelsiz ihracına, ucuz emek ve hammadde kaynaklarına erişim ve kâr oranlarının korunmasına dayanırken, kapitalizmin genel çıkarları “ulusüstü” düzeyde IMF, Dünya Bankası, DTÖ, AB, NAFTA gibi çok taraflı kurumlar ve anlaşmalar aracılığıyla güvenceye alınıyordu.
Oysa Trump’ın BM’deki anlatısına bakınca, zalim küreselleşmenin mazlum emperyalizme ettiklerine ağlamadan edemezdiniz. “Küreselci anlayış, başarılı sanayileşmiş ülkelerden kendi kendilerine acı çektirmelerini ve toplumlarının işleyişini kökten dağıtmalarını istiyor[du].” Bu tasvire göre emperyalizm çağında “küreselleşme” kapitalizme içkin bir eğilim değil, bir ideolojik sapmaydı. ABD ve Batı Avrupa, devlete ve topluma musallat olan küreselleşme takıntısıyla kendi kaynak ve refahlarını riske atıyor, ülkelerini alt üst ediyor ve periferideki “başarısız” ülkelere bedelsiz kaynak transfer ediyorlardı -sırf bir ideolojik takıntı yüzünden.
Kapitalist küreselleşmeye dair bu temelsiz ve hayali takdimin aksine sermaye yüzyıllar boyu hiçbir zaman “bedelsiz transfer” yapmadı. Tam tersine, kapitalizmin bütün tarihi merkez ülkelerin periferiyi sömürerek zenginleşmesinin tarihi olarak, özetlenebilir.
Trump, BM Genel Kurulu’nda karşısında oturan 200’ü aşkın ülkenin, kaynakları ve gelirleri emperyalist merkezlere aralıksız pompalanan en az 170’inin temsilcilerinin yüzüne karşı “bizi soydunuz” diye sızlanmaktan şu kadar olsun ar etmedi. Hatta, küreselleşme çığırında kanları ve canları Kuzeyin finans ağlarında dijital teknoloji piyasalarında emilen milyarları “bizim canımızı yakıyorsunuz” diye kendilerine şikâyet ederken haklılığına daha da çok iman etmiş gibiydi.
Trump’ın hedefi esasen “küreselleşme”nin kendisi değil; gündeme taşıdığı uluslararası yük paylaşımı ve düzenlemelerin getirdiği külfetler dolayısıyla kapitalist merkezin yaşadığı gerilimlerdi. ABD Başkanı, kapitalist sınıfın küreselleşmeyle emek maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere taşınmasının arkada bıraktığı çökkün sanayilerin ve çökkün kentlerin işsizlerinin öfkesini seçim kampanyalarında yelkenlerini doldurmak üzere diline dolamıştı ama sanayide ve sermaye birikim süreçlerindeki bu değişimin asli öznesi olan Amerikan kapitalizminin yükselen teknoloji milyarderleri sınıfıyla varoluşsal bir ittifak içine giren de oydu. “Kamuda verimlilik” adına kamu çalışanlarının tasfiyesi işinin başına bunların en bağnaz ve protofaşisti Elon Musk’ı “bakan olmayan bakan” olarak görevlendirmek de Trump’ın marifetiydi.
Küresel piyasa için üretim yapan firmalarla iç piyasanın ötesine ulaşamayanlar arasındaki ve küresel düzenin çekilip çevrilmesinin ön gerektirdiği bilgi ve becerilerin edinilmesi ve kullanılmasının ortaya çıkardığı yeni insan tipi ve yeni düşünme biçimlerinin yükselişiyle klasik şirket ve devlet yönetimi kalıplarının gerileyişi arasındaki gerilimler ve özellikle iklim eksenli yaklaşımların yönetişim, siyaset ve planlama alanında öne çıkışı da ayrıca Trump’a başa çıkamadığı tüm çelişkileri içine dolduracağı bir  “küreselleşme” çuvalı gerektiriyordu.
İklim inkârcılığı
Donald Trump’ın BM Konuşmasının ikinci en önemli boyutunu iklim inkarcılığı oluşturdu. “İklim değişikliği tarihin en büyük aldatmacasıdır” çıkışı, ilk bakışta Trump’ın bilimsel gerçekleri cahilane reddi olarak görünse de bu inkâr, kapitalizmin doğal sınırlarına ulaşmış olduğu gerçeğini ve kapitalizm ile gezegenin bekası arasında patlak vermiş olan amansız çelişkiyi tersine çevirmeye yönelik bir ideolojik taarruzdan başka bir şey değildi.
Bu çelişkinin kaynağında kapitalist üretim sürecinde doğa ile toplum arasındaki -Marx’ın kavramlaştırmasıyla- metabolik döngünün bozulması yatıyor. Sermaye, sınırsız büyüme uğruna toprağın, suyun, havanın ve canlı doğanın kendisini yeniden üretmesi ve insanın yarattığı tahribatı onarmasının sınırlarını zorluyor. Günümüzdeki iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve su kıtlığı bu çelişkinin küresel ölçekte vardığı sonuçlar arasında. Kapitalizm, sürekli genişleme isterken doğanın sınırlılığının sabit oluşu nedeniyle iklim krizi, kapitalizmin en yakıcı çelişkisi halini aldı.
Trump BM kürsüsünde bu çelişkiden şöyle kurtulmayı deniyordu: “Bence bu [iklim], dünyaya karşı işlenmiş en büyük aldatmaca […] Eğer bu yeşil sahtekârlıktan uzaklaşmazsanız, ülkeniz batacak.”
Trump, kapitalist büyümenin doğayı yok edişini görünmez kılmak için debelenirken, çareyi iklim politikaları ve yenilenebilir enerji arayışı gibi çözüm girişimlerini sorun olarak sunmakta aradı. İklim tartışmasını artık mahkûm edilmiş “küreselcilerin oyunu” olarak düşmanlaştırırken, halkı küreselcilerden koruma” söylemiyle halkın öfkesini ekolojik çözümlere yöneltmeyi, sermayenin sınırsız büyüme zorunluluğunu savunmayı denedi. BM Genel Kurul kürsüsünden karbon yakıtlardan uzaklaşma stratejilerine nanik yaptı: “Drill baby drill!” ABD’de kendisi gibilere yutturduğu sloganı –“kuyu aç yavrum kuyu aç”- BM kürsüsünden dünyaya haykırmaktan geri durmadı. Yalnızca bilime değil, insanlığın gezegendeki geleceğine de yönelik bir stratejik saldırıyı arsızca sürdürdü.
BM ve çok taraflılık
Trump Birleşmiş Milletleri de kendi çatısı altında “etkisiz” ve “meşruiyetini kaybetmiş” ilan ederek esasen uluslararası hukukun ve kurumların altını boşaltmayı ve ABD’yi çıplak güce dayalı “tek meşru hakem” olarak konumlandırma peşinde olduğunu saklamadı.
Trump, BM’yi “en azından şimdilik, tek yaptıkları gerçekten güçlü bir şekilde ifade edilmiş bir mektup yazmak ve sonra asla bu mektubu takip etmemek”le eleştirdi ve kendi formülünü önerdi. “Bunlar boş sözlerdir ve boş sözler savaşı çözmez. Savaşı ve savaşları çözen tek şey eylemdir.” Trump, önerisinin ABD’nin askeri gücünü kendi bildiği şekilde kullandığı, egemen ulus-devletlerin mutlak sınırlarla birbirinden ayrıldığı, “kültür ve geleneklerin” korunduğu, fakat aslında büyük güçlerin —özellikle ABD’nin— askeri, finansal ve teknolojik üstünlüğüyle “özerk” uluslara hükmettiği bir düzen olduğunu saklamadı.
Türkiye ne yapacak?
Erdoğan rejimi, “üst-akıl” hikayeleriyle Rusya’nın kapısına kadar gidip elinde bir işe yaramadan eskittiği bir S-400 sistemiyle kaldığından beri ABD ile her kriz alanını (NATO, Rusya, enerji, göç, güvenlik) bir pazarlık kozu olarak kullandığı sistem içi gerilim/uyum çizgisi izliyor.
Kısa vadede Erdoğan yönetiminin, Trump yönetimiyle çatışmak yerine uyumlu bir “ikincil güç” konumuna yerleşmeye yöneleceğini, yani “beşten büyük” sloganıyla zaten yıpratmaya devam ettiği BM ve çok-taraflı mekanizmaların zayıflatılmasında, göçün kriminalizasyoununda, İsrail’e örtülü meşruiyet kazandırmada ABD’yle yan yana durmayı seçeceğini düşünmek için pek çok neden var. Bunların ne yönde kristalleşeceğini görmek açısından bugünkü Trump-Erdoğan görüşmesinin sonuçları önemli olacak.
Kürt sorununun gidişatı
Trump’ın çizdiği dünya düzeni ufkunda Kürt sorunun üç yönden etkilenmesi muhtemel
Kürt sorunu bugüne kadar Avrupa Konseyi, AB ve uluslararası hukuk mekanizmaları (AİHM) üzerinden belli bir gündem oluşturabiliyordu. Trump’ın çok-taraflı kurumları tasfiye eden ve yıpratan yaklaşımı, Kürtlerin uluslararası meşruiyet arayışı üzerinde daraltıcı bir etkiye yol açacaktır.
Trump yaklaşımı, Kürtlerin durumunu salt ABD’nin bölgesel çıkarlarına bağlı olarak okumaya yatkın. ABD müktesebatında Kürtler bir gün, bir konuda “müttefik” olabilirken, ertesi gün “pazarlık masasında feda edilebilen unsur” haline gelebilir. Bu Suriye’nin kuzeyinde önceki dönemlerde tecrübe edildi: Êfrin ve Serekanî önceki Trump yönetimi sırasında Beyaz Saray’ın “çekiliyoruz” emriyle Ankara’nın egemenliğine bırakılmıştı.
Trump’ın dayattığı yeni uluslararası bağlamda ABD ile uyumlu hareket etmesi halinde Türkiye güvenlikçi/inkârcı temelde kalmak açısından daha elverişli bir zemin bulabilir. Çünkü Trump’ın sunduğu dünya düzeninde ideal uluslararası çerçevenin yapıtaşları, “azınlık hakları ve kültürel özerklik”e itibar edilmeyen, “sınırların kutsallığı ve merkezî devletin mutlak egemenliği” üzerine kurulu birimlerden oluşuyor.
Trump’ın 80. BM Genel Kurulu’nda çizdiği dünya manzarası, emek, özgürlük, ifade özgürlüğü, kadın hakları, ekolojik haklar, Kürt Sorunu’nun demokratik ve siyasal çözümü için hiçbir olumlu imkanı işaret etmiyor. Tersine bir gerici enternasyonal inşasının koçbaşı olmak üzere Başkan Yardımcısı J. D. Vance’ın görev üstlendiği Avrupa ve Latin Amerika’daki tüm protofaşist kıpırtılara eşlik etmesinden beseblelli.
Ancak, bu tablonun sırf Trump istediği için gerçekleşmesi mukadder de değil. Başka bir dünya mümkün. Şimdi onu tahayyül ve programlama zamanı.

Вижте още

‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı bildirgesi: Öcalan’ın çıkışı halklar arası dayanışma için yeni olanaklar yaratıyor

Политика ноември 10, 20254 Mins Read

Amed’de taziyeler kitlesel ziyaret edildi

Политика ноември 10, 20251 Min Read

Karakaya’da taş ocağı tepkisi: Köyümüzü yok etme projesine hayır

Политика ноември 10, 20252 Mins Read

İshak Tepe’nin taziyesine kitlesel ziyaret

Политика ноември 10, 20251 Min Read

Mali’de kaçırılan aktivist Meryem Sissé Bağımsızlık Meydanı’nda katledildi

Политика ноември 10, 20252 Mins Read

e-Devlet’te teknik aksaklık: Giriş yapılamıyor

Политика ноември 10, 20251 Min Read

Öldürülen gazeteci Hakan Tosun’un organları bağışlandı

Политика ноември 10, 20253 Mins Read

İlkay Gündoğan Ne Zaman Dönecek? | İlkay Gündoğan Sakatlık Durumu 2025

Политика ноември 10, 20252 Mins Read

Ravive’s profits increase 66-fold

Политика ноември 10, 20253 Mins Read

Bursa’da 7 aylık bebek hastanede hayatını kaybetti

Политика ноември 10, 20251 Min Read
Още новини
Лайфстайл

Balıkesir Sındırgı’da Deprem: İzmir’den de Hissedildi

ноември 10, 2025
Лайфстайл

Ersin Destanoğlu Kimdir? Beşiktaş'ın Kalecisi Ersin Destanoğlu Kaç Yaşında, Nereli?

ноември 10, 2025
Лайфстайл

Boran Başkan Kimdir? Boran Başkan Bahis mi Oynadı, Neden PFDK'ya Sevk Edildi?

ноември 10, 2025
Лайфстайл

Beşiktaş'tan Bahis Oynadıkları İddiasıyla PFDK'ya Sevk Edilen Necip Uysal ve Ersin Destanoğlu Açıklaması

ноември 10, 2025
Лайфстайл

Metehan Baltacı Kimdir? Metehan Baltacı Bahis mi Oynadı, Neden PFDK'ya Sevk Edildi?

ноември 10, 2025
Общество

Tarihte ilk: Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Şara, Beyaz Saray’da!

ноември 10, 2025
Общество

Kocaeli’de kozmetik fabrikasındaki yangında sağ kurtulan işçi kadın Aras: Yangın merdiveni ya da acil çıkış kapısı olsaydı kendimizi kurtarırdık

ноември 10, 2025
Общество

TFF, bahis oynayan 1024 futbolcuyu açıkladı; büyük takım ve Süper Lig oyuncuları da listede!

ноември 10, 2025
Общество

Adıyaman’da 7 yaşındaki çocuğa cinsel istismar davasında amca, enişte ve komşuya ceza istendi: „Bu dava susturulan tüm kadınların davasıdır“

ноември 10, 2025
Общество

DMM: Kanada’nın, CHP üyeliğini iltica başvurularında kabul gerekçesi olarak değerlendirdiği iddiası dezenformasyon

ноември 10, 2025
1 2 3 … 1 999 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.