TBMM Komisyonu’na temsilci veren partiler raporlarını hazırladılar. Özetle, CHP’nin raporunda demokrasiyle ilgili çok şey var, ama “geçiş yasaları” ile ilgili hiçbir şey yok. Buna karşılık iktidar partilerinin raporlarında “geçiş yasalarına” ilişkin “yaklaşım” cümleleri var, ama demokrasiyle ilgili hiçbir şey yok.
Burada duralım: Geçiş yasaları ile ilgili bazı önemli yaklaşımlara rağmen çözüm sürecini tıkanmaya götürebilecek bir ön şart var. Buna göre, “bu kanunların çıkması kolaymış”, ancak önce yalnız Bakur’da değil, Kürtler Medya Savunma Alanlarında ve Rojava’da son mermisine kadar silahsızlanmalı ve bu silahsızlanma da MİT, Emniyet ve TSK tarafından teyit edilmeliymiş.
Şu anda Kürt özgürlük hareketi ile devlet arasında bu konuda nasıl bir anlaşmaya varıldığını somut olarak bilmiyorum. Ancak görünen o ki, “geçiş yasaları” ile ilgili bu ön şart çözüm sürecini tıkama riski taşıyor. Şöyle düşünüyorum:
Taraflar arasında çok ciddi güven sorunu var. İktidar “biz geçiş yasalarını çıkardıktan sonra ya PKK silahsızlanmazsa” diye şüphe duyuyor; muhtemelen PKK de “ya biz silahsızlandıktan sonra bu geçiş yasaları sözde yasalar olursa” diye şüphe duyuyor. O nedenle bir HPG komutanı “yapacağımızı yaptık, artık atacağımız adım yok” demişti. Bu demeçten hareket ediyorum.
Tarafların şüphelenme hakları elbette var. Ancak bu iki şüphe arasında haklılık açısından eşitlik yok.
Şöyle: TBMM amaca uygun ve en mükemmel içerikle geçiş yasalarını TBMM’den geçirdiği halde PKK istenen biçimde silahsızlanmadığı, MİT, Emniyet, TSK silahsızlanmayı teyit etmediği durumda ne olur? TBMM’de onaylanan geçiş yasaları o anda ya iptal edilir, ya da tıpkı AYM ve AİHM kararları gibi uygulama dışı bırakılır.
Buna mukabil PKK tam da İktidarın istediği gibi, olacak şey değilse de Rojava da içinde tümüyle silahsızlandığı halde, TBMM geçiş yasalarını işe yaramaz hale getirdiği durumda ne olur? Uzlaşma bozulduğu halde artık Kürt tarafı silahlarını tekrar kuşanamaz.
O halde tarafların şüpheleri arasında keskin bir çelişki olduğu açıkça görülüyor.
Üstelik ön şarta Rojava’nın silahsızlanmasını katmak işi tam anlamıyla yokuşa sürmek anlamına geliyor. Bakur’da gerillanın silahsızlanmayı haklı şüphelerine rağmen tam anlamıyla gerçekleştirmesi, göze alınabilecek bir risk iken, Rojava’daki savunma güçlerinin silahsızlanması, kısmi çözümler dışında mümkün olamaz. QSD sözcüleri iki askeri gücün entegrasyonunu, Rojava’nın öz savunması temelinde kabul etmiş olsa bile, bu iki askeri gücün entegrasyonu, Bakur’da gerillanın silahsızlanması ile kıyas kabul etmeyen uzun müzakereler, bağlayıcı anlaşmalar ve güvenceler temelinde gerçekleşeceğine göre, sadece bu olgu bile Türkiye’de çözüm sürecinin sürüncemede kalması sonucunu doğurur.
Benim düşünceme göre, PKK’nin Kongre kararları, bu karardan sonra Besê Hozat ve arkadaşlarının silahlarını yakmaları, gerillanın Türkiye sınırlarının dışına çıkması ve özellikle silahlı güçlerinin Türkiye sınırlarına yakın ve TSK’yla temas halindeki bölgelerden çekilmesi “geçiş yasalarını” acilen çıkarmak için yeterli adımlardır. Geçtiğimiz gün vaktiyle PKK yöneticisi olan Duran Kalkan, aldıkları kararların ve attıkları adımların “geri dönüşsüz” olduğunu net biçimde açıklamıştır.
Kısaca karşılıklı güvensizliğin aşılması için PKK’den ziyade devletin ve iktidar partilerinin güven verici adımlarına ihtiyaç vardır. En güven verici adım ise “geçiş yasaları” hakkında “olumlu demeçler” değil, Başkan Öcalan’ın özgürlüğü yolunda “umut hakkının” tanınması ve bu hak temelinde özgürlüğünün yolunun açılmasıdır.
Страните, които представиха свои представители пред Комисията по ТБММ, изготвиха своите доклади. Накратко, в доклада на CHP има много за демокрацията, но нищо за "преходните закони"...

