Cumhuriyet kelimesinin en etkileyici tanımı “kimsesizlerin kimsesi olması” ifadesi. Cumhuriyet, eğitim hakkına yalnızca bir avuç azınlığın, saray ve yardakçılarının değil halkın çocuklarının ulaşabilmesiydi. Cumhuriyet eğitim yoluyla bir gelecek yaratma umuduydu.
1861 yılında Niş’te, 1864 yılında Rusçuk ve Sofya’da açılan ıslahhanelerde kimsesiz çocuklar olan öğrencilere terzilik, çuhacılık, kunduracılık ve külahçılık gibi işleri yapabilmeleri için eğitim verilmiş. Kimsesizler için eğitim; patronların ihtiyacı için onların istediği kadar, istediği içerikte, isteği süre ve şekilde eğitim.
Mesleki eğitim adıyla amaçlanan; yoksulların, emekçilerin çocuklarının erken yaşta ucuz işgücü olması. Tam da bu yüzden bize Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) güzellemesi yapan hiçbir patronun, bakanın, milletvekilinin çocuğu MESEM’lerde değil.
Dünyada ve ülkemizde patronların ihtiyacı için rejim inşası için eğitim yeniden dizayn ediliyor. Bizim gibi ülkelerin payına düşen ise çocuklarının, gençlerinin ulusal ve uluslararası sermaye için ucuz işgücü olması. Emperyalizme göbekten bağlı olması.
Cumhuriyet’in, sınıfın, emekçilerin kazanımı olan kamusal ve zorunlu eğitim hakkı bu yüzden hedef gösteriliyor. Dört yeni okul modeli ile okul, öğretmen, eşit, parasız, bilimsel eğitim çocukların elinden alınıyor. Ülkedeki okulların tamamına yakınının mesleki eğitim (meslek ve imam hatip) veren okullardan oluşması ve böylelikle akademik eğitimin yalnızca özel okullardan satın alınabilmesi üzerine bir planlama yaşama geçiriliyor.
∗∗∗
Eğitim bir hak olmaktan çıkarılıyor. Protokoller eliyle paydaş adı altında kamu okulları şirketlere pay ediliyor. Okul bir eğitim kurumu olmaktan çıkarılıp çocuk işçi bulma merkezleri haline getiriliyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, geçtiğimiz günlerde 23 Ekim’de düzenli bir şekilde buluştukları Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile yine bir aradaydı. Bakan, “kamusal hizmetlerin yürütülmesinde bu şirketlerle iş bölümünü bir gereklilik olarak gördüklerini” söyledi. Kamusal hizmetlerle şirketlerin bir arada olması halinde kamusal bir hizmet veya kamu yararı olabilir mi, mümkün mü? Kamusal hizmetlerin şirketlere devredilmesinin adı piyasalaştırma değil midir?
Aylardır durmaksızın TOBB ile şirketlerle protokoller imzalıyorlar. Bu buluşmanın da hemen sonrasında TOBB ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) arasında “Tarım Sektörüne Yönelik Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği Protokolü” imzalandı. Farklı illerde 30 meslek lisesi ticaret borsaları ve ticaret ve sanayi odaları ile eşleştirildi. Okulların şirketlerle eleştirildiği, şirketlere devredildiği yeni rejime uygun eğitim inşası.
∗∗∗
1 Aralık’ta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla ve büyük ihtimalle bizzat kendisi tarafından kapsamlı mesleki eğitim programı açıklanacak.
Bu program, eğitim veya mesleki eğitim meselesi değil. Bu program eğitimin, yeni rejime uygun dizayn edilmesi meselesidir. Bu program Milli Eğitim Akademisi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ön adımları atılmış öğretmenlik mesleğinin tasfiye edilmesi meselesidir. Öğretmenlik mesleğinin yeni rejime uygun hale getirilme meselesidir. Okulların okul niteliğinin ortadan kaldırıldığı, ortaokuldan hatta ilkokuldan itibaren çocuk işçi bulma kurumları haline getirilmesi meselesidir.

