İçinde bulunduğumuz haftanın sonunda (13 Aralık) 42. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı açılıyor. Yılın son kitap fuarı olarak tarihleniyor, ama kitap camiası bakımından sezonun ilk fuarı kabul ediliyor. Çünkü sanat kültür dünyası açısından sezonun başı sonbahardır. İlk olarak 1982 yılında The Marmara Oteli’nin balo salonunda başlamıştı bu kutsal organizasyon. Sonra Tepebaşı’na taşındı. Sıcacık dostlar buluşmasıydı. 2004’e kadar da burada sürdü. TÜYAP’ın Kitap Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu 2022’te İST Dergi’ye yazdığı “son” yazısında 928 farklı yayınevin bu ilk dönemde kitap fuarına katıldığını belirtmişti. Deniz Kavukçuoğlu’nu 2023 Mayıs’ında kaybettik. Onun fuardaki varlığını çok aradığımızı itiraf etmeliyim. Deniz Ağabey bir dostluk köprüsüydü. Birbirlerini hiç tanımayanlar onun masasından kırk yıllık “kanka” gibi kalkarlardı.
Kitap Fuarları toplum olarak Türkiye’nin niteliğini yükseltti. TÜYAP Başkanı Bülent Ünal’a teşekkür borçluyuz. Kitap insanın en sadık dostudur. Hem yalan söylemez, hem de hiç sizi terk etmez! Tatilde, yolculukta, gurbette, hastanede, hapishanede her zaman yanınızdadır. O yüzden kitap fuarlarının kendine özgü bir kutsiyeti vardır.
Bu kadar çok “kitap” dedikten sonra birkaç kitaptan söz etmeden geçersem yazıma karşı ayıp etmiş olacağımı düşünüyorum. Üstelik bu kitapların tamamı adıma imzalanmış olarak bana ulaşmışken… En sondan başlamak istiyorum.
VEDAT SAKMAN: Bütün sahne performanslarında sadece kendi bestelerini söyleyen üç yüzü aşkın şarkısı olan Vedat Sakman ilk şiir kitabını iki hafta önce yayınladı. A7 Kitap’tan çıkan “birkaç şiir” adlı eserin özellikle çok kısa şiirleri Orhan Veli tadında. Beykozlu bazı arkadaşlarıma telefondan okudum, direkt “Orhan Veli” dediler: Ama bu şiirini hiç bilmiyordum!
MUSTAFA KEMAL ERDEMOL: Son kitabı “Velaht’ın Gölgesinde Suudi Arabistan” önce itici gelen sonra okudukça bir sonraki sayfada acaba ne var diye merak uyandıran bir kitap. Erdemol’un araştırmaları şaşırtıcı boyutlara ulaşıyor. Bittiğinde ben bu kitabı ne ara okudum diye kendinize soruyorsunuz. (Yazılama Yayınevi)
RAMAZAN ÖZTÜRK: Belge Yayınları’ndan çıkan “Savaş Yılları Günlüğü” bir gazetecinin tarihi tanıklığı bakımından zirvesi olarak kabul edilecek bir eser. Saha da ayrı ülkeye dönünce ayrı sorunlarla boğuşmak zorunda kalan bir gazetecinin serüvenleri. Halepçe Katliamı’nın birinci tanığı olan Ramazan’ın Ortadoğu’daki bütün devletlerin hedefinde yer almasıyla iyi gazeteci olması arasındaki doğru orantı, evrensel ilkemizde saklı: Gazetecilik temas ve mesafe mesleğidir!
SUNAY AKIN: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasından çıkan “Koyu Mavi Memleket Kumaşı” adlı kitabın Sunay Akın’ın kaçıncı kitabı olduğunu bilmiyorum. Ben bilmiyorum ama bu önemli değil, Sunay da bilmiyor! İçinde o kadar çok hikaye var ki, kitabı okuyan haliyle soruyor. Bu kitabı bir kişi yazabilir mi?
CENGİZ ÖZKARABEKİR: Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Her Cephede Savaştık” adlı kitabı 2. Dünya Savaşı’nda Türkler ve Türkiye üzerine hiç bilmediğimiz konulara giriyor. Halbuki biz İkinci Dünya Savaşı’na girmemiştik, değil mi?
DERYA TANDOĞAN: Yazarın Ataseven soyadı da var. Diğer yazarların hepsi, iki kelime olduğu Derya’yı da kısalttım. Kitabın adı “Ecevit Mavisi” olarak konulmuş. Bülent Ecevit hep mavi gömlek giyerdi 1970’li yıllarda… Ama bu kitap bir tekstil çalışması değil. Derya 19 yaşındaki Bülent’in kolejden arkadaşı Tunç Yalman’a önerdiği kitapları bulmuş okumuş. Çok dikkat çekici bir eser. (Hümanist Ajans Yayını)
ADİL İZCİ: Yazar Adil İzci’nin “Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” kitabı Veyayınevi’nden özenli bir baskıyla yayınlandı. İki çok değerli isim aynı kitapta buluştu. Kitapta pek çok sevdiğiniz isimle de karşılaşacaksınız.
SERAY ŞAHİNER: Doğan Kitap’tan çıkan “Vatan Millet Samatya” adlı kitabı Seray Şahiner’in neşeli kalemiyle acılı hikâyeleri bile gülümseyerek okuyorsunuz. Zaten ismine baksanıza..!
MUSTAFA AKILLI: Bir Osmanlı Fantazisi alt başlığıyla çıkan “Maymunkeş” kitabı İstanbul’u maymunlar cehennemine çeviren bir Osmanlı kanaat önderinin tarihi ve fantastik hikayesi. İstanbul’da o kadar çok maymun var mıymış? Onu da kitabı okuyunca anlayacaksınız.
Kitaplar arasında böylesine sarmaş dolaş olup da insan nerede olduğunu merakla soruyor. TÜYAP’ın 42. Fuarı üzerinden cevap vermek gerekirse, şöyle demek yanlış olmaz:
-Kitap okyanusu!

