Close Menu
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Facebook X (Twitter) Instagram
Facebook X (Twitter) Instagram
Haber.bgHaber.bg
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
Haber.bgHaber.bg
Начало » Нов ден в режима на вечен преврат

Нов ден в режима на вечен преврат

септември 3, 2025 Политика
Share
Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email
BG Прочети на български TR Прочети на турски
Уволнението на делегацията и на провинциалната администрация, която встъпи в длъжност от съдията от 45-ия граждански съд в Истанбул, беше първата стъпка на Народния алианс...

İstanbul 45. Sulh Hukuk Mahkemesi hakiminin CHP İstanbul İl Örgütü yönetimini iş başına getiren delegasyonu ve il yönetimi görevden alması, Cumhur İttifakı’nın diktatörlük yürüyüşünde trajik bir yeni adım oldu.
CHP İstanbul İl Kongresi sonuçlarına yargı müdahalesi, ilk bakışta parti içi bir çekişmenin sonucuymuş gibi görünse de, gerçek durum karşısında bu görünüşle yetinenler, kendilerini siyasal gafletin kollarına bırakmak dışında bir şey yapmış olmazlar. Mesele edindiği boyutlarla partinin kendi iç hukukunun ötesine taşarak yargının rejimin yönelim ve tercihlerinin icabını yerine getirmesi halini alınca, “birbirlerini yiyorlar işte” denilip geçilebilecek bir “iç kavga” olmaktan çıkıyor.
Süreci didikleyen habercilerin elde ettikleri bulguların ortaya koyduğu olay örüntüsü -dava başvurusu yapan üye ve avukatlarının kimlik ve bağlantıları, aradıkları yargıcı dördüncü denemede 45. Asliye Hukuk Hakimliğinde buluncaya kadar İstanbul Adliyesi’nde kapı kapı dolaşmaları, partilerine atanmasını istedikleri kayyım listesini mahkemeye kendi elleriyle teslim etmeleri, baş kayyım tayin edilecek kişinin aylardır yatırmadığı üyelik aidatını mahkeme kararından bir gün önce yatırmayı ansızın akıl etmiş olması, mahkeme kararının hemen ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik başta olmak üzere 10 parti yöneticisi için 3 yıla kadar hapis cezası istediği “kongre” iddianamesinin İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabulü ve iki dosyanın birleştirilme talebinin İstanbul 41. Asliye Hukuk hakimince hemen değerlendirmeye alınmış olması- “yargının siyasallaşması/araçlaşması” denilen şeyin müstesna bir örneğiyle karşı karşıya bulunduğumuza kuşku bırakmıyor.
Yeni rejim inşasında bir adım
Bu karar, öte yandan, siyasallaşmanın bir yerel adliye vakasının çok ötesinde yeni rejimin inşası süreci kapsamında Saray’ın yargı üzerindeki kontrolünü dolayımlayan eski rejim bakiyesi yüksek denetim organlarından Yüksek Seçim Kurulu’nun da (YSK) yargısal üstünlüğünün tasfiyesinin bir kaydı. Rejim bu tasfiye işine, “kişisel başvuru” hakkının kullanımının yerel yargıdaki rejim egemenliğinin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla dengelenmesinden kurtulmak için bu kararlara Anayasa emrine karşın mahkemeler ve Yargıtay’da direnilmesini teşvikle başlamıştı.
İstanbul CHP Kongresi operasyonu esasen Anayasa’nın 79. Maddesi’ne göre, “kararları kesin” ve “aleyhine başka bir mercie başvurulamaz” olan Yüksek Seçim Kurulu’nun Kongre sonuçlarını tescilinin 2 Eylül’de tek hakimli bir mahkemece bir duruşmada ortadan kaldırılmış olması açısından önemli. Rejim böylece ellerini bağlayan bir bukağıdan daha kurtulmuş oldu. Bu sonuçla “kuvvetler ayrılığı”nın bilfiil askıda olduğu yeni rejimde yargı yalnızca yurttaşlar ve devlet arasındaki ilişkiler bakımından değil, yurttaşların kendi aralarındaki gönüllü ilişkilerinin ürünü olması gerekirken zaten bir dizi mevzuata boğulmuş olan siyasi partilerin iç hayatı bakımından da bir mühendislik aracına dönüştürülüyor.
YSK kararlarının değiştirilemezliği, bir yanıyla “despotik” bir hüküm olarak görülmeyi hak etse de öte yandan ülkeyi ve politik kurumları sonsuz bir kongreler ve hiç bitmeyecek seçimler sarmalından uzak tutmanın kaba ama pratik bir yolu olarak da okunabilirdi. Son yerel mahkeme kararıyla YSK kararlarının kesinliğinin ortadan kaldırılması, ülkeyi sonuç almayı uman herkesin her seçimi yerel yargı önüne taşımasına ve böylece üzerinden kaç yıl geçerse geçsin mahkeme önüne gelebilecek bir itirazla, hiçbir kongrenin hiçbir seçimin, hukuken bitmemiş sayılacağı bir adalet parodisi içinde yaşamaya mahkum ediyor.
Bahçeli’nin günahları
Buraya elbette bir anda gelinmedi. Bu süreç Erdoğan’ın devlette ve toplumdaki rakiplerini bertaraf etmek için siyasal cinayetlere başvurmaktansa yargı eliyle sivil ölüm cezasına çarptırmanın çok daha etkili bir diktatoryal yöntem olabileceğini keşfetmesiyle başladı. Ona bu kapıyı, “her gün Anayasal olarak suç işliyorsun, gel senin suçlarından bir Anayasa yapalım” diyerek “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni icat eden Devlet Bahçeli açtı.
2017 Anayasa değişikliğinden bu yana bu ad altında reorganize edilmekte olan siyasal rejim esasen kendisinden önceki “vesayetçi parlamenter rejim” yapılarını tadil ederek, Anayasa’daki “hükümet” ibaresini “Cumhurbaşkanı” ile değiştirerek adım adım dönüşüyor, otokratik bir başkanlık işleyişini eski hukuksal ve kurumsal kalıplar içinden geçirerek icra ediyordu. Rejimin yargıya müdahaleleri sürecinde Adalet Bakanlığı kontrolündeki Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) aracılığıyla derece mahkemeleri, İstinaf ve Yargıtay rejimin vesayeti altına sokuldu. Rejim yargının tabanında elde ettiği bu gücü, dolaysız kontrolü altında bulunmayan yüksek yargı organlarıyla paylaşmak istemiyor. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu gibi, görevde uzun süreyle kalan üyelerinin belirlenmesinde TBMM veya Yüksek Yargı mutabakatı gereken kurumları fiilen baypas ederek yargı gücünü derece mahkemelerine doldurduğu partili hakimlere emanet ediyor.
Trajedinin başlangıcı
Olayın trajik boyutu doğrudan doğruya CHP’deki grupların birbirini siyaseten alt etme arayışının iktidar kontrolündeki derece mahkemelerini araya sokmasıyla, yani muhalefetin kendi güçsüzlüklerini iktidarın eline koz olarak vermesiyle başladı. CHP’nin parti içi demokrasiyi inşa çabaları yara alırken diktatörlüğe karşı direnç kapasitesi daraldı. Türkiye’nin en eski, iktidarda da muhalefette de en çok deneyimden geçmiş partisinin 50 yıl sonra kendisi için parlamaya başladığını düşündüğü yıldıza bakmak için yüzünü göğe çevirirken bir “bir turfa müneccim” gibi önündeki çukura düşüvermesi bir trajedi gerçekten. Bu trajik sonuçta aslan payının Kemal Kılıçdaroğlu’nda olduğuna ne şüphe. Kılıçdaroğlu, bu trajedinin son perdesinin 15 Eylül’de CHP’nin başında tahta çıkacağı alaturka bir Kral Lear öyküsü gibi bitebileceğini hayal ediyor besbelli. Ama, kendisi ve partisi için daha acıklı bir son daha yakın ihtimal gibi gözüküyor: Jül Sezar öyküsündeki Brutus’ün akıbeti …
Rejimin kalıcılaşması için çekilen kılıç
Ancak hakikatlere geri dönersek yalnızca CHP’yi ilgilendiren bir sonuçla karşı karşıya değiliz. Bu önceki Anayasa bakiyesi, hükümetten nispeten özerk organların alanını daraltmaya yönelik kıyasıya bir saldırı. Erdoğan–Bahçeli ittifakı, bu hamleyle muhalefeti fiilen işlevsizleştirerek rejimin kurumlar içinden tehdit edilemeyeceği bir şekilde kalıcılaşmasını güvenceye almak üzere kılıcını çekiyor. CHP’nin örgütsel ve yerel yönetim kapasitesinin kırılması, yalnızca bir partiler arası rekabetin değil, iktidarın kurumsal rakipsizliğini pekiştirme iddiasının ifadesi, sürekli darbe rejiminde yeni bir gün.
Öte yandan Kürt Sorunu’nda yeni bir çözüm momentine doğru ilerlenebileceğine dair beklentilerin PKK’nin silahlı mücadeleyi gündemden kaldırmasıyla yükseldiği bir dönemde rejim topluma daha önce Kürt hareketine uyguladığı kayyım atamaları, yargı eliyle siyaseti tanzim ve parti kapatma modelini şimdi bir milli model halinde ana muhalefete doğru genişletiyor. Bu, iktidarın Kürtler için “istisna rejimi” dediği şeyin ulusal ölçekte normal yönetim tekniği haline gelişi.
Rojava dayatmasıyla eş zamanlı
İç politika kapsamında ana muhalefete savaş açan rejim, öte yandan 2014 Kobani deneyimi yerli yerinde dururken, Rojava’daki kazanımlarını Şam’daki gericilere teslim etmeleri için Kuzey ve Doğu Suriye’ye harekât tehdidini yükseltmeye başlıyor. Suriye’deki Kürt taleplerinin uluslararası paydaşlar -ABD, Fransa, Rusya- arasında daha çok kabul gördüğü bir dönemde hem SDG’yi Şam’la müzakere masasında sıkıştırmak, hem de içeride milliyetçi seferberliği tahrik için hükümet adına konuşan herkes, ağzını “harekât” diyerek açıyor.
Bu koşullar altında üçüncü kutbun Kürt Sorununun çatışmasızlık koşullarında müzakeresi yönündeki çabalarını aşağı çekmeksizin “demokratik siyaset”i hem bir çözüm koşulu hem vazgeçilmez bir yaşamsal ihtiyaç olarak toplumsal ve politik mücadele sahnesinin merkezine doğru taşıması kaçınılmaz.
Öte yandan bu tavrın güçlendirilmesi, ana muhalefetin uğradığı bütün baskılara karşın Kürt Sorunu’nun çözümünü demokratik dönüşümün vazgeçilmez bir ihtiyacı olarak TBMM’deki Komisyon’da DEM Parti ve diğer özgürlükçü dinamiklerin yanında yer alarak sürdürebilmesi için de bir güvence olacaktır.
Nihayet, rejim sözcülerince uluorta telaffuz edilse de Kuzeydoğu Suriye’ye “sefer” konusu, değişen koşullar dolayısıyla Ankara’nın Şam’daki gericilerle kendi keyfine göre kararlaştırabileceği bir konu değil. Bunun önü uluslararası dinamiklerin tutumu, halklar arası dayanışma iç dinamiklerin ahenkli çalışmasıyla pekâlâ alınabilir. “Üçüncü kutbun” kendi bağımsız uluslararası siyasetini inşa ve bir an önce icraya girişmesi bu bakımdan yaşamsal. Ancak hepsinden önemlisi, rejimin diktatoryal ataklarına zamanında ve halkların direniş zeminlerini güçlendirerek yanıt vermek. Barışı boşuna istemiyoruz: Barış haklar ve özgürlükler uğruna açık mücadele için gerekli -açık ve kansız!

Вижте още

Hak sahipleri için en düşük emekli aylığı uygulaması (1)

Политика септември 5, 20251 Min Read

Jön Türkler ve CHP – Hüseyin Tolga Arslan

Политика септември 5, 20251 Min Read

Umudunu yıktırma

Политика септември 5, 20251 Min Read

‘Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru…’

Политика септември 5, 20251 Min Read

Demokrasiler neden çöküyor (2)

Политика септември 5, 20251 Min Read

Rize Valiliği, kafes balıkçılığına karşı direnen balıkçı köyü halkının eylemlerini “marjinal” olarak nitelendirdi

Политика септември 4, 20252 Mins Read

CHP’li Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler dahil 13 kişi hakkında tahliye kararı

Политика септември 4, 20252 Mins Read

Suriye, Yemen ve Bahçeli

Политика септември 4, 20259 Mins Read

Bayındır: Birlik mesajı çağrıdan öte perspektiftir

Политика септември 4, 202515 Mins Read

Muhalefet yol ayrımında

Политика септември 4, 20254 Mins Read
<div id="egn_validator_widget-2" class="widget widget_egn_validator_widget"><div class="widget-title block-head block-head-ac block-head block-head-ac block-head-f is-left has-style"><h5 class="heading">Валидиране на ЕГН</h5></div>
</div>
Още новини
Спорт

Kiğılı’nın Aziz Yıldırım’dan Ali Koç’un safına geçmesinin nedeni

септември 5, 2025
Спорт

Fenerbahçe’nin yeni hocası Fatih Terim hayranı çıktı!

септември 5, 2025
Спорт

Galatasaray’da transfer bitmedi ama bitti! İşte anlamı

септември 5, 2025
Спорт

Icardi’nin ‘Türk kası‘ başa dert oldu! İşte göbeğin sırrı

септември 5, 2025
Спорт

Trabzonspor’a ‘Hamburger Prens‘ önerisi

септември 5, 2025
Икономика

ABD Hazine Bakanı Bessent: Fed incelemeden geçmeli

септември 5, 2025
Икономика

Asensio, Fenerbahçe formasıyla ilk antrenmanına çıktı

септември 5, 2025
Новини

‘Muhafızlar, susturun şu kadını!’

септември 5, 2025
Новини

Avrupa Birliği’nden Google’a yaklaşık 3 milyar avro reklam cezası

септември 5, 2025
Права и общество

Donald Trump Savunma Bakanlığının adını neden „Savaş Bakanlığı“ olarak değiştiriyor?

септември 5, 2025
1 2 3 … 1 297 Next
Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
  • Начало
  • Анализи
  • Икономика
  • Новини
  • Политика
  • Спорт
  • Финанси
  • Още
    • Жени
    • Права и общество
    • Технологии
    • Лайфстайл
    • Общество
© 2025 ThemeSphere. Designed by ThemeSphere.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.