Paris School of Economics bünyesinde faaliyet gösteren Dünya Eşitsizlikleri Laboratuvarı’nın raporu dünyada giderek derinleşen ve süren eşitsizliği ortaya koydu. Eşitsizlik hem gelir hem de servette ürküten bir boyuta ulaştı. Küresel servetin dörtte üçü nüfusun yüzde 10’luk kesimin elinde. Gelirin yüzde 50’si ise yine bu yüzde 10’luk nüfusa ait.
Nüfusun diğer yüzde 50’si ise gelirin sadece yüzde 8, küresel servetin de yüzde 2’sine sahip. Nüfusun en zengin yüzde 0,001’lik kesimi, yani bir futbol stadyumunu doldurabilecek 56 bin multimilyoner ise rapora göre halihazırda dünyadaki varlıkların yüzde 6’sından fazlasını elinde tutuyor. 1990’lı yılların ortalarında bu rakam yüzde 4’tü.
ZENGİN DAHA ZENGİN
„21. Yüzyılda Kapital“ kitabının yazarı Thomas Piketty’nin de aralarında olduğu araştırmacılar, raporda „aşırı servet eşitsizliğinin hızla arttığına“ dikkat çekti. 1990’lı yıllardan bu yana milyarderlerin ve yüz milyonlarca dolarlık servete sahip kişilerin varlıklarının yıllık ortalama yüzde 8 arttığı, bunun da nüfusun yoksul yarısının varlıklarındaki artış hızının neredeyse iki katı olduğu belirtildi.
Raporda yer verilen önemli tespitlerin birkaçı şöyle sıralanıyor:
• GELİRİ EN AZ ARTAN ORTA GELİRLİ: 1980 yılından beri dünyanın en yoksul kesiminin yıllık geliri yüzde 1,8 artarken en zengin yüzde 10’luk kesiminin gelirinde yüzde 1,2 ila yüzde 3’lük bir artış gözlendi. Bu iki kesimin ortasında kalan yüzde 40’lık orta sınıfın gelirinde ise yüzde 1 ile en az artış kaydedilen grup oldu. Bu durum özellikle çalışma gelirindeki gerilemeyle açıklanıyor. 1980’de yüzde 61 olan bu gelir 2025’te yüzde 53’e düştü. Diğer yandan sermaye gelirleri yüzde 39’dan yüzde 47’ye yükseldi.
• ZENGİNLER DAHA AZ VERGİ ÖDÜYOR: Araştırmacılar en zenginlerin daha düşük gelir gruplarına kıyasla oransal olarak daha az vergi ödediğine dikkat çekti, asgari bir küresel servet vergisi uygulanmasını savundu.
• İKLİM KRİZİNİN SORUMLULARI DA ONLAR: Rapor, iklim krizi en zengin yüzde 10’luk kesim, özel sermayeyle bağlantılı küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 77’sinden sorumlu. Nüfusun daha yoksul yarısının payı ise yalnızca yüzde 3.
• KADINLAR HER YERDE AZ KAZANIYOR: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği devam ediyor. Kadınlar, erkeklerin saatlik ücretinin ortalama yüzde 61’ini kazanıyor. Ücretsiz ev içi emek de göz önüne alındığında bu oran yüzde 32’ye kadar düşüyor.
• SERVETLERİNE SERVET KATTILAR: Neredeyse her bölgede, en zengin %1’lik kesim tek başına, alt %90’lık kesimin toplamından daha fazla servete sahip.
• ZENGİNLER SAĞ SİYASETTE: Batı demokrasilerinde, gelir ve eğitim temelli siyasi ayrışmalar ortadan kalktı: Siyasi tercihler geleneksel sınıf temelli hizalanmalardan, yüksek eğitimli seçmenlerin artık sola eğilim gösterdiği, yüksek gelirli seçmenlerin ise sağa bağlı kaldığı „çok elitli“ parti sistemlerine doğru kaydı. Bu parçalanma, yeniden dağıtım için geniş koalisyonları zayıflattı.
• NESİLDEN NESİLE YOKSULLUK: Sahra Altı Afrika’da çocuk başına ortalama eğitim harcaması (satın alma gücü paritesi bazında) sadece 200 € iken, Avrupa’da 7 bin 400 € ve Kuzey Amerika ile Okyanusya’da 9 bin €. Bu, 1’e 40 oranında bir fark olup, kişi başına düşen GSYİH’deki farkın yaklaşık üç katıdır. Bu tür eşitsizlikler, nesiller boyunca yaşam şanslarını şekillendirerek, küresel servet hiyerarşilerini şiddetlendiren bir fırsat coğrafyasını pekiştiriyor.
En zengin ülkelerin bir sakini sadece bir günde, en yoksul ülkelerdekilerin aylık gelirinden fazla kazanıyor.
DAYANIŞMA YENİDEN İNŞA EDİLMELİ
Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı Eş Direktörü Rowaida Moshrif rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “2026 Dünya Eşitsizlik Raporu, eşitsizliğin kaçınılmaz olmadığını, tercihler, kurumlar ve güç tarafından şekillendirildiğini gösteriyor. Ekonomik, cinsiyet ve iklim eşitsizlikleriyle damgalanmış bir dünyada, bu bağlantıları anlamak için bir çerçeve sunuyor ve harekete geçme çağrısında bulunuyor: dayanışmayı yeniden inşa etmek, demokrasiye olan güveni yenilemek ve refahı toplumlar arasında daha adil bir şekilde paylaşmak.” Haber Merkezi
∗∗∗
TÜRKİYE’DE SON 10 YILDA GELİR EŞİTSİZLİĞİNDE BÜYÜK ARTIŞ
Raporda Türkiye’deki eşitsizliğin yine yüksek seviyede kalmaya devam ettiği yer aldı. En yüksek gelirli yüzde 10’u toplam gelirin %53’ünü alıyor. En düşük gelir elde edenlerin %50’si gelirin sadece %15’ini alıyor. Servette ise eşitsizlik daha vahim. En zengin %10’luk kesim toplam servetin %68’ine, en üst %1’lik kesim ise tek başına %35’ine sahip. Kişi başına ortalama gelir 22 bin 800 euro (satın alma gücü paritesi), ortalama servet ise 105.600 euro (satın alma gücü paritesi) seviyesinde. En yüksek gelir elde eden %10 ile en düşük gelir elde eden %50 arasındaki gelir farkı 2014 ile 2024 yılları arasında 32’den 35’e önemli ölçüde genişleyerek artan eşitsizlikleri gösterdi.

