“Tarihi başlangıcında gizlidir. Başlangıcını çözemeyenlerin tarih bilgisi, tüm felaketlerin nedeni olan cehaletin de temelidir.”
Bu hakikatten hareketle; geçmiş, an ve gelecek diyalektik bir bağ içerisindedir.
Alevi inanç diliyle dersek: “Ezel ve ebed anda ikrarlıdır.”
Alevi toplumu, bu tarihsel hakikatten feyz alarak hem sorunlarını çözebilir hem de demokratik toplum inşasına katkı sunabilir.
Tarih, yalnızca geçmişi değil, şimdiyi ve geleceğe doğru akan insanlaşma sürecini de kapsar. Dolayısıyla, “Demokratik Toplum inşasında Alevilerin katkısı ne olabilir?” sorusunun cevabı, Alevi zihin dünyasının ve tarihsel hakikatinin bilince çıkarılmasıyla mümkündür. Alevilik, yüzyıllardır bu coğrafyanın vicdanı olmuş; adalet ve rızalık ekseninde bir yaşam felsefesi üretmiştir. “Demokratik Toplum” perspektifi ise, devlet merkezli olmayan, ahlaki ve katılımcı bir toplumsallığın yeniden inşasını ifade eder.
Bu iki damar Alevi bilgelik mirası ile Demokratik Toplum paradigması arasında köprü kurmak, Anadolu-Mezopotamya uygarlığının kadim demokratik geleneğini yeniden diriltmek anlamına gelir. İnsan türünün toplumsal gelişimi, uzun bir dönem boyunca hakimiyet ilişkilerine değil, dayanışmaya dayanmıştır. İnsan, doğayı bağrında büyüdüğü bir ana olarak belleğine işlemiş; kendisini onun parçası olarak görmüştür.
Bu tarihsel hakikatten hareketle diyebiliriz ki: İnsanlığın doğal biçimi demokratik toplumdur.
İktidar- devlet biçimleri öncesi döneme bugün “demokratik toplum” diyoruz.
Alevi literatüründe ise bu toplumsal forma “Rıza Toplumu” Toplum, doğayla ve birbirleriyle uyum içinde geliştiğinde, doğal olarak demokratik bir yapıya sahip olur.
Bu, Aleviliğin özündeki “birlikte var olma” felsefesinin tarihsel izdüşümüdür.
Alevilikte birey, toplum ve doğa arasında simbiyotik bir ilişki vardır; özne-nesne ayrımı yoktur.Bütün kâinat Hakk’ın varlığının sembolüdür; bu nedenle “Cümle Can” kavramı kullanılır.
Bilgelik, Özgürlük ve Ahlak
Alevi inanç dünyasının da kendine özgü bir kavram sistemi vardır: Hak, Rıza, Cem, İkrar, İrfan, Kemale ermek, Gönül Bağı, Cümle Can, Ocak, Heq, Cıvat, Pir, Mürşit, Ana Kadın, Dar u Dîdar… Bu kavramlar yalnızca inancı değil, aynı zamanda ahlaki, toplumsal ve felsefi anlamları ifade eder. Dolayısıyla demokratik toplumun kavramlarıyla Alevi zihniyeti arasında doğal bir paralellik vardır. Bu nedenle, demokratik toplum inşasında kullanılacak her kavram, Alevi inanç dünyasının tarihsel hakikatiyle ahlaki-politik bağ içinde yeniden düşünülmelidir.
Demokratik Toplumun tanımı
Demokratik toplum, ahlaki-politik toplumun çağdaş formudur; yani komünal toplumdur. Toplumsal farklılıkların ikrarlık ve rızalık temelinde bir arada yaşadığı toplum biçimidir.
“Her toplumsal grup, etnik, kültür veya vatandaşlık kalıplarına mahkûm edilmeden; kendi kimliği ve kültürü etrafında özgürce var olabilir.Farklılıklar çatışmadan, birbirini zenginleştirerek bir arada yaşar.”
Bu tanım doğanın çeşitliliğiyle birebir örtüşür.Doğada tekçilik yoktur; uyum içinde milyonlarca kombinasyon vardır. Alevilikte bu anlayış “72 millete bir nazarla bakmak” şeklinde dile gelir. Yani demokratik toplum, Alevi literatüründeki Rıza Şehri’nin çağdaş biçimidir. Aleviler, demokratik ulus perspektifine katkı sunmak istiyorlarsa, tekçi anlayışlara karşı komün gücünü esas almalıdırlar.
Çünkü Rıza toplumu, Kırklar Meclisi ve demokratik toplum meclisi aynı hakikatin farklı tezahürleridir.
Alevilikle Demokratik Toplumun buluşması
Alevi zihniyetinde farklılıklar içinde birliğe ulaşmak hem ahlaki hem politik bir erektir.
“Rıza toplumu” dediğimiz şey, farklılıkların rızalıkla bir arada var olduğu toplum modelidir.Bu yönüyle Demokratik Toplum, Rıza Toplumu’nun günümüz dünyasındaki karşılığıdır. Aleviler tarih boyunca komünal, paylaşımcı, özyönetimci topluluklar olarak yaşamışlardır. Bu deneyim, demokratik toplumun “yerel meclisler, komünler, öz örgütlenme” anlayışıyla birebir örtüşür.
Alevilikteki İrfan, Kemalet, Gönül Bağı, Cümle Can, Ocak kavramları demokratik toplumun etik değerleriyle doğrudan ilişkilidir. Kamilleşen, irfan sahibi her “can”, demokratik insanın özünü temsil eder.
Ocak Sistemi: Alevilik Hafızası ve Komün Geleneği
Ocak sistemi, toplumun doğuşuna, temel bilincine ve inanç kavramlarının gelişimine dayalı bir örgütlenme biçimidir. Sağlıklı bir toplumun dayanağı, doğal çevreye ve kadın gücüne yaslanır. Bu yönüyle her Alevi ocağı, kendi tarihsel hafızasını ve komünal değerlerini güncellediğinde, demokratik toplum inşasına güçlü katkı sunar.
Ocak sisteminde hiyerarşi yoktur; dikey değil, dairesel bir örgütlenme modeli esastır.
Otorite toplumsal faydaya dayalıdır. Bu nedenle Ocak sistemi, demokrasinin prototipi olarak görülebilir. Kadın pirlerin, ana ocaklarının ve “Mürşid-i Kâmil” figürlerinin varlığı, kadın özgürlükçü paradigmayla doğrudan örtüşür. Çünkü Alevilikte “Kadın Hak kapısıdır, varlığın nedenidir.”
Cumhuriyet modernitesinin tekçi ulus-devlet anlayışı, Rıza toplumunun komünal değerlerini yok etmiştir.Alevilerin demokratik topluma katkı sunabilmesi için bu zihniyetle hesaplaşması ve komünal direnişçi Aleviliği esas alması gerekir.
Ahlak, Bilgelik ve Politik Eylem
Demokratik toplumun özünü ahlaki-politik toplum anlayışı oluşturur.
Ahlak burada bireysel değil, toplumsal bir bilgelik biçimidir.
Alevilikte bu, “kemalete ermek”, “üryanlaşmak”, “irfanlaşmak” ve “gönül birliği” olarak ifade edilir.Bir can kemale erdikçe, bilgeleştikçe, üryanlaştıkça topluma katkısı artar.
Bu nedenle diyebiliriz ki: “Demokratik topluma yarar veren her can, yarı yarıya ahlaktır.” Demokratik toplum; iyilik, doğruluk, güzellik ve özgürlükle ilişkiliyken, Rıza toplumu; irfan, kemalet ve gönül bağıyla ilişkilidir.
Alevi inancında 72 milletin bir araya gelerek 73’üncü milleti oluşturduğu söylemi vardır. 73 milletin oluşturduğu topluma demokratik toplum (Rıza toplumu) diyebiliriz.
"Историята е скрита в своето начало. Познаването на историята от онези, които не могат да разгадаят началото, е в основата на невежеството, което е причина за всички бедствия."
Въз основа на тази истина; миналото, настоящето и...