Rojin Kabaiş’in ölümünün ‘münferit’ bir olay olmadığını ifade eden Bahçelievler Emek ve Demokrasi Platformu, cezasızlık politikasının kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini ‘meşrulaştırdığını’ vurguladı
Bahçelievler Emek ve Demokrasi Platformu, Wan’da şüpheli şekilde yaşamını yitiren Rojin Kabaiş için İstanbul Bahçelievler ilçesindeki Şirinevler meydanında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamayı kitle adına platform üyesi Semra Demir okudu. Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili ilk günden itibaren “intihar” algısı oluşturulmaya çalışıldığını vurgulayan Semra Demir, etkin soruşturma yürütülmediğini ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından verilen araştırma önergesinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini vurguladı.
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporları doğrultusunda Rojin Kabaiş’in cinsel saldırıya uğradığı ihtimalini güçlendiğini belirten Semra Demir, yetkililere şu soruları yöneltti:
” Hiçbir emare yokken Rojin’in babasına kızının ölümünün intihar olduğunu söyleyen vali ve emniyet müdürü, delilleri toplamayan kolluk görevlileri, kamera kayıtları yok diyen savcı ve bir yıldır elinde bulunan en önemli delilleri gizleyen ATK kimi ya da kimleri koruyor?
ATK, daha ilk incelemesinde ulaştığı darp ve DNA bulgularına rağmen, soruşturmanın bir yıldır sürüncemede kalmasına neden olan tutumunun hesabını vermeyecek mi?
Rojin’in ailesine yönelik tehdit mesajları bilinmesine rağmen neden hala ısrarla “suda boğulma’ diye geçiştirilerek olayın üstü ötülmeye çalışılmaktadır?
Mahkeme Rojin’e ne olduğunu soran öğrencilerin sosyal medya paylaşımlarına neden erişim engeli getirmiştir? Neden delilleri gizleyenler değil de adalet arayanlar cezalandırılıyor?”
‘Rojin Kabaiş’in ölümü münferit bir olay değil’
“Rojin’e ne oldu?” diye sormaya devam edeceklerini çünkü Rojin Kabaiş’in ölümünün münferit bir olay olmadığının altını çizen Semra Demir, cezasızlık politikasının kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini “meşrulaştırdığını” kaydetti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne de değinen Semra Demir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mirabel kardeşlerin 25 Kasım’ı bir mücadele gününe çeviren mirasları, dünyanın dört bir tarafındaki kadınlar tarafından yaşatılıyor. Türkiye’de de kadınlar medeni haklarının gasp edilmesine, ‘aile yılı’ adı altında uygulanan politikalarla emeğinin daha da ucuzlatılmasına, cinsiyetçi saldırganlığı daha da kışkırtacak olan 11. Yargı Paketine, bütçenin şiddeti önlemek gibi en temel ihtiyaçlar yerine sermayeye ve onun savaşına aktarılmasına karşı mücadele ediyor. Üniversitelerde, işyerlerinde, mahallelerde bir araya gelmelerinin önüne çıkarılan engellerle savaşıyor.”
“Rojin için adalet talebimiz aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı Kanun’un hayata geçirilmesi talebidir” diyen Semra Demir, 6284 sayılı kanunun uygulanmasını talep etti. Kocaeli Dilovası ilçesindeki 2’si çocuk 4’ü kadın olmak üzere 6 kişinin yaşamını yitirdiği yangına da değinen Semra Demir, sorumluların yargılanması gerektiğini söyledi. Semra Demir, “Haklarımızın, emeğimizin ve hayatlarımızın tek güvencesi birliğimiz ve mücadelemizdir. Saray rejiminin açlığı, yoksulluğu ve şiddeti daha da büyüten politikalarına karşı ekmek, barış, özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle tüm işçi ve emekçileri mücadelede birleşmeye çağırıyoruz’ diye konuştu.
Kaynak: MA

