Студентите от университета Galatasaray подкрепят работниците от Nakliyat-İş
McDonald’s’ın küresel lojistik hizmet sağlayıcısı olan Alman menşeli Havi Lojistik’in Türkiye’deki işçilerin sendikal haklarını tanımamak için yürüttüğü hukukî manevralara karşı mücadele sürüyor.
Nakliyat-İş’in öncülüğünde süren direnişler kapsamında bugün Beşiktaş McDonald’s önünde düzenlenen açıklamaya Galatasaray Üniversitesi öğrencileri de katıldı.
Öğrencilerden yapılan açıklamada, 'İşçi gençlik el ele' sloganları atıldı.
Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bizler, bu ülkenin üniversite öğrencileri olarak, bugün burada yalnızca Nakliyat-İş Sendikası'nın yürüttüğü onurlu direnişi selamlamak için değil, aynı zamanda kendi geleceğimize sahip çıkmak, bu düzenin tüm ezilenlere dayattığı sömürü ve baskıya karşı itiraz etmek için bulunuyoruz.
Bugün Türkiye’de yaşanan kriz, yalnızca ekonomik göstergelerle sınırlı bir çöküş değil, aynı zamanda siyasal alanda derinleşen bir otoriterleşmenin, toplumsal yaşamda giderek kalıcılaşan eşitsizliklerin ve kamusal alanı tamamen kontrol altına almaya çalışan bir iktidar pratiğinin sonucudur. Bu çok boyutlu kriz ortamında, üniversite öğrencilerinden fabrika işçilerine, kadınlardan emeklilere kadar geniş toplum kesimleri aynı baskı politikalarının, aynı güvencesizliğin ve aynı gelecek kaygısının hedefi haline gelmiştir. Bu ülkede hakkını aramak suç, ses çıkarmak çapulculuk, örgütlenmek ‘’suçluluk sebebi’’ sayılıyor. Çünkü işçilerin, öğrencilerin haklı mücadelesi, bu çürümüş düzenin korkulu rüyası. Çünkü grevdeki her işçi, boykottaki her öğrenci sömürü düzenine karşı bir direniştir!
SES ÇIKARAN HERKES HEDEFTE
Bizler bu krizin faturasını ödeyen ve bu sistemin içerisinde doğan gençleriz; barınamayan, beslenemeyen, ulaşım masrafını karşılayamayan, nitelikli eğitime erişemeyen, mezun olduğunda ise işsizlikle ya da güvencesizlikle karşılaşan bir kuşağız. Geleceğimizin gasp edilmesine karşı ses çıkardığımızda ise polis ablukasıyla, disiplin cezalarıyla, soruşturmalarla susturulmak isteniyoruz. Biliyoruz ki bu sistem, yalnızca öğrenciyi, işçiyi, kadını değil; haksızlığa karşı sesini çıkaran herkesi hedef almaktadır.
Bugün grev alanlarında sadece daha iyi ücret değil, insan onuruna yakışır bir yaşam için mücadele ediliyor. Bu mücadele; sendikasızlaştırmaya, taşerona, güvencesizliğe, geleceksizliğe karşı bir isyandır. İşte tam da bu nedenle, meydanlarda sadece öğrenciler veya işçiler olarak değil sistemin yarattığı tüm mağdurlar olarak bulunmalı ve baskıcı rejime ses yükseltmeliyiz. Bu ülkede her gün; okulda olması gereken çocuklar atölyede öldürülüyor, kadınlar sistematik olarak şiddete maruz kalıyor, öğrenciler KYK borçlarıyla, barınma kriziyle boğuşuyor. Bu baskıcı düzen, sesini çıkaran ve hakkını arayan insanı biber gazıyla, plastik mermiyle, gözaltılar ve haksız tutuklamalarla yıldırmaya çalışıyor. Biz, bu baskıcı rejimi ve bu düzeni kabul etmiyoruz. Artık biliyoruz ki, işçi ve öğrenci birleştiğinde bu çark dönmeyecek!
ÜRETEN BİZİZ
İşçinin, emekçinin, öğrencinin sömürüldüğü bu düzen değişmek zorundadır! Biz inanıyoruz ki, bu ülkede işler ancak hayat durduğunda değişir. Artık sabretmenin, göz yummanın, susmanın değil; sesini çıkarmanın, direnmenin ve genel grevin zamanıdır. Çünkü yalnızca üretimi durdurduğumuzda bu düzenin efendileri gerçekten korkar. Üreten biziz, durduran da biz olacağız.
1 MAYIS BU MÜCADELENİN BİR PARÇASIDIR
Biz bu ülkenin geleceği olarak biliyoruz ki haklarımızı ancak sesimizi sokaklardan meydanlara birleştirerek ve yükselterek kazanabiliriz. Tam da bu yüzden, 1 Mayıs’ı mücadelemizin bir parçası olarak görüyor ve geleceğe yönelik kolektif bir irade olarak sahipleniyoruz. 1 Mayıs sadece işçinin bayramı değil, öğrencinin, kadının, göçmenin, işsiz bırakılanın ve bütün ezilenlerin ortak direnişinin bir sembolüdür. Bu sebeple, herkesi, bu ülkenin tüm paydaşlarını 1 Mayıs'ta haklarımızı savunmak ve daha adil bir gelecek için sokaklara çıkmaya çağırıyoruz! 1 Mayıs'ta haklarımızı gasp ettirenlere karşı sesimizi yükseltmek için sokağa çıkıyoruz! Grev, direniş, kazanım! Direnişin hafızası olan Taksim’in ise işçilere kapatılması, yalnızca bir meydanın değil aynı zamanda rejimin, direnişin belleğine bir baskı girişimidir. Taksim’in geçmiş mücadelesini unutmadık, bugün de haklarımız için direniyoruz! Taksim, direnişin belleği olmaya devam edecek!
Nakliyat-İş’in direnişi yalnız değildir! Bu mücadele yalnızca bir sendika meselesi değil, Türkiye’nin geleceğini kurtarmak isteyen emekçilerin mücadelesidir. Biz öğrenciler olarak bu mücadeleyi sadece desteklemiyoruz: Kendimizi bu mücadelenin bir parçası sayıyoruz! Genel grev, genel direniş için işçi-öğrenci omuz omuza mücadele verecek! Birlikte daha güçlü olacağız! İşçi gençlik el ele genel greve!”