Среща на киното и вкуса

Deniz Burak BAYRAK  Türkiye, gastronomi kültürüyle çok zengin bir bölgede yer alıyor. Ege’nin tarihi dokusu, doğası, yemek kültürü ve yerel zenginlikleri ile dikkat çeken yerlerinden biri ise Urla. Bu kültürel derinlik, 23-25 Mayıs tarihleri arasında lezzeti ve sinemayı bir araya getirecek olan Urla Uluslararası Gastronomi Film Festivali ile görünürleşiyor. ‘Sofradan Beyaz Perdeye’ temasıyla iki anlatım biçimini kesiştiren festivalin direktörü Gülper Ergün’le konuştuk.   EMEK VE KÜLTÜR BAĞLAMI Festival ile duyulara hitap eden bir deneyim alanı yaratmak istediklerini söyleyen Ergün, “İyi bir yemek, tıpkı etkileyici bir film gibidir. Duygularımızı harekete geçirir, bize geçmişimizi hatırlatır, hayal kurdurur. Bir yemeğin hazırlanışı ile bir filmin prodüksiyon süreci arasında çok güçlü paralellikler var. Bir yönetmen nasıl ki bir sahneyi doğru ışıkla, doğru tonda ve duyguda kurmak istiyorsa bir şef de tabağını aynı hassasiyetle oluşturuyor. Her iki sanat dalı da detaylarla güzelleşiyor ve nihayetinde izleyici ya da misafirle buluşuyor. Biz de bu iki anlatım biçimini bir araya getirerek, izleyicilere hem göze ve damağa hem de kalbe hitap eden bir festival sunmak istedik” diyor.   Bu yıl festivalde iki uzun metraj ve bir orta metraj film yer alıyor. Bu dağılımda iki film Türkiye’den, bir film ise yabancı bir yönetmene ait. Ergün ayrıca neredeyse tamamının yerli üretim olduğu, aralarında akademisyenlerin, öğrencilerin ve bağımsız sinemacıların işleri de olan yirmiden fazla bağımsız kısa gastronomi belgeselini içeren bir seçkinin de olduğunu ekliyor. Bunun yanında Uluslararası Gastronomi, Sanat ve Turizm Enstitüsü ile iş birliği kapsamında, Enstitü bünyesindeki on bir festivalin içinden seçilen, ‘Yemek Filmleri Menüsü’nün geçen yılki ilk üç filmine de programda yer verilmiş. Ergün, “Türkiye’den bu yapının iş birliği kurduğu ilk festival olmak bizim için ayrı bir gurur” diyor.   Peki filmler izleyenlere gastronomi ve sinemaya ilişkin bilinenlerin ötesinde perspektifler kazandıracak nitelikte mi? Ergün’ün yanıtı, “En büyük amaçlarımızdan biri, izleyicinin hem sinemaya hem gastronomiye dair bakışını derinleştirmek. Seçtiğimiz filmler yalnızca yemekleri değil; onların ardındaki hikâyeleri, üretim süreçlerini, emeği ve kültürel bağlamı da anlatıyor” oluyor.    SOFRADAN SİNEMAYA Festivalin en heyecan verici yanlarından biri de Ege’nin zengin mutfak kültürünün deneyimlenebileceği etkinliklerin de olması. Festival boyunca müzik dinletileri, söyleşiler, ustalık sınıfları ve atölyeler de olacak. Böylece yurttaşlar festivalin aktif birer parçası olacaklar. Etkinlikler ana merkez Urladam başta olmak üzere Köstem Zeytinyağı Müzesi ve Perdix’te gerçekleştirilecek.  ***  HEDEFİMİZ TOPRAĞA SAYGI Ergün, sürdürülebilirliğin festivalin temel değerlerinden biri olduğunun altını çiziyor. Gösterilecek belgesel ve filmlerin; tarım pratiklerinden gıda israfına, yerel üretimden mevsimselliğe kadar pek çok konuyu izleyiciyle buluşturacağını belirtip  ekliyor: “Amacımız, festivalden ayrılan herkesin yalnızca iyi bir film ya da güzel bir yemek deneyimi ile değil, sürdürülebilir yaşam üzerine de düşünerek ayrılması. Küçük adımların büyük etkiler yaratabileceğine inanıyoruz.” 

Още от Политика

Виж всички