Работните места и работниците не могат да бъдат пренебрегвани

Depremin ardından Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) okulları ve üniversiteleri iki gün tatil ederken, binlerce emekçi riskli koşullarda çalışmaya devam etti. Deprem sonrası artçılar sürerken çalışma yaşamının güvenliği de endişe yaratıyor. Özellikle inşaat, tersane ve benzeri yüksek riskli iş kollarında faaliyetlerin sürmesi, işçi sağlığı açısından ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. ÜRETİME ARA VERİLMELİ Sosyal politikacı Doç. Dr. Denizcan Kutlu, depremin yalnızca binaları değil, işyerleri ve işçileri de etkileyen bir olay olduğunu hatırlattı. “Tıpkı işçi sağlığı biliminde olduğu gibi, depremin bilimsel incelemesi de tehlike ve risklerin azaltılması için hazırlık çalışmalarını içerir” diyen Kutlu, üretimin risk değerlendirmesi yapıp önlem almadan olduğu gibi devam ettirilmesinin geri dönülmez işçi sağlığı sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekti. Kutlu, “Depremi yaşamış işçiler, o anın verdiği korkunun etkisiyle artçı depremlerde panikle hareket edebilir. Çalışma ortamı depremin etkisiyle zarar görmüş, gözle görülen ve görülşmeyen yeni tehlikeler açığa çıkmış olabilir. Bu tehliklerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması, çalışanların psikolojik sağlıklarının düzeltilmesi için depremin etkilediği ya da etkileyebileceği bölgelerdeki işyerlerinde üretime ara verilmesi isabetli bir karar olacaktır. Bu tür depremlerde sadece okulları tatil etmek yeterli olmayacaktır” dedi. KAÇINMA HAKKI İşçilerin çalıştıkları, sendikalarınsa örgütlü oldukları işyerlerine acilen deprem gözlüğüyle bakması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Kutlu, bu tür ortamlarda var olan “ciddi ve yakın tehlikelerin” varlığının İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında işçilere çalışmaktan kaçınma hakkı tanıdığını hatırlattı.

Още от Политика

Виж всички