Процентът на цезаровите сечения няма да намалее със забрана

Sağlık Bakanlığı, “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” programı kapsamında Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’i güncelleyerek yeni düzenlemeler getirdi. Buna göre ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezlerinde doğum ünitesine müsaade edilmeyecek. Ameliyathanesi olmayan yerlerde sezaryen yapılmasının doğru olmadığına katıldıklarını ancak sezaryen oranlarını düşürmek için bu adımın yetersiz olduğunu söyleyen kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, “Sezaryen oranlarının artmasında neoliberal politikalar, ebelerin aktif olarak doğumda yer almaması, malpraktis gibi faktörler etkili. Yasaklar getirerek sezaryen oranını düşüremeyiz. Sorunun köküne inilmedikçe bu adımlar sezaryen oranını düşürmez.” dedi. Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanan yeni yönetmelikle tıp merkezleri, poliklinikler, muayenehaneler ve tüm özel sağlık kuruluşlarındaki sağlık hizmetlerine ilişkin yeni düzenlemeler getirildi. Tıp merkezinde planlı sezaryen yapılamayacak. Ayrıca ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmeyecek. Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gülnihal Bülbül, ameliyathanesi olmayan bir yerde sezaryen doğumun yapılmasının kabul gören bir durum olmadığını belirterek ‘‘Ameliyathanesi izni olmayan yerde sezaryen yapılması zaten doğru değildi. Fakat buna göz yumuluyordu’’ dedi. İPİN UCU KAÇTI Sezaryenin ülkemizde çok arttığını ve artmaya devam ettiğine dikkat çeken Doktor Gülnihal, bu tür yasaklarla hiçbir yere varılamayacağını anlattı. Sezaryen oranlarının artmasının dört ayağı olduğunu söyleyen Gülnihal, şöyle devam etti: ‘‘Birincisi sağlığın özelleştirilmesi, yani ticarileşmesi. Sağlığın özelleştirilmesi ve doğumların özel hastaneler taşınması en önemli nedenler arasında. Çünkü sağlık satılan bir şey haline geldiğinde müşteri (!) memnuniyeti ön plana çıkıyor. Hasta "sezaryen istiyorum" dediğinde doktorun "hayır" diyebilme şansı olmuyor. Hollanda’da, Almanya’da, İngiltere’de neden sezaryen oranları düşük diye bakarsanız, sağlık ulaşılabilir, herkese eşit, parasız ve planlı sağlık örgütlenmesi var. Bizde artık ipin ucu çok kaçmış durumda. İkinci faktör ise ebeler. Ebelerin rolü ortadan kaldırıldı. Ebeler doğumda aktif rol almadıkça kesinlikle bu iş çözülmez. Çünkü vajinal bir doğum için ebelere ihtiyacımız var. Ebelerin aldığı eğitim bu yönde. Doktorların aldığı eğitimse medikal yönde. Yani bir sağlık sorunu ortaya çıktığı zaman müdahale etme yolunda aldığı eğitim nedeniyle daha medikal alanda kalıyor. Ebeler kadınlara destek oluyor, yardım ediyor. Almanya’da ebeler doğurtuyor. Vajinal doğum oranları yüksek ülkelere bakın. Bu ülkelerde ebeler çok aktif. Ebelerin aktif çalıştığı, sorumluluk alarak doğumu üstlendiği ülkelerde kadınlar da aslında güçlü. Kadın hareketleri, kadın hakları daha yerine oturmuş ülkeler. Örneğin Kuzey Avrupa ülkeleri... Üçüncü ayağı da şu: Kadınlar ve aileler doğumdan korkuyor. İstiyorlar ki ‘doğum çabuk, ağrısız ve garanti olsun!’ Böyle olunca doğumun planlanması söz konusu oluyor. Ama vajinal bir doğum planlanamaz. Planlanırsa sezaryen olur. Doğumun planlanması sezaryen oranını artırıyor. Dördüncü olarak da malpraktis. Bu durumda olabilecek komplikasyonları malpraktismiş gibi ortaya koyan birtakım yargı süreçleri var. Doktorlar bundan çok ürktü, tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu dört ayak sezaryen oranını artırıyor. Şimdi bir takım yasaklar getirseniz ne olacak, getirmeseniz ne olacak? Yani problemin gerçek nedenine, kök nedenlere yönelik birtakım düzenlemeleri yapmadıkça istediğiniz şeyi yasaklayın, çözüm olmaz. Biz gerçekten anne ve bebek ölümlerini de azaltmak, kadınların rahat, kolay bir doğum yapmasını istiyorsak, kadınları bu süreçte desteklememiz gerekiyor. Hem mekansal, hem moral, hem kişisel destek anlamında, doğum destekçileri, ebeler, kadınlarla birebir çalışmalı. Malpraktis yasası çıkarılmalı. Bakanlığın önce doktorlara “Siz normal doğurtamıyorsunuz, sizi eğitime göndereceğim” dediğini, ardından geçen yıl sosyal medya hesabından normal doğumun doğru olduğunu belirten “Annecim Başardık” başlıklı bir kamu spotu yayımladığını anımsatan Gülnihal, “Bakanlığa göre ya anne suçlu sezaryen istediği için ya doktor suçlu sezaryen yaptığı için. Sistemin hiçbir suçu yok. Sistemi sorgulama yok. Bakanlık suçlu arıyor” diye tepki gösterdi. Dr. Gülnihal BÜLBÜLKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ∗∗∗ YÜRÜTÜLEN YOL YANLIŞ İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu da şunları kaydetti: “Asıl olan kadının karar vermesi ama bizim ülkemizde sezaryen oranı çok yüksek. Dünyanın ikinci ülkesi gibiyiz; yüzde 60’larda. Bu da bırakalım böyle kalsın denecek bir şey değil ama bakanlığın yürüttüğü yol yanlış. Sezaryen gerektiğinde hayat kurtarır.”

Още от Политика

Виж всички