Протестите "Гези" продължават вече трета година: Писмо от Çiğdem Mater до BirGün

Gezi Parkı Direnişi’nden yıllar sonra açılan davaların ardından birçok kişiye haksız ve hukuksuz şekilde cezalar yağdırıldı. Gezi tutukluları Tayfun Kahraman, Milletvekili Can Atalay, Mine Özerden ve Çiğdem Mater, hukuksuz bir şekilde tutuldukları cezaevindeki üçüncü yıllarını doldurdu. Gezi Direnişi’nin ardından açılan davalar sonucu “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmek” iddiasıyla Atalay, Kahraman, Özerden ve Mater hakkında 18’er yıl hapis cezası verildi. 2017’de tutuklanan hak savunucusu Osman Kavala’nın tutukluluk süresi ise 8’inci yılını doldurmak üzere.  TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Gezi Direnişi'nin 3. yılında hukuksuz bir biçimde tutuklu bulunanlar nedeniyle basın açıklaması yaptı. Basın toplantısında Gezi Parkı direnişine ilişkin açılan soruşturma kapsamında cezaevine gönderilen Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Can Atalay'ın mektupları okundu. Kurul tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Öncelikle Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında meydana gelen, İstanbul ve çevre illerde hissedilen depremden etkilenen tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Deprem nedeniyle ülkemizde yaşanan acıların tekrarlanmaması için, afet risklerine karşı etkin bir mevzuat altyapısı, güçlü kurumsal yapılanma, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomik model, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaset ve afet farkındalığı yüksek bir toplum yaratılması zorunluluktur. Birçok kez ifade ettik, siyasal iktidara yeniden sesleniyoruz: Rant uğruna İstanbul’u ve istanbulluları feda etmeyin! Rant projeleri ve özellikle Kanal İstanbul için harcanmak istenen bütçe İstanbul ve çevresinin deprem kayıp risklerini azaltmak için kullanılmalıdır. Büyük can ve mal kayıplarına neden olacak deprem risklerinin azaltılması için bekleyen İstanbul’un önceliği Kanal değil, depremdir! Aynı zamanda İstanbul’un depreme karşı mücadelesinde önemli görevleri bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, sevgili arkadaşımız Tayfun Kahraman’ın ve İBB yöneticilerinin maalesef tutuklu olduğu bir dönemde depremi yaşadık. Bugün de mesleki ve teknik bilgilerini halkın yararına kullanarak, İstanbul’un en önemli kamusal alanlarından ve deprem toplanma alanı olan Gezi Parkı’na sahip çıktıkları için tutuklu olan arkadaşlarımız için bir aradayız. Bugün 25 Nisan 2025… Ülkemizin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi hakkında iktidar güdümündeki mahkeme tarafından verilen o utanç vesikası kararın üzerinden tam üç yıl geçti. Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay ve arkadaşlarımız Çiğdem Mater, Mine Özerden 3 yıldır, Osman Kavala ise 8 yıldır cezaevinde tutuluyor. Gezi davası, uydurma delillerle, kurgulanmış bir iddianameyle yürütülen yargı süreciyle, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir. Siyasi iktidar hukuku, adaleti sağlamanın, haksızlıkları gidermenin bir aracı olarak değil, toplumsal muhalefeti cezalandırmanın bir aracı olarak kullanmaktır. Siyasi iktidar hukuku, kendi gelecek planı önündeki engelleri ortadan kaldırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır. "ARKADAŞLARIMIZIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Dostlarımız, yol arkadaşlarımız suç işledikleri için değil, halkın çıkarlarını savundukları için, Taksim Meydanı’na ve Gezi Parkı’na sahip çıktıkları için, iktidarın rant projelerine karşı çıktıkları için, mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirdikleri için cezaevindeler. TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Bu kapsamda, milyonlarca yurttaşın, toplumun ortak değeri olan Gezi Parkı betonlaşmasın diye, İstanbul kentinin merkezindeki en önemli deprem toplanma alanı yapılaşmaya açılmasın diye yürüttüğü mücadelenin sözcüsü olmak suç değildir. Ancak herkes bilmelidir ki; Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası’nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır. Hangi ceza verilirse verilsin, ne yaparlarsa yapsınlar bizler, arkadaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Eşitlikten, adaletten, insanca bir yaşamdan yana olmaya devam edeceğiz. Derelerimizden, ormanlarımızdan, kıyılarımızdan olmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki Gezi Direnişi aynı zamanda gelecek mücadelemizdir. Gezi, bu ülkenin yarınlarına sahip çıkan, hakları ve geleceği için mücadele eden, AKP’nin her tarafımızı saran gerici politikalarına itiraz eden milyonların sesidir. Bu sesi ne hapsedebilirsiniz ne durdurabilirsiniz! "ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz. Bizler, bu umudun bastırılması, yok edilmesi için nasıl haktan, hukuktan koparak pervasızlaştıklarının farkındayız. Gezi’nin, iktidar tarafından nasıl bir korku kaynağı olarak hala canlılığını, güncelliğini koruduğunu görüyoruz. Siyasi iktidar için adeta bir kabus haline gelen Gezi Direnişi bugün kadınların yaşam mücadelesinde, gençlerin liselerden ve kampüslerden yükselttiği gelecek mücadelesinde, işçilerin, emekçilerin alın teri mücadelesinde, milyonlarca yurttaşımızın hak, hukuk, adalet talebinden hala varlığını sürdürüyor. Tam da bu sebeple bizler, Gezi’yi, Gezi Davası’nda tutsak edilen arkadaşlarımızı savunmaya; onlarla dayanışmaya ve ülkemizin geleceğini savunmaya devam edeceğiz. "KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ" TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur. İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin , demokratik kamuoyu ve yasalar önündeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez. TMMOB, arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerini söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelesini sürdürecektir. Gezi Direnişinin ve sokakları dolduran milyonlarca yurttaşımızın inatla söylediği gibi; Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" GEZİ TUTUKLULARININ MESAJLARI OKUNDU  TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu'nun basın toplantısında Gezi tutuklularının mesajları okundu. MİNE ÖZERDEN "Rehineliğimizin 3’üncü yılı geride kalırken merak edenler için… Kendi adıma dışarıdaki gibi içeride de akıl-ruh-beden sağlığımı dengede ve bir arada tutmaya, kolektif bilincin oluşmasına destek için sakin ve kararlı bir iradeyle, gerekenleri yapmaya devam ediyorum. Elbette zamanı gelecek, iklim değişecek… Olan bitenleri, duyguları, düşünceleri, durumları, kimseleri kırıp dökmeden, sahici-samimi-sade bir belgesel tadında paylaşacağız. Şimdi ise, Çifte standartlara, çıkarcılıklara, belirsizliğe, kutuplaşmaya ve gündemin hızına kurban edilen temel haklarımızı, ortak değerlerimizi hatırlama konuşma, idrak etme zamanı… Asgari müştereklerde birbirimize güvenebilecek dili ve zihniyeti inşa edebilmemiz için özenli, dikkatli, anlama odaklı ve saygılı olabilmek çok değerli diye düşünüyorum naçizane. Hepimize kolay gelsin dileğiyle." CAN ATALAY “Biz içeri düştüğümüzden beri, güneşin etrafında tam üç kere döndü dünya.”  Bu üç yılda; Dayanaksız ve uydurma suçlamalarla, delilsiz “yargılamalarla” ve gerekçesiz “kararlarla” Bakırköy ve Silivri Cezaevleri’nde tutulan bizler, Anayasal düzene ve hukuk devletine dönmeyi umut eder ve bunun için mücadele ederken, içine gömülmemiz istenilen karanlığın daha da derinleştirildiğine, anayasal düzenin, Meclis’in ve bir bütün olarak yurttaşların seçme hakkının fiilen askıya alındığına tanık olduk. Daha ilk gün söylemiştik: “Türkiye bu kuralsızlık ve hukuksuzluk deli gömleğine sığmayacak. Bunu hep birlikte göreceğiz.“ Ve gördük. Bir grup genç, İstanbul Üniversitesi’nin önünde kurulan barikatın eşiğinde yırttı o “deli gömleğini” ve milyonlar sel olup aktı meydanlara. “Biz içeri düştüğümüzden beri, güneşin etrafında tam üç kere döndü dünya. Fakat gün ışıdı her şeye rağmen, biz içeri düştüğümüzden beri Ve karanlığın kenarından onlar, Ağır ellerini toprağa basıp doğruldular yarı yarıya…” TAYFUN KAHRAMAN"BirGün’e Silivri Zindanı’nda ailemden, sevdiklerimden, öğrenci ve meslektaşlarımdan ayrı geçen 3’üncü yıl da geride kaldı. Hiçbir delile dayanmadan ve kanıtlanmış bir suçum olmadan tutsak edilişim sürüyor. Bu tutsaklığın nedenini 23 Nisan Depremi bir kez daha gösterdi. Spekülasyon yerine şehircilik bilimini, rant yerine halktan yana planlamayı savunduğumuz, depreme dayanıklı, afetlere dirençli kentler için çalıştığımız için bu tutsaklık…Silivri’den herkese sımsıcak selamlar." ÇİĞDEM MATER'DEN BİRGÜN'E MEKTUP 3 yıldır Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gezi Davası'nda tutsak edilen yapımcı Çiğdem Mater BirGün'e mektup gönderdi. Mater gönderdiği mektupta şu sözlere yer verdi: "Sevgili herkes! Mecburi hapishane turlarımızın kısa zamanda bitmesini hepimiz için temenni ediyorum. Umuyorum bu saçma ve tuaf zamanların sonuna yaklaşmışızdır. Hepinize sevgiler, öpücükler" MÜCELLA YAPICI: "BİZ ARTIK KONUŞTUKLARIMIZDAN VE SUSTUKLARIMIZDAN SORUMLUYUZ" Gezi Davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve yaklaşık 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra Yargıtay’ın hakkındaki hükmü bozmasının ardından adli kontrol şartıyla tahliye edilen  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) üyesi ve  geçmiş dönem Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden Mücella Yapıcı'da basın açıklamasında konuştu. Yapıcı açıklamasında şu sözlere yer verdi: "Benim arkadaşlarım hala tutsaklıklarının üçüncü yılında. Birçok siyasi tutsak, seçilmişler, gazeteci, avukat içerideyken dışarıda olmanın her birimizi yüklediği sorumluluk taşınacak gibi değil. Taksim Meydanı'nı Gezi Parkı'nı hala koruyabilmenin onuru hepimizdir. Asıl onur ise hayatını kaybeden 8 gencindir. Biz biliyoruz ki bu ülkeye bir gün adalet, demokrasi, insanca yaşam gelecekse ışığını Gezi Direnişi'nden alacaktır. Zekayla ve mizahla mücadele etmenin, nesiller arası boşluğu kırmayı biz Gezi'den öğrendik. Olmadık yargılamalarla, olmadık iddianemelerle herkesi içeri alarak aradaki korku zincirlerini inşa etmeye çalıştınız ama halen edemediniz. Artık apolitik denilen gençlik 'Napıyorsunuz siz' dedi ve o korku zincirini kırdı. Siz seçilmiş belediye başkanını aldınız. Hepimiz artık bu şehrin idarecisi olduk. Bu vebal hepimizindir. Biz artık konuştuklarımızdan ve sustuklarımızdan sorumluyuz. Siyasi partiler adalet ve hukuk ekseninde birleşmeli. Dürüst savcılarımızın olduğunu biliyorum. Savcılar, İnsanlık onuru adına ve meslek ahlakına sahip çıksın ve artık konuşsun"

Още от Политика

Виж всички