DEM Parti’nin Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı, iki gün boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda siyasetçi, hukukçu ve aktivisti bir araya getirdi. Konuşmacılar sürece ilişkin değerlendirmeler sunarken çeşitli anekdotlar ve deneyimler de paylaştı.
Veysi Aktaş: Sosyalizmi sürükleyen insanın Kürt olmasını kabullenemiyorlar
7 Aralık 2025
Bunlardan kayda düşülmesi de gereken en çarpıcı örnek, ilk oturumun kapanışında DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar’ın akdardığı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile arasında geçen diyalog oldu.
Çandar, „Toplumsal Barışa Yönelik Perspektifler“ başlığında oturumu yönetirken, kendinden de katkılar sundu. Son sözleri verirken, İmralı Heyeti Üyesi avukat Faik Özgür Erol’un yorumlaması üzerine yakın zamanda Meclis’te geçen bir anısını paylaştı.
Fotoğraf: Ayşegül Başar / bianet
Selçuk Mızraklı’nın tahliye edilmemesine ilişkin durumu bizzat Bakan Tunç’a soran Çandar’ın aktardıkları çarpıcı, aynen şöyle:
„Süreç var, hallolur o iş“
„Mızraklı, denetimli serbestlikten yararlanma hakkı elde etti. Cezaevi Gözlem Kurulu iki kez aynı gerekçe ile reddetti.
Gerekçe şu: ‘Kurumumuzda -cezaevinde- bulunduğu süre içinde örgüt üyesi olmadığına dair beyanda bulunmadığı için…’
Şimdi dedim ki, ‘Sayın Bakan, böyle bir şey olabilir mi?’. Siz geçen dönem AK Parti Grup Başkanvekiliydiniz, o arada kendisi Diyarbakır milletvekiliydi. Daha sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Yüzde 63 oranında oy alarak seçilmiş bir belediye başkanı. Yıllarca Diyarbakır Tabip Odası başkanlığı yaptı. Onu tanımayan yok.
Ayrıca mahkemede bütün savunmasını örgüt üyesi olmadığı üzerine yaptı. Örgüt üyeliğinden içeri atıyorsunuz, savunma veriyor. Diyor ki ‘örgüt üyesi değilim’, gizli tanıklarla mahkum ediyorsunuz. Hiçbir delil de yok üstelik.
Örgüt üyesi olmadığını her savunmasında beyan etmiş bir kişiye ‘kurumumuzda bulunduğu süre içinde örgüt üyesi olmadığına dair beyanda bulunmadığı için’ diye karar veriliyor.
Bu cezaevi size bağlı, bu nasıl şey dedim? Heyecanla da merakla da bekliyorum ne cevap verecek diye.
Dedi ki, ‘Cengiz Bey, işte şimdi süreç var, örgüt lağvedildi. Hallolur o iş.’ Benim nutkum tutuldu, kala kaldım. Bunu söyleyen cezaevi müdürü değil, Adalet Bakanı.
Biz de dedik, ‘İnşallah çözülür, bu süreçle’. Ama hala içeride kalmaya devam ediyor.“
Bakan ile arasında geçen bu diyalog Çandar’ın aklına başka sorular da getirmiş. Bunlardan biri de; ‘yasal tartışmalar aşamasında alınacak kararlar, bütün hükümlülere ve tutuklulara uygulanabilecek mi?’
„AKP, dogmatik davranışa zorluyor“
Çandar, tek bir örnekle açtı… Siyasetçi Prof. Dr. Cihangir İslam devam ettirdi. Çandar’ın anlattıklarına şaşırmadığını söyleyen İslam, „Bunun milyonlarca örneğinden bahsetmek mümkün“ dedi ve şunları söyledi:
„AK Parti ilk zamanlar bilgiyi gerçekten tabandan devşirip onun üzerine bir takım sentezler bina etmeye çalışıyordu. Uzun zamandır yukarıdan verilen aksiomatik bir cümle, altındaki bütün danışman ve siyasi ekibi dogmatik davranışa zorluyor.“
‘Fitne ekolü’ uyarısı
İslam, ayrıca söylemler üzerine dikkatli olmaya da çağırdı:
„Bir fitne ekolü, çözümü parçalamak, dinamitlemek üzere faaliyete geçmiş durumda. Buna aşılıyız, tedbirliyiz. Bunun dozu şiddetlenebilir. Daha provokatif bir takım olaylar yaşayabiliriz. Ama istikamet üzere olduğumuz zaman ben bir sorun çıkacağını düşünmüyorum. Özellikle bu konuda herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum.“
„Siyaset zihnen hazır değil“
Ardından söz alan avukat Faik Özgür Erol, Çandar’ın aktardığı örneğin, mevcut siyasetin fikren ve zihnen böylesi bir sürece henüz hazırlıklı olmadığının göstergesi olduğunu belirtti:
„Devlet yetkilileri demekki kafa yormuyor, sürece nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair fikri hazırlığı da yok gibi görünüyor. Fakat gelişebilir. Bunu hesaba katmalıyız. Bundan kendimizi de sorumlu görmeliyiz. Bu dönemin ‘barış yasası’ ya da ‘geçiş dönemi yasası’na odaklanmamız gerektiği kanaatindeyim.“
‘Atipik’ bir süreç
Süreci ‘atipik’ olarak niteleyen Erol, önceki süreçlerin yıllar sürdüğünü hatırlattı ve „Süreç önceki deneyimlere benzemiyor, kendi şartlarında ilerliyor“ dedi.
„Pozitif üslubu devam ettirme“ çağrısı yapan Erol, „Bir yıl içerisinde ne oldu ki?“ diye soranlara ise şu cevabı verdi: „Bir yıldır bir kişinin burnu kanamadı. Bundan daha kıymetli bir şey yoktur.“
(AB)

