Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve öldürülen yakınlarının faillerinin yargılanması talebiyle her hafta sürdürdükleri buluşmanın 1080’inci haftasında yine Galatasaray Meydanı’nda toplandı.
CUMARTESİ ANNELERİ/İNSANLARI
Hüseyin Taşkaya’nın Kemikleri Nerede?
7 Aralık 2013
Karanfiller ve kayıpların fotoğraflarıyla meydana gelen hak savunucuları bu hafta, “Hüseyin Taşkaya’nın Gözaltında Kaybedilişinin 32. Yılında Hakikat ve Adalet Talebimizde Israr Ediyoruz” diyerek ses yükseltti.
Açıklamayı okuyan insan hakları savunucusu avukat Eren Keskin, “1080. haftamızda kayıplarımız bulunsun, failler cezalandırılsın diyerek bir araya geldik” dedi.
*Hanım Tosun
Hak savunucuları, bu topraklarda gözaltında kaybetmelerin devlet politikası içinde, insanlığa karşı suç oluşturacak biçimde sistematik bir saldırı olarak yürüdüğünü vurguladı. Yıllar boyunca kaybedilen kişilerin akıbetini ortaya çıkaracak ve failleri yargılayacak etkili soruşturmaların hiçbir iktidar döneminde başlamadığını hatırlattı.
Yargı makamlarının başvurular karşısında hareketsiz kaldığını, dosyaların yıllarca raflarda bekletilip zamanaşımına sürüklendiğini belirten aileler, devletin hem ulusal hem uluslararası hukuk yükümlülüklerini yok saydığını söyledi. Kayıp yakınlarının sistematik inkâr ve cezasızlık politikalarıyla baş başa bırakıldığını, devletin sevdiklerinin akıbetine dair bilgi vermeyerek ailelere işkence ettiğini ifade etti.
*Eren Keskin
Bu hafta, 32 yıl önce Siverek’te gözaltına alındıktan sonra kaybolan Hüseyin Taşkaya için de etkili bir hukuk süreci işletilmediğini hatırlatmak amacıyla toplandılar.
42 yaşındaki, dört çocuk babası ve müteahhitlik yapan Hüseyin Taşkaya, 1990’larda Bucak Aşireti’nin etkin olduğu Siverek’te yaşanan ağır ihlalleri eleştirdiği için hem güvenlik güçlerinin hem de aşiretin hedefi hâline geldi. Artan tehditler üzerine ailesini İstanbul’a gönderdi; kendisi ise işlerini toparlamak için amcasının evinde kalmaya başladı.
6 Aralık 1993’te, amcasının Siverek/Bağlar Mahallesi’ndeki evine gelen askerler, polisler ve Bucak Aşireti’ne bağlı korucular, yaklaşık 30 araçlık bir konvoyla evi bastı ve Hüseyin Taşkaya’yı zorla gözaltına alıp askeri araca bindirerek götürdü. Olay akrabaların ve mahallelinin gözü önünde yaşandı.
Aile, jandarma, emniyet, savcılık ve valilik arasında cevap aradı ancak hiçbir kurum sorumluluk kabul etmedi. Askeri yetkililer Taşkaya’yı polise teslim ettiklerini iddia etti; emniyet “Bizde yok, Sedat Bucak’a sorun” dedi. Dönemin DYP milletvekili ve korucubaşı Sedat Bucak ise “Bizim ekip aldı ama devlete teslim etti; sonrası devletin bilgisi dahilindedir” açıklamasını yaptı. Buna rağmen Hüseyin Taşkaya’dan bir daha haber alınamadı.
Tüm tanıklıklara rağmen Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı “soyut iddia” diyerek kapattı.
Keskin, Hüseyin Taşkaya’nın kaybedilişinin 32. yılında bir kez daha yargı makamlarına seslendi:
“Ailenin, Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini ve faillerin kim olduğunu öğrenme hakkı vardır. Ulusal ve uluslararası hukuk gereğini yerine getirin; olayı aydınlatacak ve sorumluları yargılayacak etkili bir soruşturma başlatın.”
Eren Keskin son olarak, “Kaç yıl geçerse geçsin, Hüseyin Taşkaya ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. Devleti evrensel hukuk normlarına uymaya çağırmaya devam edeceğiz” dedi.
(EMK)

