TBMM Genel Kurulu, vergi oranlarında düzenleme, KDV’de istisnalarının daraltılması, gayrimenkul ve tapu işlemlerinde vergi değişiklikleri, kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve kamu gelirlerinin arttırılması ile bütçe dengesinde düzenlemeleri içeren 36 maddelik kanun teklifinin görüşmelerinde teklifin birinci bölümü üzerine görüşmeler tamamlandı.
Torba yasa teklifinin neredeyse tüm maddelerinin yurttaşın sırtına yük bindirdiğini belirten CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, teklifle bazı kamu kurumları, büyük şirketler ve organizasyon firmalarına vergi istisnaları yapılacağına dikkat çekerek şöyle konuştu:
„YANDAŞ ÖDÜLLENDİRİP, VATANDAŞ CEZALANDIRILIYOR“
„İki buçuk senedir burada ne yazık ki işçinin, emekçinin, öğrencinin, sanayicinin, esnafın hiçbir derdine ilaç olmayan TBMM, yine halkın sırtına ağır bir yük yükleyen vergi, harç ve cezaları arttıran bir paketi görüşüyor. Bu torba yasanın hemen hemen tüm maddeleri vatandaşın sırtına yük bindirirken, kamuda bazı kurumların ve asıl vergi alınması gereken büyük şirketlerin, organizasyon firmalarının ödeyeceği kurumlar vergisi, gelir vergisi ve KDV’ye istisnalar getiriliyor. Yani yine yandaş ödüllendirip, vatandaş cezalandırılıyor.
Devlet doymuyor, alınan tüm vergiler, gelirler kara bir delikte yok olup gidiyor. Mehmet Şimşek, sıkı para politikasıyla vatandaşa aslan kesilirken, maliye politikalarında yani kamu israfını önleme noktasında süt dökmüş kediye dönüyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo şunu net biçimde göstermektedir ki, vergi sebep, enflasyon sonuçtur.
„BECERİKSİZ EKONOMİ POLİTİKALARINIZIN CEZASINI HALKA ÖDETMEYİN“
Meclis’in 28. döneminde yapılan ilk düzenlemelerden biri, Cumhurbaşkanına mazotta ÖTV artırma yetkisi vermek olmuştu. Bu yetki kullanıldı ve litre başına 12-15 TL ek ÖTV getirildi; bugün mazot 60 lira değil de 40-45 lira olsaydı enflasyon da bugünkü seviyesinde olmayacaktı. Yine benzer şekilde, araçlarda ÖTV oranlarını değiştirme yetkisi verildi; sonuç olarak araçların fiyatı bir anda milyonlarca lira arttı. Vergi artışı beklendiği için hem ithalat hızlandı hem de fiyatlar fırladı. Temel ihtiyaçlardaki KDV yükü de aynı şekilde vatandaşın hayatını pahalılaştırdı. Araç alırken ÖTV ve KDV ödüyorsunuz, sonra her yıl MTV. Şimdi de alım–satımda yeni harçlar getiriliyor. Bir kuzudan kaç post çıkacak, bu devlet ne zaman doyacak? Enflasyonla mücadelede en başarısız olduğumuz noktalardan bir tanesi kira meselesi. Bugün bu torbada ne yazık ki 47 bin TL’ye kadar olan kira gelirlerindeki istisnayı kaldırarak, ev kiralarını biraz daha arttıracak bir adım atıyorsunuz. Fahiş fiyatla mücadele adı altında Türk üreticisini, esnafını, çiftçisini suçlarken bu ülkede 3,5 dolara, yani 150 TL’ye ithal edilen et 700-800 TL’ye satılıyor. Alan, satan yandaş olunca aklınıza neden fahiş fiyatla mücadele etmek gelmiyor? Kamu israfının, bütçe açığının, beceriksiz ekonomi politikalarınızın cezasını halka ödetmeyin.“
„GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALAN MADDELER“
DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, teklifin geleceği ipotek altına alan maddeleri içerdiğini belirterek şunları söyledi:
„Bu teklifte krediyle, yüksek faizle ev alan yurttaşın konut kredisi faizini gider yazma hakkı elinden alınıyor; gayrimenkul satışındaki ceza oranı katlanarak artırılıyor. Yine bu teklifle araç satışlarındaki noter harçları yükseltiliyor. Yine bu teklifle ikinci el araçlardan daha önce alınan ÖTV, KDV, MTV’sini defalarca ödemiş yurttaşlardan ek vergi yine alınıyor; verginin vergisinin vergisi aslında bu düzenleme. Küçük veteriner muayenehanelerine, küçük galerilere, taşınmaz ticareti yapan esnafa, kuyumculara yıllık yüksek harçlar getirilerek binlerce küçük işletme yeni bir mali baskına alınıyor, küçük işletmelerin kapatılmasına sebebiyet veriliyor. Öte yandan bakıyoruz, borsa ve fonlar üzerinden yüksek kazanç elde edenler, sistemin sunduğu avantajlarla korunmaya devam ediyor. UEFA gibi dev organizasyonlara, uluslararası dev yapılara bir dizi şirket ve kurum üzerinden tam KDV istisnası ve iadesi imkânı tanınıyor. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi anlayışını her fırsatta dile getiriyoruz ancak bu teklif, tam bunun tersini yapıyor, klasik bir iktidar anlayışı. Dar gelirlinin, kiracının, ikinci el araç alıp satmak zorunda kalanların, küçük esnafın ve serbest meslek erbabının sırtına yeni harçlar, yeni cezalar bindiriliyor. Büyük sermayelere ve uluslararası organizasyonlara ise vergi istisnalarıyla bu durum korunuyor.
Bu torba yasa teklifi sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de ipotek altına alan maddeleri içermektedir. Bunlardan biri İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanımına ilişkin düzenlemedir. İmalat sanayisinde istihdamı koruma ve artırma iddiasıyla fonun 2025 yıllık prim gelirlerinin yüzde 15’i kadarının Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na aktarılması öngörülmektedir yani İşsizlik Fonu işsizlerden çok, patronlara çalışan bir mekanizmaya dönüşmüştür; bu teklifte aynı çizgi sürdürülmektedir. İşsizlerin alın teriyle biriken kaynağın bir kez daha teşvik adı altında sermayeye aktarılması yolu açıyor aslında bu teklif. Benzer biçimde, bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısı oranını Cumhurbaşkanı’nın keyfî takdirine bırakan düzenleme de son derece sakıncalıdır. Devlet katkısının yüzde 30’dan yüzde 50’ye kadar artırılması veya sıfıra indirilme yetkisi yasama organının net ve öngörülebilir şekilde belirlemesi gereken bir alanı yürütmenin tek imzasına bırakması anlamına geliyor. Peki, milyonlarca yurttaşın uzun vadeli tasarrufu bir imzayla değersizleşirken ekonomik kriz ve bütçe açığı bahanesiyle katkı payı sıfıra düşürülebiliyor. Sisteme güven daha da sarsılabilir bu anlayışla. Kuvvetler ayrılığı zaten çok zayıflamışken sosyal güvenlik alanında bile böylesine geniş bir yetkinin yürütmeye devredilmesi demokratik denge ve denetim ilkesine aykırıdır.“

