Şam yönetimi ile Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan 10 Mart Anlaşması’nın yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi bekleniyor.
Anlaşmanın temel maddeleri; tüm Suriyelilerin haklarının güvence altına alınması, Kürt toplumunun haklarının korunması, ateşkesin sağlanması, devlet kurumlarının entegrasyonu, mültecilerin güvenli dönüşünün garanti altına alınması, Suriye devletinin “terörle mücadele” operasyonlarına destek verilmesi ve bölünme çağrıları ile nefret söylemlerinin reddedilmesi şeklinde sıralanıyor.
Anlaşmanın öne çıkan başlıklarından biri, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu ve Suriyeli Kürtlerin haklarının anayasal düzeyde tanınması. Anlaşma, sınır kapılarının yönetiminin Şam’a devredilmesini de öngörüyor.
Bu kapsamda gündeme gelen başlıklardan biri ise Mardin-Şırnak karayolu üzerinde bulunan ve Suriye’deki iç savaş nedeniyle “güvenlik” gerekçesiyle 13 yıldır kapalı tutulan Nusaybin/Kamışlo Sınır Kapısı’nın açılması.
Sınır kapısının açılması, sadece ticari ilişkiler açısından değil, bölgedeki barış ve demokratik süreçlerin desteklenmesi açısından da önem taşıyor.
Suriye Demokratik Güçleri ve Şam yönetimi arasında anlaşmaya varıldı
10 Mart 2025
“Serxet û Binxet”
bianet’e konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin Milletvekili Saliha Aydeniz, sınır kapısının açılmasının hem Türkiye’deki barış sürecine hem de Suriye’deki siyasi sürece katkı sağlayacağını vurguladı. Aydeniz, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Nusaybin ile Kamışlo arasındaki sınır kapısının açılması, tam da gecikmiş bir adımın doğru zamanda atılması anlamına geliyor. Yıllardır kapalı olması, bir halkın ikiye bölünmesi demekti. Oysa Kamışlo ve Nusaybin gerçekte tek bir yerleşim birimidir. Kürtler, tren hattına göre burayı ‘üst hat’ ve ‘alt hat’ diye tarif eder: Serxet û Binxet. Tren rayının altı ve üstü… Aynı yaşamın, aynı hafızanın ikiye bölünmüş hâli. Sınırın kendisi bile, Kürtlerin tarihsel olarak yok sayılması, inkâr edilmesi ve hatta imha politikalarıyla doğrudan bağlantılı.
“Bugün sınır kapısının açılmasıyla, bir halkı bölmenin yöntemlerinden biri son bulmuş olacak. Üstelik Nusaybin Kapısı, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan en kısa yolu. Irak ve Suriye üzerinden Körfez’e uzanan ticaret hattı açısından kritik bir geçiş noktası. Yaşanan bunca ekonomik krizde, bu adım Türkiye’yi ticari olarak da rahatlatacaktır.
“Sınırın diğer tarafı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolünde. Bu açıdan da kapının açılması, sadece ticaretin değil, Rojava’daki Kürtlerin varlığının ve orada kurulan barış-demokrasi sürecinin tanınması anlamına geliyor. Bu da olması gerekendir. Çünkü sınırın iki tarafındaki halk, aynı halk. Böylesine bir süreçte oradaki statüyü, dili, toplumsal yaşamı yok saymak başlı başına bir çelişkidir. Kuzeydoğu Suriye’de kurulan özerk yapı, barışı, demokrasiyi ve hakları esas alan bir sistem. Bahsettiğimiz sistem Türkiye için tehdit değil; aksine ekonomik, siyasal ve toplumsal bir fırsattır. Kaldı ki Türkiye, Şam yönetimiyle nasıl görüşebiliyorsa, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile de görüşebilir ve görüşmelidir. Bu görüşmeler Türkiye’nin geleceği ve demokrasisi açısından önemlidir. Kürt meselesinin demokratik çözümü, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin ortak meselesidir.”
“Sınırın öte yanında bir hayat sürüyor”
Aydeniz, IŞİD sonrası SDG tarafından oluşturulan yönetim biçiminin Türkiye ve bölge ülkeleri açısından bir tehdit değil, aksine bir güvence olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sınır kapısının açılması, Suriyeli Kürtler ile ilişkilerin güçlenmesi için önemli bir ilk adım. 26 Nisan’da Kuzeydoğu Suriye’de Kürtler ulusal bir konferans düzenledi. Konferansta bulunmuş biri olarak söylüyorum: Orada Türkiye’nin tehdit olarak algılayabileceği hiçbir durum yoktu. Büyük bir yıkım yaşamış olmalarına rağmen insanlar yeniden bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar… Hayat akıyor. Halklar ve inançlar yok sayılmıyor. Sağlık, eğitim, hukuk gibi alanlarda, IŞİD sonrası sıfırdan inşa edilen bir sistem var. Sorunlar elbette mevcut; ancak bunların çoğu sınırların ve statünün hâlâ tanınmamasından kaynaklanıyor.
Mazlum Abdi: Türkiye için bir tehdit değiliz, olmayacağız
19 Kasım 2025
“Unutulmamalı ki oradaki Kürtler ve diğer halklar, IŞİD’e karşı verdikleri mücadeleyle Türkiye’yi de, Avrupa’yı da, bütün bölgeyi de korudu. 2015’te Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Antep’te patlayan bombaları hatırlayalım. O insanlar, tüm bölge halkları için bedel ödeyerek bir güvenlik hattı oluşturdu. Büyük bir emekle kurdukları sistem herkesi kapsıyor. Bu kapının kapalı tutulmasının Türkiye’ye ekonomik, siyasal veya toplumsal herhangi bir katkısı yok. Aklıselim ve demokratik bir perspektifle bakıldığında, sınır kapısının açılması mümkün ve gerekli. Çünkü sınırın öte yanında bir hayat sürüyor; Rojava’da insanlar yaşamı yeniden inşa ediyor. Bu gerçeği görmek, oradaki sistemi Suriye’nin bütünlüğü içinde değerlendirmek ve buna saygı duymak gerekiyor.”
Nusaybin/Kamışlo Sınır Kapısı hakkında
Türkiye ile Suriye arasındaki 910 kilometrelik sınır üzerinde toplam 11 sınır kapısı bulunuyor. Bu kapılardan sekizi karşılıklı olarak açık ve faaliyette. Urfa’daki Mürşitpınar ile Mardin’deki Şenyurt ve Nusaybin sınır kapıları ise güvenlik gerekçesiyle hâlâ kapalı tutuluyor; çünkü Suriye tarafında bu kapıların bulunduğu bölgeler SDG’nin kontrolü altında.
İş dünyası temsilcileri, Nusaybin kapısının açılması durumunda Suriye’ye yapılan yaklaşık 2 milyar dolarlık ihracatın kısa sürede iki katına çıkabileceğini öngörüyor.
Nisan 2025’te, dört ilden 11 Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsası başkanları Nusaybin kapısının açılması için ortak bir çağrı yaptı:
Nusaybin Sınır Kapısı ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir, çünkü Irak’a geçişlerde de önemli bir alternatif yol olacaktır ve Habur Gümrük Kapısının üzerindeki yükü de önemli derecede hafifletecektir. Bu da hem nakliyeciler hem de ihracatçılar açısından büyük bir avantaj sağlayacaktır. Çünkü Nusaybin Gümrük Kapısı’ndan Suriye’ye girdikten sonra, Suriye-Irak arasındaki El Rabia Kapısı’na sadece 76 kilometrelik bir mesafe bulunuyor. Bu durum özellikle zaman ve maliyet açısından büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Nusaybin Sınır Kapısı’nın bir an önce açılıp faaliyete girmesi büyük önem arz etmektedir.
Son olarak, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, 21 Kasım 2025’te Mezopotamya Ajansı’nda (MA) yayımlanan söyleşisinde, sınır kapısının açılması ile ilgili “Baas rejimi döneminde kapılar açıktı. Türkiye asla kapılarını kapatmamıştı. Kapıların açılması önemli. Nasıl açılacağı noktasında Şam ile görüşmelerimiz var. Türkiye ile de bu konuyu ilerletmeyi istiyoruz,” dedi. (TY)

